youtu.be/8K33UpMhGRg?si=...
Bırak da, böyle bitsin bu günahkâr serüven
Bırak da kurtarayım bu emânet sarayı
Yeter, intiharınla oyduğun yüreğimi
Umutsuz şarkılarla avutulduğum yeter
Göğsümde bir yanardağ kıvranıyor Rüveyda
Yaraları kapandıkça kanıyor Rüveyda
Duman çöktü güneşin sitem aynalarına
Aralandı perdeler; şimdi sessiz değilim
Dertliyim, viraneyim, ben bir aziz değilim
Azizler tohum eker sevgi tarlalarına
(...)
Bu şiiri her dinlediğimde kalbime bir taş oturuyor...
Bazı şairler vardır, kalemlerine öyle tutulursun ki senin için bir yaşam tarzı haline gelir dönüp dönüp onu okumak. Sanki hiç bitmeyeceği düşünülen sevdalar gibi bitmeyeceğini düşünürsün ondan okuyacağın dizelerin.
Geçtiğimiz günlerde kitap alışverişine çıkmıştım. Gözüm hemen şiir bölümüne gitti. Ve Tabii Şükrü Erbaş'lara.
Bir şarkının güftesiyim, sözleri de sen,
Makamı diziliyor yüreğime nakarat nakarat...
Kâh ağıt olurum, kâh nihavent,
Aşktan bahseder dudakların.
Mey içer gibi yığılır sarhoş bedenim,
Sen der durulur, sen der coşar;
İşte benim melodim...
Birinci Ağıt
Kim duyar, ses etsem, beni melekler katından? Onlardan biri beni ansızın bassa bile bağrına, yiterim onun daha güçlü varlığında ben. Güzellik güç dayandığımız Ürkü'nün başlangıcından özge nedir ki; ona bizim böylesine tapınmamız, sessizce hor görüp bizi yok etmediğinden. Her melek ürkünçtür. Kendimi tutar bu yüzden, yutkunurum.
Göğsümde bir yanardağ kıvranıyor Rüveyda
Yaraları kapandıkça kanıyor Rüveyda
Duman çöktü güneşin sitem aynalarına
Aralandı perdeler; şimdi sessiz değilim
Dertliyim, viraneyim, ben bir aziz değilim
Azizler tohum eker sevgi tarlalarına
Oturmuşuz bir köşeye, bizim olmayan bir kadere boyun eğiyoruz, sessiz sessiz ağıt yakıyoruz. Bir terörist yedi milyon dolar ediyor, milyonlarca canımız ise açlık sınırında yaşıyor, anlaması güç. Bize ne oldu?
Ben bir aziz değilim, hele gündüz değilim
Attığı her adımda siyah bir iz bırakan
Bir yanında ürküten bir baldıran gövdesi
Bir yanında kederi özümleyen bir lâle
+ Hep böyle misin? İnsanlara karşı fazla anlayışlı, hiç sitem etmeyen, bağırmayan, hayır diyemeyen, alttan alan, sürekli özür dileyen biri misin yani? Ya da neden böylesin?
- Korkuyorum.
+ ???
- İnsanları incitmekten işte.
+ Neden ama?
- İncinmenin ne demek olduğunu, incinen insanın neler hissedebileceğini bildiğimden.
+ Çok mu incindin?
- Pek
Donmuş gözlerde konuşuyor yaşam
Sevmek yük mü oldu yüreklere
Kim getirecek bu geciken sabahı
Bu türküler dolu şafağı kim
Kime sorarım bu giz vakti bunları
Kime anlatırım kime
Kapkara bir ölüm sinsiliği
Kuşatmak isterken bunca güzelliği
Şehvetle yürüyen bir karınca
Yırtmaya yeter mi bu sessizliği
Bütün yüzler bir mezarlık akşamı
Ağaçlar sessiz
Sokaklar sessizlik sancısı
Susmak gül açmaz bu sancıda
Yaşam bazen ağıt
Bazen türküdür derler
Bin soru şimşeği çakarken beynine
Bir ünlem kuşkusu bile
Sakın ha düşmesin yüreğine
Meksika Devrimi sırasında köylüler ve toprak sahipleri arasında ortaya çıkan ultra yerel hikayede zamansız ve sınırsız bir şey vardı. Bu, tüm devrimlerin özüdür: topraksızların toprak sahiplerine karşı, mülksüzlerin güçlülere karşı savaşı. Bu, gasp, sömürü ve cinsel şiddetin hikayesidir. Toprak hırsızlığı, yerleşim ve insanların sömürülmesi