İstatistiklere baktığımda inanamadım. Kitabı neredeyse hiç kimse okumamış, incelememiş, tavsiye etmemiş. Belki şöyle bir göz gezdirenler de içeriği, şair Aleksandr Sergeyeviç Puşkin’in sanat hayatı zannedip pek ilgi duymamış. Amma velakin o iş öyle değil.
“Haklı çıkan karıma ithafen” diye başlıyor kitap ve bu girizgah bile merakla okunmasına yetiyor. Göründüğünden daha derin. Bir insanın yanıldığını kabullenme aşamasına gelmesi yaşanmışlık gerektirir. Nitekim biraz araştırdığınızda kitabın Boris karakterinin otobiyografisi değil, yazarın otobiyografisi olduğunu anlıyorsunuz. Boris, yalnızca pasta süsü. Kısa fakat vurucu cümleler. Bazen başkalarıyla, bazen kendi kendine konuşuyor. Fark etmez, zekasıyla saygı uyandırmayı başarıyor okuyucuda. Puşkin’den bahsedilmiyor mu? Elbette bahsediliyor ama başrolü kaptırmış. Hem daha nelerden bahsedilmiyor ki? Ben üzerine bir minik yıldız koyulan kelimelerle dolu kitaplara bayılırım. O yıldızcıklardaki açıklamalar genel kültür demek, bu kitabı bitirdiğinde seni bilgi birikimi anlamında bir adım öteye taşımış olacağım okuyucu haberin olsun demek. Meraklısına önemle duyurulur.
Puşkin TepeleriSergey Dovlatov · Jaguar Kitap · 2016353 okunma
Oda berbat görünüyordu. "Burası bana yakışmaz" demeliydim. Ama yine de entelektüel biriyim herhalde ki o şiirsel sözleri söyledim: "Pencereler güneye mi bakıyor?"
Kuma bir şato oturtabilmişseniz ondan daha sağlam şato yoktur. Bir ailede uyuşmazlık karşılıklıysa korkmayın, o yuva yıkılmaz. Tıpkı savunmadan yoksun iki düşman ulusun birbirlerine saldıramayıp keyiflerine baktıkları gibi.
Özgürlüğün beni ilgilendirmeyen felsefi bir düşünce olduğunu biliyordum. Çünkü bizim gibi yarı tutsaklara felsefe yapmak lükstür. Canının istediği yere gidebiliyor musun? İşte sana felsefe!