‘Bilmem inanır mısın, ara sıra neredeyse bağırır ve şöyle derim:
Ah Tanrım! Bu ne şeref! Bu ne hak edilmemiş bir ihsan: Ben Rus alfabesini biliyorum!’
.
Marusya Tataroviç, Rafael’e âşık olur. 108. Cadde sakinleri -Rus göçmenlerin yaşadığı altı tuğla bina demeli- şaşırır buna, ayıplar da biraz.
Ellerinin tersiyle itmezler Marusya’yı. O caddedekilerin farklı bir bağı vardır. Hepsi aynı dili konuşur: Rusça, hepsi aynı dile yabancıdır ama öğrenmek zorunda kalırlar: İngilizce.
Yıkıntılar, heyecanlar, düşüşler onları bir arada tutar ama biz en çok Marusya’yı dinleriz yeni yeni tutunmaya çalışan yazar Dovlatov’dan.
.
Sergey Donatoviç Dovlatov’dan okuduğum üçüncü eser Yabancı Kadın. İthafı ise şöyle: ‘Amerika’daki yalnız kadınlara; sevgiyle, kederle ve umutla…’ İroni dolu dili, akıcı anlatımıyla kısacık bir hikayede göçmen olmaya, kadın olmaya ve hayata tutunmaya dair bu kadar şey anlatabilmesini çok sevdim.
.
Bir alıntı daha eklemek isterim:
‘O an dilim tutuluyor, yutkunuyorum. Çünkü iyi ve güzel şeyler üzerine söz söyleyecek durumda değilim. Çünkü biz her yerde komik olanı, alçaltıcı olanı, aptalca olanı ve acı olanı bulmayı öğrenmiştik. Bir de kem sözler söyleyip küfür etmeyi. Günah…
Velhasıl, yutkunup susuyorum.’
.
Eyüp Karakuş çevirisi, Natalia Suvorova çevirisiyle ~
Yabancı KadınSergey Dovlatov · Jaguar Kitap · 2023139 okunma
İstatistiklere baktığımda inanamadım. Kitabı neredeyse hiç kimse okumamış, incelememiş, tavsiye etmemiş. Belki şöyle bir göz gezdirenler de içeriği, şair Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in sanat hayatı zannedip pek ilgi duymamış. Amma velakin o iş öyle değil.
“Haklı çıkan karıma ithafen” diye başlıyor kitap ve bu girizgah bile merakla okunmasına yetiyor. Göründüğünden daha derin. Bir insanın yanıldığını kabullenme aşamasına gelmesi yaşanmışlık gerektirir. Nitekim biraz araştırdığınızda kitabın Boris karakterinin otobiyografisi değil, yazarın otobiyografisi olduğunu anlıyorsunuz. Boris, yalnızca pasta süsü. Kısa fakat vurucu cümleler. Bazen başkalarıyla, bazen kendi kendine konuşuyor. Fark etmez, zekasıyla saygı uyandırmayı başarıyor okuyucuda. Puşkin’den bahsedilmiyor mu? Elbette bahsediliyor ama başrolü kaptırmış. Hem daha nelerden bahsedilmiyor ki? Ben üzerine bir minik yıldız koyulan kelimelerle dolu kitaplara bayılırım. O yıldızcıklardaki açıklamalar genel kültür demek, bu kitabı bitirdiğinde seni bilgi birikimi anlamında bir adım öteye taşımış olacağım okuyucu haberin olsun demek. Meraklısına önemle duyurulur.
Puşkin TepeleriSergey Dovlatov · Jaguar Kitap · 2016358 okunma
Ya yaşamak gerek, ya yazmak. Ya söz, ya iş. İş sana iğrenç geliyor. İş’in çevresinde ölü bir alan var. Orada İş’e engel olan her şey ölür. Orada umutlar, hayaller, anılar ölür. Orada tatsız, karşı çıkılmaz, tek anlamlı bir materyalizm hüküm sürer.
Dovlatov, siyasi baskılar nedeniyle Rusya’dan ABD’ye göç etmiş ve hayatının son 12 yılını burada geçirmiş bir yazar. Bu yıllarda gördükleri ve yaşadıklarından yola çıkarak yazmış Yabancı Kadın’ı. 1980’lerin ortalarında, çoğunlukla Sovyet Rusya’dan göçmenlerin yaşadığı bir gettoyu resmediyor Dovlatov. Kitabın başında tek tek hepsinin kısa kısa hikayelerini anlatıyor, hayatlarının göçle nasıl değiştiğine de değinerek. Çok farklı meslek ve hayat tarzlarından farklı farklı sebeplerle göç eden ve özünde hiçbiri umduğunu bulamamış ama hepsinin hikayesi bambaşka bir sürü karakteri yani hayat hikayesini anlatıyor yazar. Sonra, uzaktan yakın çekime geçen kamera misali, baş karakterin, çocuğuyla beraber Rusya’dan göç eden kadının hikayesine geçiyor ve diğer karakterler de bu hikayeye dahil oluyor. Konusu itibariyle hüzünlü bir hikaye okuyacağımı düşünüyordum ama Dovlatov’un oldukça sarkastik bir dili var ve hem Sovyet Rusya’sının hem Amerika’daki sistemin aksayan yönlerini öyle esprili şekilde iğneliyor ki bazı yerlerde gülmekten kendimi alamadım. Çok yerinde tespitler, çok iyi bir espri anlayışıyla buluşmuş. Keyif alarak okudum. Tavsiye ederim.
Yabancı KadınSergey Dovlatov · Olvido Yayınları · 2019139 okunma