"Sana buraya bazı şeyler koyuyorum. Yol boyunca aklında olsun. lazım olursa açar okursun. Olmazsa da olsun, bir zararı yok, burada dursun."
Birhan Keskin, fakir kene
"Sabahları kitap mürekkebinin kokusunu içime çekmeyi severim."
Bir toplulukta biraz sert konuşunca topluluktan biri üstada, "hep böyle konuşuyorsunuz, biraz da bizi rahatlatacak şeyler söyleseniz" diyor. Ali Şeriati şöyle cevaplıyor;
"Ben sizi rahatlatmaya değil, rahatsız etmeye geldim. Ben esrar ve eroin miyim ki sizi rahatlatayım?"
1933 yılında, İran'ın Sabzevar kentinde doğdu.
Biz Peygamber'in etrafında, mabet köşesinde oturmuş bir zahit veya uzlete çekilmiş bir sahabe tanımıyoruz. Üstelik ariflerimizin ve zahitlerimizin kendilerini nispet ettikleri Ashab-ı Suffa bile, gönüllerini evlerinden ve özel hayatlarından çekmiş, ellerinde kılıç göreve ve cihada hazır bekleyen kimselerdi. Kendilerini mabet köşelerinde, dağ yarıklarında heder etmek, ruhbaniyet ve züht dergâhlarının eşiğini öpmek için değil, aksine bütün varlıklarını, hayatlarının her anını, kendi toplumsal işlerine ve inanç mücadelelerine adamak için. Onlar özel hayatlarını toplumsal ve fikri mücadeleye feda etmiş müstesna kimselerdi.
İnsan ruhu, tanınmama zavallılığından çok acı çeker, bir düğüm olur ruhlarda "hiçlik". Bu düğüm çözülmedikçe, cinayete kadar varan kötülüklere bulaşır insan.