"Ölüm her şeyi eşit kılar." - Seneca
1. Giriş:
Bu yazı yalnızca kitaba dair değildir. Romalı filozof
Seneca'nın hayatı, felsefesi ve eserlerine değindikten sonra tragedyanın esin kaynakları ve mitoloji ile olan bağlantılarına geçeceğim. Son olarak Seneca'nın anlattığı hikâyeyi karakterler üzerinden ele alarak değerlendirmeye
"Ortalığın gündüz gibi aydınlandığı o anda artık Çiğiltepe'de yer ve göğün birbirine karıştığını görebilmektedirler. Patlamalar uğultulara, kayaların parçalanma sesleri vızıltılara karışmaktadır. Bütün "sessiz olun" uyarılarına rağmen arkalardan bir süvarinin haykırışı araya karışır: "Allah'ım sen ordumuzu muzaffer eyle!" Hiçbir subay kızmaz bu sefer.
Koro halinde bir ikrar, topların korosuna katılır: "Amin"...
Sevgili Arda…
Kutlarım. Barcelona’ya transfer oldun. Bu seni Barça efsanesinin bir parçası ve Türk futbolunun da bir parçası yapar.
Zaten Türkiye’de VİP isimlerden birisin. Erdoğan seni pek sever. Evlenirsen şahitliğini de kimseye bırakmaz. Efsanene altın tozuyla katkıda bulunur.
Barça’da ise işler biraz farklıdır.
Zira Barselonalılar
Bir Özgürlük Şarkısı
1. İnledi Ölümsüz Dişi! Tüm yeryüzünden duyuldu iniltisi:
2. İngiltere kıyıları hasta, sessiz; Amerika çayırları solgun!
3. Kehanetin gölgeleri, göller ve ırmaklarla birlikte ürperiyor
ve okyanusun karşı kıyısına dönmüş mırıldanıyor: Fransa,
yerle bir et zindanını,
4. Altın İspanya, parçala yaşlı Roma’nın barikatlarını,
5.
-Merhumu nasıl bilirdiniz?
-İyi bilirdik!
-Size sormadım cemaat! Şu toprağa soruyorum, şu börtü böceğe soruyorum, şu dağa taşa soruyorum, şu dilsiz hayvanlara soruyorum, şu ağaçlara soruyorum, şu evlere, binalara soruyorum. Çünkü size sorunca tüm şerefsizler için bile "iyi bilirdik" diyorsunuz!
Kuşlar: Onu iyi bilmezdik. Balkonuna
Babamı içselleştirmiş, benimsemiş ve bilinçaltımın derinliklerine gömmüştüm. Ne kadar uzağa kaçarsam kaçayım gittiğim her yere onu da götürüyordum. İçimde bir cehennem azabı, tamamen onun sesiyle çınlayan, susmak bilmeyen öfkeli bir koro...
Şu anda neden burada durup dünya kendisi için yeniden yaratılıyormuşçasına güneşe bakıyor ve bu eşsiz, derin coşkuyu hissediyordu? Yepyeni bir ışık ve renkten, duru sesler ve kuş cıvıltılarından oluşmuş bir hava küresinin içindeydi sanki. Çevredeki bütün ağaçlar, onun mutluluğunu seslendirip koro halinde gökyüzüne ulaştıran kuş cıvıltılarıyla doluydu. Mary bir tüy gibi hafif, odadan çıkıp verandaya gitti. Öylesine güzeldi ki her şey; yoğun mavinin içindeki kırmızı ışık çizgileriyle eşsiz bir kırmızılığa bürünmüş gökyüzü, şakırdayan kuşlarla yüklü o güzelim, sessiz ağaçlar, havayı yıldızlarının sivri uçlu kızıllığıyla kesen yılbaşı çiçekleri öylesine güzeldi ki Mary bunca güzelliği kaldıramıyordu.
Önce bir itiraf: Bir hukuk felsefecisi olarak zihnim Antik Yunan okumayı yıllar içinde “iş yapmak” olarak kodlamış. Malum, felsefe Yunan’dan, Yunan felsefeden çıkmadır. Fakat ne zaman ki kıymetli Merve Gürbüz, Antik Yunan okuyalım diye Homeros’lu listeyi masanın üzerine koydu, dedim ki ben bu oyunu bozarım. Edebiyatı işe güce yedirmem.
Kaçınızın çocukluğuna dair önemli anılarının bir parçası olan özel ufak tefek eşyaları vardır? Bir oyuncak araba, sürpriz yumurtadan çıkan bir kurşun asker, arkadaşınızdan üttüğünüz kocaman mavi bir misket, oyuncak bebeğinize yalancıktan ÇAY içirdiğiniz tabağı kendine yapışık pembe minik bir fincan ya da ne bileyim size özel küçük bir parça…
Blake'in daha uzun çalışmaları arasında en çabuk erişilebilir olan bu eser, ortodoks Hıristiyan dindarlığı ve ahlakına ilişkin birçok basmakalıp görüşe şiddetli, kasıtlı olarak aşırı ve bazen komik bir saldırıdır. Blake'nin hicivli tavrının görünüşteki basitliği yanıltıcıdır.
Başlangıçta Blake, orta sınıf Hıristiyan ahlak
İçinde bulunduğumuz topluma, bir gruba, ebeveynlerimize ve onların görüşlerine uyum sağlayamadığımızda, hakkımızda kullanılan etiketler hemen çoğalır. Bir kez bu uyumsuzluklar kanıtlarıyla ortaya çıksın, hemen "normal"in karşısına konuluruz. Hemen "Anormal", "Deli", "Ucube", "Ruh hastası" gibi