Yalnız olmaktan nefret ediyorum. Keseli hayvanlar gibi, bir başkasının derisinin altında yaşamak isterdim. Emniyette olmayı, sıcak, bakılıp gözetiliyor olmayı, havadan, hatta yaşamdan daha çok istiyorum...
Öğrenecek çok şeyim vardı. Yaşadığım güçlüklerin birçoğunun başlangıcı çocukluğuma dek gidiyordu. Yine de bu noktada bırakamazdım. Nasıl
Aşk mıdır ki bî vefa güller elinden geceler
İnletip bülbülleri ta subh-u güya eyleyen
Neredeyse 2 buçuk haftada sindire sindire okuduğum bu kitap, Kara Fazlî’nin 2450 beyitlik Gül-ü Bülbül’ünün Türkçeleştirilmiş halidir. Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu Şehzade Mustafa’ya ithaf edilmiş olup, ithaf edilen kişiden de anlaşılacağı üzere Divan
- Acı duyma.
Tepkisel insan doğrudan eyleme geçmediği için, gerçek tepkinin yani eylemin, yasaklandığı varlıklar grubuna aittir. Her ortaya çıktığında kendi kendinin karşıtı olmuştur. Acının üstesinden geleceğine ona bağımlı kalır, unutamaz. Oysa unutma, olumlu bir özelliktir: üstünkörü düşüncelerin sandığı gibi hareketsiz bir güç değil, sözcüğün
Her şey, antik yunan Tanrı'sı Promete’nin çaldığı ateşin insan eline geçmesiyle hacim kazanmasının, yapılacaklar üzerine uyanışı ve genişlemesiyle başladı. Ateş, daha ilkin insanda bulunmasının, kendi bilinçleriyle yeniliklere izlerini bırakarak insanca mutluluklarına neden oluyorken içten bile olmayan ve kontrolden kolayca çıkabilecek bir arzunun
Sana söyleyeceğim çok şey var Artem. Bu şekilde bir mektup yazabileceğim tek insan sensin. Beni tanırsın çünkü, en kuçük
sözlerimi bile anlarsın. Sağlık mücadelesi cephesinde hayat beni hırpalamaya devam ediyor. Indirdiği bir darbeden kurtulur gibi olurken, derhål yetişip ilkinden daha korkunç bir darbe indiriyor. İşin kötüsü de kendimi