Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Beni anlamadılar, Sermet Albayım, beni anlama­dılar.
Anlamıyorlar Albayım
Beni anlamadılar, Sermet Albayım, beni anlamadılar.
İletişimKitabı okudu
Reklam
Mâkûsen Mütenâsip
«Herşeyi bir düzene koymak gerekiyor Sermet albayım. Ben bu yüzden evlendim ve bu yüzden ayrıldım.»
İletişimKitabı okudu
Türk Dil Kurumu'nun Türkçe Sözlüklerinde, kimi zaman da daha önceki baskıda doğru olarak verilen sözcük kökeniyle ilgili bilgi, daha sonraki baskılarda yanlış olarak belirtilmiş. Bir örnek: Bilindiği gibi "sosyetik" sözcüğü, Fransızca "société"den örneksenerek Türkçe'de yaratılmış bir sözcüktür... Büyük Larousse: "sosyetik (fr. société'den benzetme yoluyla" (s. 10681) diyerek doğru bir açıklama yapmış. TDK Türkçe Sözlük (1998): "sosyetik Fr. société'den analoji ile" (s. 1329) diyerek Larousse'la aynı kökenbilgisini vermiş. Fakat 2005 baskısında: "sosyetik Fr. sociétique'den" (s. 1797) diyerek Fransızca'da olmayan bir sözcüğü Fransızca gibi göstermiş: Bu yanlışlık yetmiyormuş gibi, ayrıca "asortik"i de "sosyetik"e "anlamdaş" olarak vermiş. 2011 baskısında ise aynı yanlışlığı yinelemiş! (s. 2145) (Bu arada Misalli Büyük Türkçe Sözlük ise "sosyetik" için "sosyetik Fr. sociétique (Türkçe'de kullanılmıştır) (s. 2831) diyerek kendine göre bir köken tanımı yapmış.)
Bir insanlık suçunun işlenmesi için tek bir kişiyle konuştuğunuzda ikna etmeniz zordur, ama bürokratik bir ağ içerisinde görev dağılımıyla bir sürü ahlaklı, iyi ve kibar insanın size yardımcı olmasını sağlayabilirsiniz.
Sayfa 216Kitabı okudu
Belki de her şeyden önce iyiye ya da kötüye giden yolun anahtarlarının zihnimizde olduğunu, zihnimizin bize ait olduğunu ve onu nasıl besleyeceğimize karar verme gücüne sahip olduğumuzu unutmamamız gerekiyor.
Sayfa 114Kitabı okudu
Reklam
Milgram'a göre, açıklama olarak kültürel iklimi bir kenara itip bireyin sadist eğilimlerine sarılmak, "nehrin içinde akıntıya kapılmış sürüklenen birinin çok hızlı yüzdüğünü söylemekten" daha anlamlı değildir.
Bireyin kendini ait hissettiği otoriteryen grubun inanç ve beklentileri, bireyi tek başına ve bağımsız olarak düşünebiliyor olsa girişmeyeceği türden bir şiddet eylemine itebilir.
Pudra şekeridir o
Sultan II. Mahmud dahi enfiyeye bayılır; pırlantalı, zümrütlü, yakutlu altın kutucuğu şal kuşağının arasından çıkarıp çıkarıp boyuna iki parmağını daldırırmış.
Sayfa 416 - Can Yayınları
Hekimler istedikleri kadar dillerinde tüy bitirsinler: Kalbi yorar, damarları sertleştirip tansiyonu artırır, fazla tükürük ifraz eder, pharyngit'e, dyapepale'ye sebeptir; başı ağrıtır, döndürür, gözleri, hafızayı zayıflatır deyip dursunlar. Bu sözler biz tiryakilerin bir kulağımızdan giriyor bir kulağımızdan çıkıyor. Bütün zararlarını bile bile, yine sigaraları parmaklarında, dudaklarının kenarında tellendiren tellendirene...
Sayfa 394 - Can Yayınları
Reklam
Rakı Arapça arak kelimesinden türemiş. Arak, lügatte evvela "sıcak havada hayvanat bedeninde damla damla hasıl olan su" yani ter, sonra da "imbikten taktir olunan mükeyyifattan bir cins meşrubat" manasına geliyor.
Sayfa 378 - Can Yayınları
Karagöz oyununda Bekrî Mustafa'nın elinde taşıdığı binlik, şarap binliğidir. II. Selim'e “Mest" lakabını verdiren, hamamda sarhoş sarhoş tepetaklak edip canına mevlit okuyan şaraptır. Zaloğlu Rüstem'le omuz öpüşen, bir kılıçta bir eşeği ikiye bölen IV. Murad'ı 28 yaşında toprağa gömen yine şaraptır. Damat Nevşehirli İbrahim Paşa ile kaynatası III. Ahmed'i Çırağan eğlentilerinde, helva sohbetlerinde, lale bahçelerinde vur patlasın çal oynasına daldırıp birinin lokma lokma edilmesine, ötekinin tahtından teker meker yuvarlanmasına sebep yine şarap... Daha misaller çok.
Sayfa 374 - Can Yayınları
Sofu, mutaassıp kişiler arasında boyuna bira yuvarlayanlar, günah saymayanlar çok. Ayıplayanlara da cevapları hazır: "Arpa suyu ayol! Arpayı melek gibi mahluk olan beygirler yiyor." Aşırı sofuların, besmelesiz adım atmayan mutaassıpların harcı bira da var: İspirtosuzu.
Sayfa 371 - Can Yayınları
Yaşlı hatunların fındık yiyişleri bir âlemdi. Varlıklıca iseler fındık kıranla içini çıkarır, küçücük havanda döver, kahve kaşığıyla tenavül ederler. Kenar mahalleliler torunlarına kırdırır, çiğnetir, macun kıvamını bulduysa ağzına atar.
Sayfa 353 - Can Yayınları
1.313 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.