Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İnsanlar bin yıllar boyunca yollara düştüler. O bin yıllar boyunca ruhlarının seslerini bıraktılar yollarda. O sesleri duyarım bazen. Kainatın her yerinde ses vardır, geçmiş yılların sesi. Sen, Mürted'de, Timur'un son büyük savaşını Yıldırımla yaptığı yerlerde gecenin seslerin dinledin mi hiç?
Öykü Nasıl Yazılır-1
O Ses Sen Değilsin Diyelim ki ne yazacağımızı bulduk; olayı, kahramanı zihnimizde tasarladık. Yazar olarak niyetimizi ne ölçüde açık edeceğimizi ne ölçüde saklayacağımızı kurguladık. Değineceğimiz meseleleri, kullanacağımız mekânları, kanatlandıracağımız imgeleri seçtik. Bir öykünün iç dinamiğini yani merkezini teşkil edecek sorun yumağını
Sayfa 6 - Emin Gürdamur:
Reklam
d. Sesi Tartmak
Sesin tonu, kelimelere ihtiyaç kalmaksızın sevgi, saygı vb. birçok manaya hamildir. Bazen de bu bir saygı ifadesi manasına hamildir. Onun için sahabeye peygamberin huzurunda ses tonlarını ayarlamaları istenmiştir. Buna dikkat etmeyenler yerilmiş, riayet edenler ise övülmüştür: "Ey İman Edenler! Seslerinizi peygamberin sesinden fazla çıkarmayın, birbirinize bağırdığınız gibi ona bağırmayın; sonra farkında olmadan amelleriniz boşa gider. Allah Resûlü'nün yanında seslerini kısanlar var ya, işte onlar, Allah'ın gönüllerini takva yönünden denemeye tabi tuttuğu kimselerdir. Onlar için büyük bağışlanma ve büyük bir ödül vardır."[ Hucurat,49/2-3 ] Burada her ne kadar Hz. Peygamber ile ilgili bir durum söz konusu olsa da, Kur'an'ın başka bir yerinde sesi ölçülü kullanmanın aslında insana yakışır genel bir tavır olduğu dile getirilmektedir: "Yürüyüşünde ölçülü ol, sesini yükseltme; çünkü seslerin en çirkini merkep anırmasıdır." [ Lokman,31/19 ] Sesin ölçüsü, terazisi kaçar ise muhatabımız olan çocuk da bizden kaçar. Çünkü yüksek bir ses şiddetin habercisi ve öncülüdür. Çocuk ise zayıf ve ürkektir. Ebeveyn ve eğitimciler tarafından böylesi bir tavır ile karşılanan çocuk özgüvenini yitirir, masumiyetten kaynaklı ürkekliği korkaklığa dönüşür. Kendisine anlatılan bir şeyi anlamadığı halde anlamış gibi yapar. Öte yandan bu çocuk zamanla aynı ölçütte cevap vermeye ve arsızlaşmaya başlar. Ecdat şöyle demiştir: " Çocuğu aç bırakma hırsız olur, çocuğa çok kızma arsız olur."
Sayfa 28 - E-KitapKitabı okudu
Bu hakikî bir azaptı. Nuran'ın vâdettiği saate kadar çalışmak, bir şeylerle oyalanmak kabildi. Fakat kararlaştırılan saat yaklaştıkça beklemek denen şey, insanın o kapı eşiğinde, zilde ve saatte parça parça ve sadece helecan yaşayışı başlardı. Mümtaz bu saatleri bir nevi baş ağrısı duymadan, kapalı bir odada yaşamanın verdiği o acayip üzüntüyü asabında hissetmeden hatırlayamazdı. O haftalar ve aylar boyunca gün denen şeyi satıcı sesleriyle rahatsız sinirlerinde yaşadı. Bunlara evvelâ hiç dikkat etmezdi. Kendimizi verdiğimiz düşüncenin arasında, hepimizin alışık olduğumuz bu seslerin, kendilerini göstermeden, âdeta bir metinde lüzumsuz bir virgül, bir nokta gibi gelip geçişleri vardır. Sonra yavaş yavaş zihin sadece bekleyişten ibaret bir hayata başlayınca bu sesler günün merhalelerini işaret eden alâmetler olurlar, nihayet vakit gelip de Nuran gelmeyince daha evvelki tecrübelerin acı hâtıralarına kalb olurlardı. Saat ona doğru yoğurtçunun sesi, sadece ev kadınlarına ilk kolaylığı bahşetmekten başka bir şey ifade etmezken, on ikiye doğru âdeta düşüncesini Nuran'ın gelişi meselesinde teksif etmeği genç adama hatırlatır, ikide aynı satıcı aynı sesle Nuran'ın gelmesi saatidir, diye haykırır, üç, üç buçukta "Bugün de geçen haftaki gibi olacak, gelmeyecek!" der, akşama doğru ilk karanlık arasından bağırdığı zaman ise bu sesin kıvrımlarında "Ben sana söylemedim mi?.." gibi bir nevi itap başlardı.
Sayfa 308Kitabı okudu
Allah Teâlâ her nebiyi ancak güzel isim, güzel yüz ve güzel ses ile gönderir. İsim güzelliği, vâhidi sıfatların taayyününün güzelliğine, yüz güzelliği ahadi zatın taayyününün güzelliğine, ses güzelliği ise tesirli sözlerin taayyününün güzelliğine işarettir. Çünkü bundan maksat, tebliğin güzel olmasıdır. Zira Allah'a davet, en güzel davettir. Davetin kendisine bağlı olduğu ses de en güzel sestir. Buna Allah Teâlâ'nın şu kavli delalet eder: "Allah'a çağirandan daha güzel sözlü kim vardır?" Fussilet,33) Bundan Allah Teâlâ'nın şu kavlinin sırrı bilinir; "Muhakkak ki seslerin en çirkini merkeplerin sesidir."Lokman,19 "O eşekten daha kafirdir. misalinde dedikleri gibi, eşekten daha kâfir yani ondan daha cahil olan kimse yoktur. Çünkü küfür cehaletten kaynaklanır. Kışi Allah'tan ve onun sıfatlarından cahil olunca küfreder ve onun sesi en çirkin ses oluverir.
_Az yemek, az uyku, az konuşmak ve herkesle düşüp kalkmamak. İşte doktora ihtiyaç olmaması için yapılması gerekenler bunlardır. _Az ye! Yedikten sonra hazmoluncaya kadar başka bir şey yeme! Zira şifa yemeğin hazmolunmasındadır. İnsanın sağlığını bozan yemek üzerine yemek yemektir. Tıp ilmi ki beyte sığdırılmıştır. Ve söylemenin güzeli de kısa
Reklam
"Sağırlık, sesin yokluğundan değil, başka seslerin çokluğundandır. (...) Sesler dünyasında vaki olan bu durum, anlamlar dünyasında da geçerlidir aslında. Nice konu vardır ki geceleri dünyamızı ziyaret eder, ama gündüz olunca unutulur gider. Gündüzleri asla aklımıza gelmeyen nice soru geceleri yakamızı bırakmaz. Elbette, insan gece kendi başına kalabiliyorsa... Gündüzün gürültüsü yanında, bir de gece gürültüsüne maruz kalmıyorsa... Hâzır medeniyetin, geceleyin de başıboş bırakmamacasına insanın önüne bir yığın alternatif meşgale ve bir yığın gürültü yığması, herhalde bir rastlantı değildir. Her halükarda, sesler ve anlamlar dünyasında yaşanan bu hal, bize bir gerçeği haber verir: Duymuyorsan, sebebi ille de uzaklık değildir İnsan, yanı başındaki bir sesi, gürültü kirliligi içinde pekālā duymayabilir. Sapasağlam bir gerçek, anlam kirliliği içinde, hiç mi hiç işitilmeyebilir."
Sayfa 52 - İz Yayıncılık, 19.Baskı, 2020Kitabı okudu
Agâh Sırrı Levend'in mükemmel yazısı
MEHMET EMİN YURDAKUL'UN KİŞİLİĞİ Agâh Sırrı Levend Bir toplumda beliren yeni düşünce akımlarını, değişen edebiyat ve sanat hareketlerini, kendilerini meydana getiren nedenleri incelemeden, yalnız görünüşlerine bakarak açıklamaya çalışmak çok yanıltıcı olur. Kişisel bir heves ürünü gibi görünen bir eserin bile, sonradan yeni bir devrin
Ses, konuşma ve işitme
“Alexander Graham Bell'den başka, Chicago'lu Elisha Gray ve Tufts Üniversitesi'nden Profesör Amos E. Dolbear gibi mucitler de insan sesini elektrik yoluyla iletmeye çalışıyorlardı; ama Bell, içinde yetiştiği ortam ve aldığı eğitim sayesinde ses, konuşma ve işitme konularını onlardan daha iyi biliyordu. Elektrik konusundaki bilgisi
Tübitak Yayınları - II. Bölüm - “Büyük keşifler ve buluşlar küçük şeylerin gözlenmesinden doğar”
Huzur
O haftalar ve aylar boyunca gün denen şeyi satıcı sesleriyle rahatsız sinirlerinde yaşadı. Bunlara evvelâ hiç dikkat etmezdi. Kendimizi verdiğimiz düşüncenin arasında, hepimizin alışık olduğu bu seslerin, kendilerini göstermeden, adeta bir metinde lüzumsuz bir virgül, bir nokta gibi gelip geçişleri vardır. Sonra yavaş yavaş zihin sadece bekleyişten ibaret bir hayata başlayınca bu sesler günün merhalelerini işaret eden alâmetler olurlar, nihayet vakit gelip de Nuran gelmeyince daha evvelki tecrübelerin acı hatıralarına kalbolurlardı. Saat ona doğru yoğurtçunun sesi, sadece ev kadınlarına ilk kolaylığı bahşetmekten başka bir şey ifade etmezken, on ikiye doğru adeta düşüncesini Nuran'ın gelişi meselesinde teksif etmeği genç adama hatırlatır, ikide aynı satıcı aynı sesle 'Nuran'ın gelme saatidir' diye haykırır, üç, üç buçukta 'Bugün de geçen haftaki gibi olacak, gelmeyecek!' der, akşama doğru ilk karanlık arasından bağırdığı zaman ise bu sesin kıvrımlarında 'Ben sana söylemedim mi?..' gibi bir nevi itap başlardı.
Sayfa 325 - Dergah YayınlarıKitabı okudu
Reklam
O haftalar ve aylar boyunca gün denen şeyi satıcı sesleriyle rahatsız sinirlerinde yaşadı. Bunlara evvela hiç dikkat etmezdi. Kendimizi verdiğimiz düşüncenin arasında, hepimizin alışık olduğumuz bu seslerin, kendilerini göstermeden, adeta bir metinde lüzumsuz bir virgül, bir nokta gibi gelip geçişleri vardır. Sonra yavaş yavaş zihin sadece bekleyişten ibaret bir hayata başlayınca bu sesler günün merhalelerini işaret eden alametler olurlar, nihayet vakit gelip de Nuran gelmeyince daha evvelki tecrübelerin acı hatıralarına kalb olurlardı. Saat ona doğru yoğurtçunun sesi, sadece ev kadınlarına ilk kolaylığı bahşetmekten başka bir şey ifade etmezken, on ikiye doğru adeta düşüncesini Nuran'ın gelişi meselesinde teksif etmeği genç adama hatırlatır, ikide aynı satıcı aynı sesle Nuran'ın gelmesi saatidir, diye haykırır, üç, üç buçukta -Bugün de geçen haftaki gibi olacak, gelmeyecek!- der, akşama doğru ilk karanlık arasında bağırdığı zaman ise bu sesin kıvrımlarında "Ben sana söylemedim mi?" gibi bir nevi hitap başlardı.
Sayfa 326 - Dergah Yayınları
Bütün tavuklar birbirine benzer. Bütün insanlar da öyle. Bu yüzden biraz sıkılıyorum. Ama beni evcilleştirirsen eğer, yaşamıma bir güneş doğmuş olacak. Senin ayak seslerin benim için diğerlerinden farklı olacak. Ayak sesi duyduğum zaman hemen saklanırım. Ama seninkiler, bir müzik sesi gibi beni gizlendiğim yerden çıkaracaklar. Şu ekin tarlalarını
Konuşma dilinin seslerini nasıl yorumladığımızı düşünün. Anadilinizin seslerini anlamak size doğal gelirken, yabancı diller sıklıkla, aradaki farkı tam olarak çıkaramadığınız ve birbirine çileden çıkarıcı ölçüde yakın olan seslerden oluşmuştur. Ama neden? Anlaşıldığına göre, bu dilleri konuşan insanların beyinlerinde bazı farklılıklar vardır. Ama bu farklılıklar, ne bu insanlar ne de sizin için doğuştan gelir. İnsanların ağızlarıyla çıkarabildikleri bütün olası seslere bir bütün olarak bakarsanız bunların pürüzsüz denebilecek bir süreklilik oluşturduklarını görürsünüz. Buna rağmen, anneniz, bakıcınız ya da öğretmeniniz tarafından çıkarılan belirli seslerin hep aynı anlama geldiğini deneyimle öğrenirsiniz: Beyniniz -İngilizcede- uzun ve kısa "i" seslerinin E sınıfına girdiğini çözümler. Teksaslı arkadaşınızın uzata rak çıkardığı "ai" ya da Avustralyalı arkadaşınızın çıkardığı "oy" sesleri için de geçerlidir aynı şey. Tecrübe size konuşmacıların, telaffuzdan bağımsız olarak, aslında aynı sesi kastettiğini öğretir ve böylece nöral ağlarınız bütün bu seslerin aynı yorum altında toplanmak üzere tepelerden aşağı yuvarlandıkları bir manzara çizer.
Sayfa 151Kitabı okudu
25 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.