Tahta Mandal
"İçerde uykusuz şiş bir çift göz kendi sessizliğinde. Ortalıkta sayfalar, birden fazla kitaplar eşliğinde..."
Sayfa 106 - Melek Zehra BALCIKitabı okudu
Bizimkilere Drew'den bahsedince,
" Seri katile bebeğim diyor . Siz kızlar iyice cozutmuşsunuz o saçma diziler, kitaplar yüzünden."
Sayfa 134 - Ephesus YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Ödünç Alınan Kitaplar Geri Verilsin Lütfen :)
İlim talebesi birçok kişi bir kitap ödünç aldıklarında onu (geri vermeyi) geciktirerek ihmalkar davranırlar. Bazen onu bozmuş ve kaybetmiş olabilirler veya onu çokça geciktirirler de o da unutulur sonda da kaybolur. Ben de bundan senelerdir şikayet etmekteyim. (Şikayet ettiğim şey) bazı talebelerin bir kitabı ödünç aldıklarında onu geri vermeyi düşünmemeleridir. Bu şekilde benim yüzlerce kitabım kayboldu. Özellikle de kaynak kitaplar. Bu yüzden de bir seriden kitap kaybolduğunda o seri(nin faydası) düşer. Şüphesiz, kitabı sahiplerine geri vermek emanettendir.
İşte âlemde yasa (şeri'at) koymanın aslı ve sebebi, âlemin iyilik ve düzenini istemek, Allah hakkında aklın kabul edemediği, yani aklın teorik düşünceyle tek başına erişemediği bilinmeyenleri öğrenmektir. İndirilmiş kitaplar bu bilgiyi getirmiş, rasüller ve nebiler onu dile getirmiş, böylece akıllı kimseler Allah hakkındaki bilgilerinde eksikliklerinin olduğunu ve bunu rasüllerin tamamladığını anlamışlardır.
Sayfa 193 - İbnu'l ArabiKitabı okudu
Matbaacılık
Johannes von Gutenberg, elma şarabı presini yaklaşık olarak 1454 yılında hareket edebilir kurşun harflerle metin baskısı yapabilme işine uyarlamadan önce, ahşap baskı Avrupa'da bir asır boyunca görüntüleri yeniden üretmenin yolu olmuştu. Gutenberg ise Hollanda'dan gelen yeni yağlı boyaları kullanmayı ve düşük kalite kâğıtları tercih etti. Kitap sahibi olmak i zamana dek bir ayrıcalıktı ve okuma kabiliyeti genel olarak rahiplere atfedilmişti. Kitaplar yoğun şekilde işlenmiş, çoğu zaman süslemeleri olan, el yapımı eserlerdi. Başlı başına birer adanmışlık timsaliydiler ve her kopyada metin kısmen bozuluyordu. Basılı kitaplar seri üretimin başlangıcı oldu. Paris ve Venedik kendi yazı harflemelerini geliştirerek ("Roman" ve "İtalik") tekniği uyarladılar. Okuryazarlık, İncil'i yerel dillerde yayınlayan Martin Luther'in taraftarları için önemli bir araç oldu. Masrafsız, birbirinin aynısı metinler üretebilmesi öğretimin gelişmesine imkân sağladı; bireysel eğitim aristokrat ailelere tanınmış bir ayrıcalıkken tüccarların oğulları bir arada öğrenim görebildi. Önemli metinlerin nüshalarına kolay erişilmesiyle kitap ticareti, Reform ve kapitalizmin büyümesi bir arada yaşandı. Modern ulus-devlet anlayışı ciddi olarak ancak 1500'den sonra, başka dillerde yazılmış çok sayıda kitap ulaşılabilir hâle geldiği zaman gelişmeye başladı.
Sayfa 146 - Kronik KitapKitabı okudu
İbn-i Sina Hayatı ve Eserleri
Çağdaşlarının ona verdiği ad Şeyhel Reis veya Hakkın Hücceti; şakirtleri için sadece Reis; Batı dünyasında Doktorların Şahı. 980'de Buhara civarında doğmuş, Samanilerden Mansuroğlu Nuh'un saltanatı döneminde.Babası Belh'den gelmiş. Buhara, Samanoğullarının payitahtı ve bir irfan merkezi. Gazneli Mahmud'un saltanatına kadar bu
Sayfa 220 - İletişim yayınları, Seyyid Hüseyin Nasr "İbn-i Sina"Kitabı okudu
Reklam
Kitaplar genel hatlarıyla bürokratlar tarafından tasarlanır, öyle çok elden geçerdi ki sürecin sonunda ortaya çıkan ürün seri üretim hattının sonundaki Ford marka arabadan daha bireysel olamazdı.
Seri katil Jahbulon olayı
Bilirsiniz, Karındeşen Jak, Londra'da 31 Ağustos 1888 günü Mary Ann Nicholls adında bir fahişeyi öldürmek suretiyle kriminoloji sahne­sine çıkmış, arka arkaya cinayetler işlemek, polise ve basına "Karınde­şen Jak" imzası ile mektuplar ve bir seferinde de bir kurbanının vücudundan bir operatör maharetiyle çıkarttığı böbreği yollamak sure­tiyle etrafa dehşet saçmış ve nihayet 9 Kasım 1888 günü Mary Jane Kelly adındaki fahişeyi öldürdükten sonra geldiği karanlıklara gömülüp gitmiş ve kimliği saptanamamış bir cani idi. Uzun yıllar bu canavarın kim olabileceği hususunda kitaplar yazıldı, filmler çevrildi. 1957-1961 yıllarında, Londra'da görev yaptığım sırada, bu konuda bir opera yazılmış olduğunu dahi duydum. Bu doğru mudur, doğru ise opera sah­neye konmuş mudur, bilmiyorum. Cani adayları arasında kimler yoktu ki. Nihilistlerden Kraliçe Vic­toria'nın torununa, cinayet işlendiğinde nerede bulunduklarını kanıtla­yamayan bir takım sabıkalıdan tanınmış operatör ve avukatlara kadar çeşitli sosyal sınıflardan kişilerin adları ileri sürüldü ve tartışıldı. Sher­lock Holmes'in yaratıcısı Conan Arthur Doyle, katilin kadın olabi­leceğini ileri sürdü. Bu suretle Karındeşen Jak teorisinin karşısına bir de Karındeşen Jill teorisi çıktı, ama kitaplarında her türlü esrarı çöz­mekte uzman Conan Doyle de gerçek hayatta yaya kalmış oldu.
Kitaplar genel hatlarıyla bürokratlar tarafından tasarlanır, öyle çok elden geçerdi ki sürecin sonunda ortaya çıkan ürün seri üretim hattının sonundaki Ford marka arabadan daha bireysel olmazdı.
Bu şekilde tanımlanan millete bir de özgüven lazım. Evet, savaşlar kazanmak, okulları ayağa kaldırmak, başarılı dış ilişkilerle vs. muazzam bir özgüven kazanmış bir toplum söz konusu. Ama bunun da ötesinde biz, bize öğretildiği gibi geri kalmış, barbar, hımbıl bir millet değiliz. Bunun için bir tarih tezi ortaya atılıyor ve burada ölçü kaçıyor.
Reklam
Masonluk, Nostradamus, Kanlı Kontes...
(Kara Büyücü, İblis’in Peygamber'i Crowley'in ilhamları)_ _Abrahadabra; Ra-Horus’un Peygamberi. _Ölüm, köpekler içindir. _Düşkünleri ve mutsuzları ezin. Bu aptal insanların dertlerine azıcık bile endişelenme sakın. _Bir dilenci sefaletini asla gizleyemez. _Lütuf yok. Suçluluk yok. Tek kanun: İstediğini Yap. _Hayvan gibi olma,
"...kitap eleştirmeninin film eleştirmeninden daha iyi durumda olduğunu söyleyebilirim çünkü işini evden bile yapamayan ikincisi sabahın on birinde ticari gösterimlere katılmak zorundadır ve bir-iki tanınmış istisna haricinde, onurunu bir kadeh kalitesiz şeri karşılığında satması beklenir."
Sayfa 29 - Can YayınlarıKitabı okudu
_Sıradan sözcüğü neden bir küçümseme ya da bir hakaret ifadesidir? Neden sıradan olmayan sözcüğü, olağanüstü seçkin gibi takdir ifadelerini içinde barındırır? Neden sıradan olan her şey alçak ve bayağıdır? Sıradanlık, türün doğuştan sahip olduğu şey demektir. Onların kendilerine özgü alametifarikaları yoktur: Onlar tıpkı seri imalat mamulleri
Belayı Büyük Göstermek   Kitleleri zorbalıkla, korku ve dehşet hisleriyle elde etmek isteyenlerin, bilinçli şekilde başvurdukları yollardan birinin de propaganda olduğu ortada. Terör, propaganda için, az kuvvetinin çok görünmesi için eylem yapıyordu. Derler ki bir zamanlar bütün hayatını vakfedercesine Yahudi aleyhine, Siyonizm aleyhine kitaplar yazan biri Yahudi’nin adamıydı. Öyle bir hale getiriyordu ki Yahudi’yi, senin kafanda şöyle bir imaj doğuyordu: Yahudi’yle asla baş edilmez. Geçen yıllarda Amerikan istihbarat örgütü CIA ile ilgili seri filmler gösterilmişti. Adamlar istedikleri ülkede karışıklık çıkarıyor, işine gelmeyeni öldürüyor, yeni önderler icad ediyor, hatta ihtilaller düzenliyor, gizli ordular besliyorlardı. Bunlar sözüm ona gizli işler, ama tutuyor Amerika bunu dokümanter olarak film yapıyor, hem kendi seyrediyor, hem de serbestçe dış ülkelerde gösterilmesine ses çıkarmıyor. Belki bunu teşvik ediyor. Sen bunları izleyip Amerika için: Ne fena insanlar, diye düşünmüşsün, bu o kadar önemli değil. Asıl: -Bu adamlar her şeyi yapar, korkunç güçleri var, bunlara karşı gelinemez, en iyisi kuzu kuzu ne derlerse onu yapmak, diyorsun ya, böyle düşünüyorsun ya, işte bu önemli. Maksat da bu olmalı. Yine bir CIA raporu açıklanmış. Bu rapora göre şöyle deniyor: -Biz bütün dünyada 200 küsur muhabir ve 200 tane de yorumcu istihdam ediyoruz. Bunlar Amerikan menfaatleri doğrultusunda haber verir, icabında haber senaryoları yazar, yorumcularımız ise köşe başlarına oturmuşlardır ve dünya olaylarını Amerikan menfaatleri doğrultusunda yorumlayıp, kamu oylarını yönlendirirler.
67 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.