YouTube kitap kanalımda Büşra Yılmaz'ı ve Ölüme Fısıldayan Adam kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/mw9srhkgYL8
Ölmeden önce okunması gereken değil okumadan önce ölünmesi gereken kitaplar serisine "tabii ki de para vermedim yayınevi"nden devam ettiğim bu kitap beni yine aşırı paranormal başkası adına utanma
Not: Bu ileti eserleri orijinalinden ve sonrasında Türkçe çevirilerinden okuyan insanların görüşlerinin derlenmesiyle yazılmıştır. Sonrasında sitedeki okurların katkıları eklenmiştir.
Günlerdir çevirmenlerin dünyasına daldım ve haklarında o kadar çok şey okudum ki beynimden dumanlar çıkıyor. Yabancı dilde yazılmış eserlerde en rahatsız olduğum
Yağmurlu bir Ankara gecesi. Mayıs ayında olmamıza rağmen bu gri şehirde haftalardır yağmur yağıyor. Sanki evren bana ‘başla artık şu efsane kitaba’ diyor çünkü Dostoyevski okumak için her zaman kasvete ihtiyacım var. Aslında sabahtan hazırladım kendimi bu geceye. Çok heyecanlı bir gün geçirdim çünkü bu kitabı tam ik senedir elimde bekletiyorum,
Nereden başlasam bilemiyorum.
Bazı kitaplar vardır size farklı pencereler açar ve siz farklı atmosferleri solursunuz.
Bazı kitaplar da vardır ki sizi öyle pencereyle falan kandırmaz, tutar kolunuzdan gökyüzüne çıkarır ve size seslenir; bak işte sen dünyayı sadece kendi etrafında olanlardan ibaret sanıyordun, yaşamı, kuralları, toplum yargılarını,
"... neden hiçbir iş yapmıyorsun?
Raskolnikov isteksiz isteksiz, sert bir sesle:
- Yapıyorum, dedi.
- Ne yapıyorsun?
- İş yapıyorum.
- Ne işi yapıyorsun?
Delikanlı biraz sustuktan sonra ciddi bir eda ile:
- Düşünüyorum..."
Yaş otuz beş! Yolun yarısı eder.
Dante gibi ortasındayız ömrün.
Delikanlı çağımızdaki cevher,
Yalvarmak yakarmak nafile bugün,
Gözünün yaşına bakmadan gider.
Şakaklarıma kar mı yağdı ne var?
Benim mi Allahım bu çizgili yüz?
Ya gözler altındaki mor halkalar?
Neden böyle düşman görünürsünüz,
Yıllar yılı dost bildiğim aynalar?
Zamanla nasıl
Okur musunuz bilmem lakin yazdım.
İncelemeye başlamadan önce, felsefi bilgileri bu denli basit ve eğlenceli bir üslup ile kaleme alan Nigel Warburton 'a şükranlarımı iletiyorum :)
* Metnin uzunluğu gözünüzü korkutmasın, madde madde elimden geldiği kadar özetlemeye çalıştım.
Kitabımız kronolojik bir sıraya göre dizilmiş, 40 bölümden oluşuyor.
Gelemem yanına Gazzeli çocuk,
kalmadı ayağımın feri,
dün
vade farksız kredi ararken yordum günleri.
Biraz daha sabret,
üstüme alınamadım
bana emredileni
ve bir duayı dilime çok görüp
Nereden başlanır ki buna?
Kitap bitti. Bomboş duvara baktım. İzledim...
Müzik falan da yok bu sefer. Sessizlik istiyorum sadece. Gözyaşlarım ve sessizlik. Bu evde mümkün değil tabiki bu. Yazmak için geceyarısını bekleyeceğim dedim. Ama işkenceydi bu kendime. Ruhum bedenimden ayrılıyordu sanki. Nefes alamadım. Gerçekten alamadım. Tuvalete
"Herkes için ve hiç kimse için bir kitap!"
Böyle karşılıyor eser sizi.
Daha o an anlıyorsunuz içine atılacağınız maceranın hiç de kolay bir macera olmadığını...
Öncelikle şunu söylemek istiyorum. Eseri elinize alıp, okuyup bitireyim şeklinde başlamanız oldukça yanlış olacaktır. Bunu akıcı değil anlamında söylemiyorum kesinlikle.
İnsanın hayatla arasındaki ilişkiyi metaforlar kullanarak anlatmış harika bir kitap. Dünyaya karanlık bir odadan bir böcek gibi nasıl baktığımızı anlatıyor. Okurken bir böcekle aranızda benzerlikler bulacağınız güzel bir kurgu. Bazı zamanlar dışlanmış bir böcek gibi hayatı sadece izliyoruz. Karanlık odamızdan bir an önce çıkıp sadece bir gözlemci olmadığımızı göstermemiz gerektiğini bize göstermeye çalışıyor.
Olayı biraz somutlaştırıp ele aldığımızda bir gün iş yapamaz bir hale geldiğimizde ya da insanlara artık faydamız dokunmadığında bizi nasıl dışladıklarını görüyoruz. Ya da başka bir bakış açısıyla birilerine muhtaç olduğumuzda onların ayakları altında ezilmemek için gösterdiğimiz çabayı görüyoruz.
Ben çok beğendim. Sizlerin de okumanızı tavsiye ederim.
DönüşümFranz Kafka · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 2022222.4k okunma
Seninle ben,
Bir kumaşın iki ters yüzüyüz,
Bir yüzü sert kuşanması dert
Bir yüzü hassas kullanılmaz,
Bir ters bir düz
Kah bükümsüz kah pürüzsüz
Üstelik biraz dökük,
bir tarafımız hepten sökük,
Dikiş tutturmak gerek
O da mümkün elbet
Ne hikmetse seninle ben,
İki ayrı yüzüyüz aynı kumaşın,
Bu esrarına varamadığımız
Sırdan dokunmuş, dünyanın hilafına
Bilirim,
Aynıdır hammademiz... 🌼
"Seversin vazgeçmeyi. Bu işten de vazgeç. Mutluluğundan vazgeçtiğin gibi!.."
Ben sevmem vazgeçmeyi... Bu yüzden başlarda kitap beni ne kadar zorlasa da, fazla karamsar gelse de biraz ara verip dinlendim ama okumaktan vazgeçmedim, iyi ki de devam etmişim. Başlarda zorladı diyerek kitaba karşı önyargı oluşturmak istemem. Benim kafamın