Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Mesnevi’den Sermayesi Tükenen Buz Satıcısı Hikayesi
Bağdat’ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktaydı. Herkes, serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı-pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından ge­tirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olma­dan bir an önce onları satmalıydı. Gel gör ki, ekonomik durgunluk
Bağdat’ta bir buz satıcısı “Sermayesi eriyip giden bu fakirden buz alan yok mu?” diye bağırıyordu. O sırada talebeleriyle oradan geçmekte olan büyük veli Cüneyd-i Bağdadî bu sözleri duyunca birden durdu ve olduğu yere çöktü. Başını ellerinin arasına aldı. Talebeler telaşlandılar ve “Ne oldu hocam?” diye sordular. Cüneyd-i Bağdadî, “Şu adamın söylediklerine dikkat edin!” diyerek, buz satıcısının tarafına baktı. Adam, içinin yandığı sesinden belli olacak şekilde sürekli bağırıyordu: “Sermayesi tükenen buzcudan alışveriş yapan yok mu?” Büyük veli, o durumun, “Fırsat eğitimi” için iyi bir vesile olduğunu düşünerek şunları söyledi talebelerine: “Bu sözler beni sarstı. Eriyenin sadece buzlar değil, aynı zamanda ömrüm olduğunu farkettim. Sıcak, adamın maddî sermayesi olan buzları eritip tükettiği gibi, zaman da asıl sermayemiz olan ömrümüzü tüketiyor. Saniye saniye, dakika dakika ömür buzumuz eriyor, hissedebiliyor musunuz? Sahip olduğunuz en değerli sermaye ömürdür. Onun ne kadarını Allah’a satabilirsek yani Onun yolunda değerlendirirsek elimizde o kâr kalacak. Gerisi, satılmadan eriyip toprağa damlayan buzlar gibi boşu boşuna ziyan olup gidecek. Ayrıca bizden de hesabı sorulacak. Bunun unutmamalıyız. Adamın buzlarının erimesine olduğu kadar, ömürlerinin boşa tükenmesine karşı içi sızlamayanlara yazıklar olsun…”
Reklam
"Bir adam, çok sıcak bir yaz günü hem buz satıyor hem de "Sermayesi tükenen bu adama, ne olur yardım edin!" diyerek çevresindekilere yalvarıyordu."
Sayfa 9 - Lepisma Yayınları
Kıssadan Hisse
SERMAYESİ BUZ OLAN Bağdat’ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktadır. Herkes serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından getirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olmadan bir an önce onları satmalıydı. Gel gör ki,
Mesnevi’den Sermayesi Tükenen Buz Satıcısının hikayesi, Bağdat’ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktaydı. Herkes, serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı-pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından ge­tirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olma­dan bir an
SERMAYESİ BUZ OLAN ADAM
Bağdat’ta ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktadır. Herkes serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgar arıyordu. Çarşı–Pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından getirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olmadan bir an önce onları satmalıydı. Gel gör ki ekonomik durgunluk sebebiyle fazla buz satılmıyordu. Öğle sıcağı bastırınca buzlar yavaş yavaş erimeye başladı. “Mal canın yongasıdır ya!”; tek sermayesi olan buzlarının gözü önünde eridiğini görmek, adamın içini de eritiyordu. Erimenin hızlanmasıyla içi yanan adam şöyle bağırmaya başladı: “Sermayesi tükenen adama yardım edin! Sermayesi sürekli tükenen bu fakirden buz alan yok mu?..” O sırada talebeleriyle oradan geçmekte olan büyük veli Cüneyd-i Bağdadî bu sözleri duyunca birden durdu ve olduğu yere çöktü. Başını ellerinin arasına aldı. Talebeler telaşlandılar ve “Ne oldu hocam?” diye sordular. Cüneyd-i Bağdadî: “Şu adamın söylediklerine dikkat edin.”diyerek buz satıcısının tarafına baktı. Adam, içinin yandığı sesinden belli olacak şekilde sürekli bağırıyordu: “Sermayesi tükenen buzcudan alışveriş yapan yok mu?” Büyük veli talebelerine döndü: “Bu sözler beni sarstı. Eriyenin sadece buzlar değil, aynı zamanda ömrüm olduğunu fark ettim. Sıcak, adamın maddi sermayesi olan buzları eritip tükettiği gibi, zaman da asıl sermayemiz olan ömrümüzü tüketiyor. Saniye saniye, dakika dakika ömür buzumuz eriyor, anlıyor musunuz? Adamın buzların erimesine olduğu kadar, ömürlerinin boşa tükenmesine karşı içi sızlanmayanlara yazıklar olsun…”
Reklam
Sıcak bir yaz günü adamın biri buz satıyor ve şöyle bağırıyordu: "Sermayesi tükenen adama yardım edin. Sermayesi buz olan adama yardım edin!" Adam bu sözünde haklıydı. Zira "buz" durmadan eriyip yok oluyordu... Oradan geçmekte olan bir âlim bu sözleri duydu ve bir an durakladı, düşünmeye başladı. Etrafına insanlar toplandılar ve ne olduğunu sordular. "Tükenmekte olan adamın bahsettiği 'buz'değil, benim Ömrüm' dür." dedi. Bilge kişi bu olaydan bir ders çıkarmıştı kendine. Karlar güneş çıkınca nasıl eriyor? Buzlar sıcak havada nasıl tükeniyor? Aynen böyle ömür sermayemizde her dakika eriyip gidiyor! Her geçen gün hayat takvimimizden yapraklar tek tek bitiyor!
Sıcak bir yaz günü adamın biri buz satıyor ve şöyle bağırıyordu: Sermayesi tükenen adama yardım edin. Adam bu sözünde haklıydı. Zira buz durmadan eriyip yokoluyordu. Ordan geçen bir alim bu sözleri duydu ve durup düşünmeye başladı.Etrafındaki insanlar ne oldu diye sorunca: Tükenmekte olan adamın bahsettiği buz değil, benim ömrümdür dedi. Buzun eridiği gibi ömür de eriyip gidiyor.
Bağdat’ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktaydı. Herkes, serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı-pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından ge­tirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olma­dan bir an önce onları satmalıydı. Gel gör ki, ekonomik durgunluk
“Sıcak bir yaz günü adamın biri buz satıyor bir yandan da bağırıyordu: -Sermayesi tükenen adama yardım edin! Sermayesi ‘BUZ’ olan adama yardım edin! Adam bu sözünde haklıydı. Zira ‘BUZ’ durmadan eriyip yok oluyordu… Oradan geçmekte olan büyük veli CÜNEYD-İ BAĞDADİ hazretleri bu sözleri duydu ve bir an durakladı, düşünmeye başladı. Yavaş-yavaş beti-benzi sarardı ve olduğu yere yığılıp kaldı. Etrafına insanlar toplandı ve bir süre sonra CÜNEYD-İ BAĞDADİ hazretleri kendine geldi. -Ne oldu sana böyle dediler? Oda cevap verdi: -Tükenmekte olan adamın bahsettiği ‘BUZ’ değil, benim ‘
Reklam
Mesnevi’den Sermayesi Tükenen Buz Satıcısının hikayesi, Bağdat’ta Ağustos sıcağı ortalığı yakıp kavurmaktaydı. Herkes, serinleyeceği gölge bir yer, ferahlatacak bir rüzgâr arıyordu. Çarşı-pazar kurulmuş, alışveriş başlamıştı. Bu arada bir adam, yüksek dağların mağaralarından ge­tirdiği buzları satıyordu. Buz kalıpları eriyip ziyan olma­dan bir an
17 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.