Mona Roza, siyah güller, ak güller
Geyvenin gülleri ve beyaz yatak
Kanadı kırık kuş merhamet ister
Ah, senin yüzünden kana batacak
Mona Roza siyah güller, ak güller
Ulur aya karşı kirli çakallar
Ürkek ürkek bakar tavşanlar dağa
Arıyor ya biri durmadan, bu da tepkisi sesini duyanın.
"Demedim."
"İt' dedi bana."
"İt'mi dedim?"
"Dememişmiş!"
"Kimliğim bana âit", dedim. "Ne karışıyorsun sen? Ben kendi kendim olacağım", dedim. (Bu satırların yazarı diyaloğun arasına girip ekleyiverdi: "Hayat bize çok kapsamlı bir bağıştır.")
Dedim, diyen sürdürüyor konuşmasını: "Hele şu 'Âit'i bir daha söyle bakalım: aa diyorsun, şaşırmış, bitiştirerek okunması gerekirken - tabiî, A uzun okunarak- it'i ayrı okuyunca da 'it!' dediğimi çıkarıyorsun sana."
Âitçi içinden şunları da geçirmiyor değil: "Onun 'it' dediği benim asıl. Bana 'it' diyor eminim. Bal gibi bana diyor köpek! Çoğu hâlde, sinirimize basanlara, 'İtlik yapma be!' demez miyiz? burnunu sokup ortalıkta birşeyler de karıştırıp duruyorsa hele de. Ben de ortalığı karıştırıp duruyorum onun gözünde. 'Kimliğim bana âit', dedim mi, sinirine basmak ne kelime, boğazına sarılmış oluyorum onun. Yâni, öyle değil mi?
Beni kimliksiz bırakanın o olduğunu, beni onun maymuna dönüştürdüğünü ifade etmiş olmuyor muyum? Doğrudan o olmasa da, o değil mi işte bu da? Kimliğimi ruhumdan, omuriliğimden kazıya kazıya aldığı için sürdürmüyor mu bu oyununu? Kimliğimi istemiş olunca da, masanın örtüsünü çekiverip ortalığı birbirine katacağımı sanıyor."
Dere gibi ter: derilerine saplanmış 'şablon' parçalarını çıkarmaya uğraşanlar, uğraşanlar... Bir cümlenin âsi bakışı kanını fokurdatsa da, yazar, kalemini sağlam tutmalı: sesin rengi en güzel infilâk.
Ey su ey su, yine de ey su ey su!
Aşk ve muhabbet mi besliyorsun?
Kıyıya dalga üstüne dalga atıyorsun
Sakin değilsin, rahat durmuyorsun
Ne rahat var ne de huzur var sana
Yoksa aşık mı oldun Allah'ına?
Ya da kalbimizi sen andırırcasına
"Vuslatının eteğini çekersem, kavga olmaz, bana darılmazsın. Eğer aşkından ötürü, kınanır, ayıplanırsam, bu halden utanmam. Senin hoş olan vuslatın, benim için herşeydir. Çünkü senin vuslatında ayrılık rengi, ayrılık kokusu yoktur. "