Gülün bir şey yapması gerekiyor mu? Hayır, gülün amacı gül olmaktır. Senin amacın kendin olmak. Başka biri olmak için hiçbir yere koşmana gerek yok. Olduğun gibi harikasın. Thich Nhat Hanh
Celladıma, omuzundaki gülün hatırına gülümsemenin ne demek olduğunu öğrendim o gece. Beni, bir çok kere vurdular çok kez düştüm, ama beni düşüren şeyin senin çelmen oluşunu hazmedemedim. Gırtlağımdaki o cümleyi yuttum. Anlaşılmadığını gördüğü yerin kıyısından eve döner insan hep.
Reklam
"Senin yüreğin henüz yarasızdı. Yüzün bulut görmemiş bir göldü. Halka halka sıcaklık yayılıyordu sesinden. Gün ışığı ile gözlerinin arasında bir ayrım yoktu. Kaşların kaş değil gökkuşağı idi. Gülmüyordun da binlerce yaprak, yağmur eliyordu toprağa. Gövden buğular içinde bir yoldu, herkesi yitik ülkesine götüren. Kötü sözlerin kederi düşmemişti henüz üstüne. Bir gülün açarken çıkardığı sesle konuşuyordun. Sözün insan yüreğinden doğduğu bir mevsimdi yaşadığın. Ceviz ağaçları mı ırgalanıyordu, kirpiklerin mi yerden bulutlara kalkıyordu, şaşırıp kalıyorduk."
Şükrü Erbaş
Şükrü Erbaş
Celladıma, omuzundaki gülün hatırına gülümsemenin ne demek olduğunu öğrendim o gece. Beni, bir çok kere vurdular çok kez düştüm, ama beni düşüren şeyin senin çelmen oluşunu hazmedemedim. Gırtlağımdaki o cümleyi yuttum. Anlaşılmadığını gördüğü yerin kıyısından eve döner insan hep.
Şems'e Üçüncü Mektup
Güller Şems diye açmıyorsa, gülün kokusunu neyleyeyim, Ayrılığı ağlatamayan gecenin karanlığını neyleyeyim. Şems'siz sofranın balını böreğini neyleyeyim, Beni kavurmayan acıyı neyleyeyim. Gözümü yakmayan gözyaşını neyleyeyim, Karanlığıma Şems olamayan yari neyleyeyim. Canını yoluma post eylemeyen dostu neyleyeyim, Şems gibi bakmayan
🌾Beşinci Abbâsî halifesi Hârun Reşid, sarayın bahçesindeki bir gül fidanını çok beğenir. Biçimi, eşsiz kokusu ve müstesnâ rengiyle dikkatini çeken bu gülü özel bakıma alması için bahçıvana emir verir. Bahçıvan da sultandan aldığı bu emir dolayısıyla, gülün üzerine âdeta titremeye başlar. Her seher ilk işi, o gülün bakımını eksiksiz yapmak olur.
Reklam
Sevgilim Ben Şimdi
Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz, "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz" Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor sensiz O köklensin
Her şey yapılabilir bir beyaz kağıtla Uçak örneğin uçurtma mesela Altına konabilir bir ayağı ötekilerden kısa olduğu için Sallanan bir masanın Veya şiir yazılabilir süresi ötekilerden kısa Bir ömür üzerine Bir beyaz kağıda herşey yazılabilir Senin dışında Güzelliğine benzetme bulmak zor Sen iyisi mi sana benzemeye çalışan herşeyden Bir gülden, bir
Gibi
Bir balığın uçması gibi Koşması kaplumbağanın Ya da yüzmesi bülbüllerin Senin beni sevebilmen gibi Dokunmak güneşin can alıcı ateşine Kediyi yemesi tıfıl farenin Bir gülün yakması canını Senin benle olabilmen gibi
Gül ile Bülbül
Rivayettir ki gül yaratılan ilk çiçektir. Bütün çiçeklerini imparotiçesidir. Ona bir bakan hep bir daha bakmak ister, güzelliği ile büyülenirdi. Rengi ise kardan bile daha beyaz bir beyazdı. Bu güzelliği yüzünden herkes dalından koparmak isteyince tanrıya onu koruması için dua etti. Kimsenin ona yaklaşmasını ve dalından koparmasını istemiyordu. Ve böylece gülüm çevresine sert dikenler ekildi. Bir tek ona zarar vermeyen dikenler onu herkesten korumak içindi. Ona yaklaşmak, dalından koparmak, hatta koklamak isteyene dahi izin vermedi gül. Dikenlerini herkese batırdı yalnızlığı ile mutluydu. Ta ki etrafında öten billur sesli bir bülbül görene kadar. Gül bülbülün sesine, bülbül ise gülün güzelliğine mest olmuştu. Bülbül öttü, gül izledi. Gül salındı bülbül izledi. Uzaktan bakmak yetmedi bir süre sonra, bülbül yavaşça kondu gülüm yamacına, ilk defa dikenlerini kimseye batırmak istemeyen gül çaresizdi. O yanına gitse can yakacak, bülbül onun yanına gelse canı yanacaktı. Bir süre yine birbirlerine uzaktan baktılar. Ama artık buradan bakmakta yetmiyordu. Aşk; doyumsuzdu. Gül kendini çektikçe, bülbül daha da sokuldu. Gülz benim dikenlerim senin canını yakar dedikçe bülbül gövdesindeki dikenlere daha sıkı sarıldı. Ve en nihayetinde gülüm dikeni bülbülün gövdesini paramparça etti. Bülbülün gövdesinde akan kan kar beyaz gülün yapraklarına bulaştı. O günden sonra göğsündeki acı ve yanık sesi ile Ahu zar etti bülbül. Gül'ün ise bütün beyazlığı kayboldu. Yaprakları kan kırmızıya boyandı. Bülbülün göğsündeki acı ikisini de yaktı.🌹
Reklam
SEVGİLİM, BEN ŞİMDİ.. Sevgilim ben şimdi büyük bir kentte seni düşünmekteyim Elimde uçuk mavi bir kalem, cebimde iki paket sigara Hayatımız geçiyor gözlerimin önünden Çıkıp gitmelerimiz, su içmelerimiz, öpüştüklerimiz, "Ağlarım aklıma geldikçe gülüştüklerimiz" Çiçekler, çiçekler, su verdim bu sabah çiçeklere O gülün yüzü gülmüyor
Rivayet odur ki; gül yaratılan ilk çiçektir. Bütün çiçeklerin imparatoriçesidir. Ona bir bakan hep bir daha bakmak ister, güzelliği ile büyülenirdi. Rengi ise kardan bile daha beyaz bir beyazdı. Bu güzelliği yüzünden herkes onu dalından koparmak isteyince tanrıya onu koruması için dua etti. Kimsenin ona yaklaşmasını, dalından koparmasını istemiyordu. Ve böylece gülün gövdesine sert dikenler ekildi. Bir tek ona zarar vermeyen bu dikenler onu herkesten korumak içindi. Ona yaklaşmak, dalından koparmak hatta koklamak isteyenlere dahi izin vermedi gül. Dikenlerini herkese batırdı. Yalnızlığı içinde mutluydu. Ta ki etrafında öten billur sesli bir bülbülü görene kadar. Gül, bülbülün sesine, bülbül ise gülün güzelliğine mest olmuştu. Bülbül öttü, gül izledi. Gül salındı, bülbül izledi. Uzaktan bakmak yetmedi bir süre sonra. Bülbül yavaşça kondu gülün yamacına. İlk defa dikenlerini kimseye batırmak istemeyen gül çaresizdi. O yanına gitse can yakacak, bülbül ona gelse canı yanacaktı. Bir süre birbirlerine yine uzaktan baktılar. Ama artık buradan bakmak da yetmiyordu. Aşk; doyumsuzdu.Gül kendini geri çektikçe bülbül ona daha da sokuldu. Gül, benim dikenlerim senin canını yakar dedikçe bülbül gövdesindeki dikenlere daha sıkı sarıldı. Ve en nihayetinde gülün dikeni bülbülün göğsünü paramparça etti. Bülbülün gövdesinden akan kan kar beyaz gülün yapraklarına bulaştı. O günden sonra göğsündeki acı ve yanık sesi ile ahu zar etti bülbül. Gülün ise bütün beyazlığı kayboldu. Yaprakları kan kırmızıya boyandı. Bülbülün göğsündeki acı ikisini de yaktı. -Bülbül kapanı
Kendi sesinden (Ahmet Oktay) youtu.be/_mXi1EQ_HME?fea... "Bahçe sustu. Göçe hazırlan! Göçe hazırlan! Usulca kapat Ahit Sandığı’nı, sürgünden sürgüne dolaştırdığın. Tamamlanan söz zamanda içerilmiştir: Yiter de bulunur da: Çocuksuz bir bayram yerinden geçerken (o hüznü gezdirdin kalbinin üstünde yıllarca bir muska gibi) ve
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.