"Ahmet Rıfkı küçük bir iskemleye onun önüne oturmuş, arada bir başını kaldırıp arkasına bakıyor ve konuşuyor. Ayşe hiç o eski, sessiz ıstırap heykeli değil. O kadar alevle, gençlikle, dünyaya sığmayan bir kudretle yaşıyor ki... Alevlerin en parlak bir dakikasında idi. Sekiz maden tabakayı, sekiz siyah kol ona uzatmış bekliyor, Ahmet Rıfkı başını peykeye dayamış, pembe yüzünün üç küçük çukuru ile tebessüm ediyor."
Sayfa 85