Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Bizi okuyan, okuyacak olan herkese merhaba. Biz kim miyiz? Az bekleyin ya da beklemeye ne hacet kendimden başlayarak tanışalım sizlerle, sonrasında söz diğer arkadaşlarda.
Ben Neşe Cengiz 'in kitabına da adını verdiği ilk öyküsünün kahramanı Alaaddin. Evet evet buna lütfen dikkat edin Alattin değil Alaaddin.
Küçük Emrah film repliklerini az
Selamlar sevgili 1k dostları...
Pek çoğunuzun hemfikir olacağını bildiğim gibi, bana göre dünyanın en güzel hediyesi kitaptır. Ben de bu vesileyle buradan bir okur dostuma kitap(lar) hediye etmek istiyorum.
Seçtiğim kitaplara gelince; bu uygulamada geçirdiğim 5 yılı aşkın sürede çok kıymetli okurlar tanıdım. Bu okurlardan bazıları zaman içinde
Bir kitap düşünün, kitaptan önce yazarının yürek satırlarına nice zamanlarda şahit olduğunuz.. Önce yazana/ yazara bikaç cümle hediye etmeliyim.. Ne güzel bir yoldaştır okumanın yolunda. Kendisini burada ve iyi ki diyerek tanıdığım Neşe, paylaşımlarıyla/ yorumlarıyla tabiri caizse yıllardır keyifle takip ettiğim kaliteli bir okur/du.. Şimdi ise
"Çiçekler neden ölümü çağrıştırıyor?" (Yeşil Koku)
"Boncuklar rengarenk.Hepsini alıp birer birer yutsam. İçim renklerle dolsa. Bastırsa evin katran karasını." (Boncuklar,)
"Sesin kaybolsa da karşımda otur anne. Kaçıp gittiğin yerlerde daha mutlu olmadığını kim bilebilir?" (Kör Makas)
Benim takılı kaldığım bu
İnsan kendinden mi bahseder öykü anlattığında. Ya da kaleme döktüğü zaman yazmış olduğu kendi hikayesi midir? Bir yazara böyle sorulduğunda, “ne münasebet,” demiş. Evet ne münasebet! Anlattığımız hikâye ama yazarın da içinde olduğu bir hikâye. Neresinde? Bilmiyorum!
1K’da inceleme ve öyküleriyle tanıdığımız Neşe Cengiz’in Sesler, Yüzler ve
Bilmez misin, sesler bile suslarla bölüşüyor doğayı. Işık karanlıkla. Tam ortasında durduğun bu keşmekeşte gülmeleri ağlamalara pay et. Neyin var diyenlere çıkarıp göster hikâyeni. O vakit soranların gözlerinde kendini okuyacaksın. "Hiiç!" deyip kaybolma sakın bir yere.
Ne güzel cümleler; kaygısızca, içten gelerek betimlenmiş...
Hani bir deyim vardır, insanın iliklerine kadar işleme diye. İşte bu kitaptaki öyküler tam da bu şekilde tanımlanabilir. İnsanın gerçekten iliklerine kadar işliyor, derin bir iz ve burukluk bırakıyor. Tam 18 adet öykü. İnsan ilişkilerini anlatan hepsi de hayattan alınmış. Bir çoğu farkına varmadan yaşadığımız şeyler. Bir kısmı geçmişte yaşanan
Galiba birileriyle sohbet edesim var. Sohbet bahane. Gözlerim son kez kapanmadan, içimdeki sesleri emanet edecek birini arıyorum aslında. Dökülüp kalmasın sağda solda...