Cemi' mü'minlerin lisanıyla insanların adedi kadar deriz: Yaşasın Şeriat-ı Ahmedî!.. (Aleyhissalâtü Vesselâm). Bedîüzzaman
Şeriat birinin ölümüne fetva verdiği takdirde onu öldürmekten asla çekinme.
Nefis ve Kur'an
İkisi birer şevki de verir: O yabani edebin verdiği bir şevk ile nefis düşer heyecana, heves olur münbasit; ruha ferah veremez. Kur'an'ın şevki ise: Ruh düşer heyecana, şevk-i maâlî verir. İşte bu sırra binaen, şeriat-ı Ahmediye (asm) lehviyatı istemez. Sözler
Ezeli sırları ne sen bilirsin ne de ben Bu muammayı ne sen okuyabilirsin ne de ben Perde ardında sen ben dedikodusu var amma… Perde kalktı mı ne sen kalırsın ne de ben Ey dünyanın işinden haberi olmayan sen yoksun Dünya esen yel üstüne kuruldu.. Varlığımız iki yokluk arasındadır Çevrendekilerde hiçdir sen de bir hiçsin Medresede söz vardır tekkede de hal Fakat bu aşk sözden de dışarıdır halden de İster şeriat müftüsü ol ister şehir vaizi Aşk mahkemesine gelindi mi dilsiz kesilir Bugün zevk etmek elindeyken zevkine bak Yarını düşünmen beyhude bir heves Bir çok kişiden arda kalanlar Sana da kalmayacak sen de göçüp gideceksin.. Geceniz mübârek olsun..
Şeriat değil ama çok daha İslamcı
25 Kasım 2009 tarihli kripto, " Türkiye: Etkili Gazetecinin Temkinli Görüşü " başlığını taşıyordu.
İronik
Hem dini hem de felsefi ilimlerde uzmanlık sahibi olan Kemalettin b. Yunus el Mavsılî'ye akın akın gelen talebeler arasında daha sonra büyük bir hadis alimi olacak olan İbnu's Salah da vardı. Kemalettin'den mantık okumak için gizlice Musul'a gelmişti ancak uzun uğraşlara rağmen mantık İbnu's Salah'ın kafasına bir türlü girmiyordu. Kemalettin 'kendine işkence etmekten vazgeçmen en iyisi' diyip ona nasihatte bulundu ve İbnu's Salah mantık çalışmaktan vazgeçti. Ama mesele burada bitmedi. Kendisine daha sonra şeriat bakımından felsefe ve mantık çalışmanın yahut öğretmenin hükmü sorulduğu bir durumda üstat özü şöyle verilebilecek olan bir fetva yayınladı: "Felsefe aptallığın temelidir. Tüm sapıklıkların ve yanlışlıkların sebebidir. Felsefeye iştikal eden şeriatın güzelliklerini göremez olur. Felsefe çalışan yahut öğreten Allah'tan uzaklaşıp şeytana yaklaşır."
İman gizlidir , İslâm açık. İman kalptedir, İslâm zahirde. İslâm şeriatsa, şeriat sizin amellerinizde görünmek ister .
Şeriat-ı garra, kelâm-ı ezelîden geldiğinden ebede gidecektir. Nefs-i emmarenin istibdad-ı rezilesinden selâmetimiz, İslâmiyete istinad iledir.
Ey gafil! Ey dünya için dinini berheva eden! Sana felekle mücadele etmeni kim söyledi? Ne vakte dek halkın içinde meşhur olmaya çalışacaksın? Öyle boş düşüncelerdesin ki tabiatına zarar verdin! Teslimiyetle tabiatını kurban et, bu sözüme kulak ver! Mananın elifbasını baştan öğren, Gönül mumunu şeriat nuru ile tavşanı gece yarısı yaktı. Şu daracık güvercin yuvasından dışarı uç! Boğazına gaybetin şerbeti değerse eğer bir gün Halk içinde meşhurluğun kalmaz. Sana dünya malı ile din mi gerek? Sana lazım olan o mu, bu mu? Din arıyorsun fakat gönlün dünya lezzetleri ile mest olmuş! Sana bu ikisi birlikte verilmez, bunu bilmez misin? Gönlün iki yüzlü olmuş, kibir ile zandanın altında kalmışsın! Bir yüzünü dünyaya diğer yüzünü dine çevirmişsin! Bu iki yüzlülüğü terk et! Bir olan Allah için, bir yüz gerek! İki yüzlü olmak gönlüne zarar verir, insanların en kötüsü iki yüzlülerdir.
Sayfa 121
ŞERİAT, tatbik edilen, tatbik edilmesi gereken ölçüler manzumesinin yanında, sevilmesi, aşkla bağlanılması, nâmü- tenahi mânaları olduğu bilinmesi lâzımgelen İlâhî müessesedir.
İlk Eserler
Bizim cemaatımızın meşrebi: Muhabbete muhabbet ve husumete husumettir. Yani beyne'lİslâm muhabbete imdat ve husumet askerini bozmaktır. Mesleğimiz ise, ahlâk-ı Ahmediye (Aleyhissalâtü Vesselâm) ile tahalluk ve Sünnet-i Peygamberîyi ihya etmektir. Ve rehberimiz şeriat-ı garrâ ve kılıncımız da berâhîn-i kâtıa ve maksadımız î'lâ-yı Kelimetullahtır. Divan-ı Harb-i Örfî
Medrese yobazlarının manevi baskısı altındaki halk yığınları ise, kurtuluşu ta yedinci asırdaki şeriat şartlarına kavuşmakta arar ve başımıza ne geld ise Kur'an yolundan ayrılmış olmamızdan ileri geldiğine inanarak söyler. Ayaklanıp Nizam-ı Cedid'den beri Batılılaşma yolunda neler yapılmışsa hepsini yıkmak için fırsat bekler.
Sayfa 29 - Pozitif YayıneviKitabı yarım bıraktı
seçim usulleri­ni uygulayan Müslüman ülkelerde kökten dinci partiler, iktidara gelebilmek için kuzu postuna bürünüp sanki hoşgörülü imiş gi­bi ve sanki ikna yöntemleriyle iş göreceklermiş gibi kandırma yollarını denerler. İktidara geldikleri an "İslamdan başka dine yönelenler sapıktırlar" şeklindeki buyruklarından başlayıp ki­şinin tüm yaşamını cendereye sokucu şeriat verilerini uygula­maya çalışırlar.
O halde şeriat suret ve hakikatten mürekkep bir şahıs gibi düşünülmelidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.