Sarstı.
Sarsan ilk şey dinlemeye başladığımda duyduğum sesti. Aylin Balboa’nın sesi. O an sadece garipsesem de ileriki dakikalarda bu sesin içinde hayata dair acılar saklı olduğundan emin olacaktım. Yazarın hayatına ve kendisine dair hiçbir şey bilmeden, emin olacaktım. Bir hüzün, ama bir rengi olacaksa bence sarı renkli bir hüzün, kelimelerden kulaklara sızıyordu.
Sarsan ikinci şey hepimizin gündelik hayatta kullandığı kelimelerin, cümlelerin öyküleri ardı ardına dinlememi engelleyecek kadar ağır gelmesiydi bana. Neden böyle hissediyorum bilmiyorum fakat içinde dünyanın en eğlenceli öyküleri yazsaydı bile kitabın sanki insanın göğsüne oturan bu ağır havası var kalacaktı sanki.
Çok etkilendim öykülerden. Hepsi insan içinden çıkmış, hepsi gözümüzün önünde, hepsi çıplak, hepsi sade, bu nedenle de dokunuveriyorlar kalbe. Benim için böyleydi en azından. En yakın zamanda kitabı temin edip kitaplığıma katacağım ve mutlaka bir kez de okuyacağım. Büyük ihtimal kulağımda yine Aylin Hanımın sesiyle.