Dimyata pirince giderken...
“Otuz beş senelik evlilikten sonra şeytan dürttü galiba. Bunca yıllık evlilikten bir çocuğumuz bile yoktu ama kusurlu olan karım değil bendim. Karım bunu bildiği halde bir gün bile yüzüme vurmamış, ‘Üzülme hayatım kısmetimizde yokmuş. Sanki çocuğu olmayan tek çift biz miyiz...’ deyip beni teselli etmişti. Dedim ya şeytan dürttü diye. Bir gün
160 syf.
10/10 puan verdi
İNCELEME OLUR YA DA OLMAZ, HİSSETTİKLERİM.
Asıl hayat teferruattan ibarettir. Bizim mantığımız ile hayatın mantığı asla bir tutmaz.. Kendime söyleyemediklerimi söyledi bana, kendime de getirdi, pusula oluverdi. Yaşanılan o acının, o kendini bilmezliğin, o ayrılık sonrası sersemliğin tanımı bu.. "iyileşmiştim ya ben, nerden çıktı şimdi bu kitap." Bir şeyin geçmiş olması diyaloglardandır, nasıl oldun? -iyileşiyorum..Oysa geçen şey geçmesi gereken bir şey olmuyor çoğu zaman. Durup bakıyorsun, geçen zaman, dağlardan, ovalardan, yollardan geçen beden: bedenden geçemeyen anlar, anılar...yaşamın her anında bir kesit aslında. Bu günü var eden, duygular bir ses, dinlenen bir şarkı, okunan bir söz, burna dolan bir koku... Yarını dümdüz düşünemediği gibi, bu günü de var edemiyor insan, var oluşu an üzerine kurulu olmasına karşın. "Kalkın arayın sevdiklerinizi, yarına iyilik bırakmak, yarını iyileştirmek için..." Koca bir yükün gittiği zamanları hatırlatıp üzmüş olsa da.. acıyı bu kadar güzel bu kadar bizden yazan o efsane kahramanımıza diyorum ki "sen hiç ölmedin." ~ William Shakespeare'den / kaybettiği yerde bekleyenlere.. Kader mi aşkı kovalar, yoksa aşk mı kaderi, kimseler çözemedi bu bilmeceyi.. hoşça kal! değerin çok yüksek, tutamam seni, sen ancak görenleri seversin, ben körüm. Sen ne kadar kalsan da geliyorsun benimle.. Ben ne kadar gitsem de kalıyorum seninle... Öğret bana, nasıl unutulur düşünmek? oysa benim ruhumda savaş var, durmadan ölüyor.
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,2bin okunma
Reklam
Pek de şaşılacak bir tespit değil herhalde? Kıkırdıyor. Sana veriyorum. Neyi veriyorsun? Kontrolü Nikki. Ne istediğini söyle. Tam olarak ne istediğini söyle. Senin dışında mı? Nerene dokunmamı istersin? Ne hızla? Göğüs uçlarını ısırmamı mı istersin yoksa kulaklannı mı? Dilimi o enfes deliğine daldırmamı mı istersin? Söyle Nikki. Bana ne
Sayfa 164
Sen hiç bir bulaşık makinesinin sıkıntıdan patladığını biliyor muydun O kirli yağlı bazen içlerinde kalan artıklarla yıkamaktan iğrendiğini suyunu sabunun değdirmek istemediğini . kokudan başının döndüğünü ama asla onları döndürmek istemediğini biliyor muydun. Sen hiç bulaşık makinesinden çıkardığın temizlenmiş tabağına bakıp bu çizik nasıl
Umarım benden bıkmazsın, seversin herkes önce sevdiğini söylerdi umarım sonra bırakmazsın. Söyledikten sonra ağzıdan bir laf çıktıktan sonra hele bir de inandırıcılığı varsa benim inanasım deli gibi kanacağım sevilmeye hasretle kaldığım zaman gelmişse, Yapamıyorum demezsin olmuyor demezsin senden önce başkası vardı seninle de onu unutma
Üsteğmen Faruk, cepheye yeni gelen askerleri denetlerken bir yandan da onlarla sobbet ediyor, "Nerelisin?", "Kaç kardeş siniz?" gibi sorular soruyordu. Gözleri bir ara, saçının ortası kırmızı olan bir delikanlıya takıldı. Delikanlıyı yanına çağırdı ve merakla sordu: "Adın ne senin evladım?" Delikanlı, hazır ol
Reklam
Mutlu olan ölüm: ölmemek
Ölüm kelime olarak o kadar karşıma çıktı ki birkaç gün önce gerçeğe dönüştü. Bu bir ipucu muydu bilemedim. O kitabı tamamlamayı düşünüyordum ama şimdi kapağını bile göresim yok. Oy kullanma listesinde adı vardı ama kendi yoktu. Geçen ki seçimde müşahir olmuştuk ve kendileri akşama kadar bizimle kalmıştı; o zaman şiddet olayları baya yaşandı ve
Sevebilme ihtimali
Soğuk ve şehirlerarası Otobüslerde vazgeçtim Çocuk olmaktan Ve beslenme çantamda Otlu peynir kokusuydu babam Ben seninle bir gün Veyselkarani'de haşlama yeme ihtimalini sevdim İlkokulun silgi kokan, tebeşir lekeli yıllarında Ankara'da karbonmonoksit sonbaharlar yaşanırdı o zaman Özlemeye başladım herkesi Ve bu hasret öyle uzun sürdü
300 syf.
·
Puan vermedi
·
4 günde okudu
Hayatın Çocukları..
“Gel seninle bir kez daha ağlayalım. Yaşanmışlara, yaşanmamışlara, bir de hiç yaşanmayacaklara.” Oğuz ATAY Hep böyle oldu. Hep böyle oluyor.. yarım kalmışlara ağlanan bir kitap okuduğumda hissettiğim bu boşluk hissi. Nasip oldu tanıştık Buket Uzuner Hanımla. Kitabın konusu mu ? Ben, sen, o, biz, onlar yani herbirimiz… Hepimiz kendi
İki Yeşil Susamuru
İki Yeşil SusamuruBuket Uzuner · Everest Yayınları · 20195,7bin okunma
Osmanlı'nın yönetim şekli
Gülhane Hatt-ı Hümayunundan [1839] önce Osmanlı Devleti, Osman ve Orhan Gazi zamanından beri beyliklerden farklı bir yönetimle idare ediliyordu. Bu idare gayet sağlam ve usta bir idareydi. Allah Teala bu yönetim sayesinde Osmanlı Devletine Ortadoğu ve İslâm dünyasını yönetme imkânı vermişti. Ayrıca Osmanlılar hilafeti de bünyelerine almışlardı.
Reklam
limonlu dondurma
İşte böyle kuzum, anlayacağın şu ömrümde pek çok şeye göğüs gerdim. Hani diyor ya Ahmet Arif; aç kaldım, susuz kaldım. Parasız kaldım. Annem, babam, seninle de tanıştırdığım küçük kız kardeşim, üniversite arkadaşlarım, bir masada gülüp eğlendiklerim; benim de figüranlığını yaptığım, kimi zaman ana karakterlerinden olduğum onlarca güzel insanın
·
Puan vermedi
Trendeki Yabancılar PATRICIA HIGHSMITH Seviye 4 Michael Nation tarafından yeniden anlatıldı Seri Editörleri: Andy Hopkins ve Jocelyn Potter Pearson Education Limited Edinburgh Gate, Harlow, Essex CM20 2JE, İngiltere ve dünya çapında Bağlı Şirketler. ISBN 0 582 41812 7 Trendeki Yabancılar telif hakkı 1950 Patricia Highsmith Bu uyarlama ilk olarak
The Stranger
The StrangerAlbert Camus · Bokp · 2012111,1bin okunma
1.008 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.