Peki ya insanlar? Kaliforniya meyve bahçeleri de parathionla ilaçlanmışlardı, bir ay önce ilaçlanmış olan yapraklara dokunan işçiler baygınlık geçirerek şoka girdiler, ancak çok yoğun tıbbi bakımla ölümden kurtuldular. Indiana'da hala ormanlar ve tarlalarda koşuşturan, nehir kenarlarını araştıran oğlan çocuklar var mı? Eğer varsa; el değmemiş bir doğayı araştırdığı kanısında olan herhangi birinin zehirli bölgeye girmesini kim engelliyor? Dolaşırken, bütün bitkileri öldürücü filmle kaplanmış tehlikeli bölgeye girmek üzere olan masum kişilere, girmek üzere olduğu bölgede ölüm tehlikesi olduğunu söyleyecek ihtiyatlı nöbetçi kim? Böylesine korkunç bir tehlike olmasına rağmen, çiftçiler hiç te gizlemeksizin, karatavuklara karşı bu gereksiz savaşlarını sürdürmektedir.
Bu karanlık, bu uzun kış gecelerinde...
Soğuk, buzdan bir perdeyle süslerken camı,
Dolaşırken birçok siyah gölge odamı,
Damarımda kurşunlaşıp donarken kanım;
Yine seni düşünmekle geçer zamanım...
Bu kimsesiz... Bu mahzun kış gecelerinde...
Serpilirken pencereme avuç avuç kar...
İçerimde hicranlardan bir nehir akar...
Karların da lambam gibi rengi
Şimdi düşünüyorum da, keşke yaşarken sana bunları söyleseymişim... Yani ne kadar önemli olduğunu bu topraklarda çalan müzik için. Senin, MFÖ'nün peşinden durdurulamayan bir nehir gibi sürüklendiğimizi... Ele güne karşı yapayalnız kaldığımızı, mazeretimiz olduğunu, zincirin kopuk olduğunu ve olduramadığımızı... Bu kelimenin her zaman sana ait
Etraf sessiz,
Ağaçlar durgun, rüzgârlar suskun...
Bekliyor herkes ritmik bir saat tiktakları ile
Bir nefesin daha tükenişini,
Boşlukta yitişini, umutsuzca.
Belki olması gerekendir
Kabul edemediğimiz bu yok oluş.
Ama olmuyor.
Göz kapaklarım , kurşun ağırlığında , kapanmak için sabırsızlanıyor. Dostum ,ruhum yorgun bedenim bitkin. Bir uykuya dalmak istiyorum ,belki yüzyıllar sürecek bir uykuya…
Uykunun kollarında belki unuturum bu anlamsız var oluşu. Belki kaybolurum sisli bir rüyada belkide uyanmam.
Uyku , bir sığınak gibi ,karanlık ve sessiz bir sığınak , düşüncelerden ,kederden,pişmanlıklardan uzak bir sığınak.
Uyku bir nehir gibi, beni bir bilinmeyene taşıyacak bir nehir.belki de o bilinmeyende, aradığım huzuru bulacagım.
Uyku , bir ölüm gibi soğuk ve karanlık bir ölüm, belkide o ölümde sonsuza dek dinlenebileceğim,
Dostum uyumak istiyorum .bir yüzyıl,belkide daha fazla. belkide uyandığımda ,dünya bambaşka bir yer olacak.belkide ben bambaşka bir insan olacağım
Gözlerim yuvalarından fırlamaya çalışı- yordu. Onları zor tuttum.
—Bu ne kılık Fahri! Boyun mu kısaldı, elbiselerin mi büyüdü?
—Şşşşt! Sessiz ol Fikri. Annem evde yokken hayalimdeki 'ben'i ortaya çıkarıyorum.
NEVRUZ BAYRAMIMIZ KUTLU OLSUN !
AÇMA GÖZLERİNİ / ADNAN YÜCEL
Bir yaş günü göl kıyısında sessiz
Mum ışıkları oynaşırken yüzünde
Hiçbir göl ve nehir sığmıyor yüzüne
Yüzüne
Bir yaş günü göl kıyısında sessiz
Mum ışıkları oynaşırken yüzünde
Hiçbir göl ve nehir sığmıyor yüzüne
Yüzüne
Ve gözlerindeki o bitimsiz evrene
Hangi yıldızı yakalasam ışık seliyle
Hangisini koysam yörüngene
Tükeniyor çekim kuvveti yoğunluğum
İlk aşk,büyüme sancıları,aile içi şiddet,akran zorbalığı. Bu kitabı size bu dört kelimeyle özetleyebilirim. Ama yetmez. Ne kendini sessiz bırakmak zorunda kalan Shannon’ı anlayabilirsiniz , ne de ragbi için varını yoğunu ortaya koyan Johnny’yi. O kadar derin ve o kadar kalbime dokunan bir kitaptı ki. Özellikle Shannon’ın hem evde hem okulda