Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Yurdumuzda aydınlığa karşı güçlü bir direnme vardir. Bunlar, ortaya Atatürk gibi güçlü adamlar çıkınca sinsi sinsi yatıp uyur görünse de, buldukları ilk fırsatta başlarını delikle rinden çıkarırlar. Anlattım: Halkevleri'ni, Halkodalanı'nı öyle kolayca kapatıverdiler! Hele Köy Enstitüleri'ni... Rahmetli mail Hakkı Tonguç'u
Türkiye deyince, yüreklerini çıkarıp vermek isterler...
Kirov'un heykeli, Bakü'yü, yüksek bir tepeden, çok mağrur bir yüzle süzüyor veya gözetliyor gibiydi. Kaidesiyle birlikte 8- 10 metreye uzanan bir boyu vardı. Sırf konuşmuş olmak için sordum: -Kimindi bu heykel Murtaza kardeş? -Kirov'un! -Kirov Rus değil miydi? -Beli Rus'du. -Peki, ama bir Rus'un heykeli Baku'de ne
Reklam
Senin için ne demediler ki, Zor dediler, Uçurumlarda açan zambak o, Ulaşılmaz dediler, Gülüşleri umarsız, Biraz çingene, Az deli dolu dediler, Ferhat aklıma geldi,
Eski silah arkadaşlarım da, bir akşam beni meyhanede yıllar sonra karşılarında görünce, önce sevinir gibi oldular. Masada biraz daha toparlanıp bana bir bir yer açtılar. Sonra hemen alıştılar varlığıma: Sanki terhis olmuşum da albayım, askere ilk gittiğim gün, filan meyhanede iki yıl sonra buluşalım diye verdiğim bir sözü tutuyorum. İşte o
Eski silah arkadaşlarım da, bir akşam beni meyhanede yıllar sonra karşılarında görünce, önce sevinir gibi oldular. Masada biraz daha toparlanıp bana bir bir yer açtılar. Sonra hemen alıştılar varlığıma: Sanki terhis olmuşum da albayım, askere ilk gittiğim gün, filan meyhanede iki yıl sonra buluşalım diye verdiğim bir sözü tutuyorum. İşte o
"Bu Kabil kıssasına bambaşka bir açıdan da bakılabilir. Bize bu konuda öğretilenlerin çoğu kuşkusuz doğru ve gerçek şeyler; ne var ki öğretmenlerin yaptığından daha değişik biçimde ele alınabilir hepsi, o zaman bunların çok daha yerinde bir anlam kazandığı görülür. Örneğin bize öğretilen biçimiyle Kabil ve alnındaki nişan kıssası pek de
Reklam
Muhasebe servisine geldiği zaman ağa, saat dokuz buçuğu gösteriyordu. Onun muhasebe servisine girişi her zamanki gibi merasimle başlarını kocaman kocaman defterlere indirmiş çalışan memurlar ayağa kalkmışlardı. Okumuş insanları huzuruna alıp, onlarla alay etmeğe, maaş verdiği memurlardan mutlak bir saygı görmeğe bayılırdı. İlle doktor,
Bir hikaye
KARACAOĞLAN’IN DÜNYAYA GELİP DE BAŞINA HAL GELDİĞİ YER Bir memlekette iki kardeş vardı. Bu iki kardeşin hiç evladı yoktu. Halleri müsait idi. Bir gün o iki kardeş birbirine dediler ki: — Bizim evladımız yok. Cenabı Allah’a yalvarsak da bize evlat verme’ m’ola? dediler. “Yarabbi, bize birer evlat ver,” dediler. “Zenginlik verme evlat ver. Sonra
Yarım kalan hiç bir yolculuk yok bu yaşamda Bir birine karıştırılan hiçbir boyut yok 15 yaş nedir ki yılların sözde çizilen anlamında Ya bir duygu selidir aralıksız ya da Bir inanç fırtınasıdır yüreğin Dirence açılan gençlik boylarında Bir devrin sembolü diyorlar şimdi adına Toprağa ölüm düştükten sonra hiroşima'da Tüm bitkilerden önce
Senin İçin Ne Demediler
Kitaplar karaladılar senin için. biledikleri dillerde okudular onca kitabı. sayfalar sayfalar dolusu kelamda hep bir yerme gayreti...
Sayfa 28 - İkinci Adam YayınlarıKitabı okudu