Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Radikal Örgütlerin Ortaya Çıkması ve Yabancı Terörist Savaşçılar
Bu arada Bağdadi'nin emri altında, IİD'nden Abu Muhammmed Al Golani başkanlığında bir grup militan, Suriye'de örgütlenmeye başladı. 2012 yılı başlarında Suriye'de Nusra Cephesi'ni kuran bu grup El Kaide'ye bağlılığını açıkladı. El Kaide lideri Zawahiri ilk başta sessiz kaldı ama bir süre sonra Nusra'yı sahiplendi. El Nusra rejim güçlerine, İranlılara ve Hizbullah'a karşı çok etkili savaştığı gibi halka sosyal yardım tarafında da aktifti. Bu özelikleriyle halk arasında sempati kazandı. IİD'nin lideri Bağdadi de 2013 yılında Suriye'ye geçti. Örgütün ismi Irak ve (Şam) Suriye İslam Devleti (IŞİD) olarak değiştirildi.
Bu saf kalplere sempati, teselli ve umudun tohumları ekilmiştir ve her ne kadar çoğu zaman kendi acılarıyla dolu olsa da olabildiğince seven ve olabildiğince acı çeken bir kalp için, meraklı gözlerden sakınabildikleri yaralar ve derin üzüntüler genelde sessiz ve gizli kalır.
Reklam
112 syf.
·
Puan vermedi
·
3 günde okudu
Hakkında hiçbir bilgim yokmuş meğer Frida’nın . Yıllarca engelli olduğu halde yaptığı resimlerin zamanın ötesinde olduğu ve çok farklı bir tarza sahip olduğunu biliyor , hafif çapkın kocasına düzdüğü methiyeleri okuyordum . Ama hiç düşündüğüm gibi madur , sessiz , kurban , hüzünlü aşık değilmiş . Tam bir kaplan, bir başkaldırı uzmanı,bir çılgın anarşistmiş . Olumsuzlukların hayattan aldığı keyfi azaltmasına izin vermemiş. Son gününe kadar ayak diremiş . Sempati duydum diyemem. Ama resimlerini , sanatını , ruhunu tuvale aktarma tarzını takdir ettim . Biraz mekanik buldum yazarın anlatımını . Ve zaman akışını başarılı yönetemediğini düşünüyorum . Frida bir tekerlekli sandalyede ,bir ayakta ,sonrayine geri dönüyor ,sürekli bir zaman atlaması … anlaşılması güç…
Sanatçıların Yaşamları: Frida Kahlo
Sanatçıların Yaşamları: Frida KahloHettie Judah · Hayalperest Yayınevi · 20236 okunma
266 syf.
8/10 puan verdi
·
Beğendi
·
4 günde okudu
6 kısım ve 14 bölümden oluşan bu kitap isminden anlaşıldığı gibi yalnızca Arapların değil; Türklerin, yer yer de Frenklerin gözünden "Haçlı Seferleri" anlatılıyor. Tarihî bir kitaptan ziyade olay örgüleriyle süslenmiş bir belgesel gibiydi. Yalnızca bilgi vermeye odaklanmadan anlatışı ile sıkılmadan okunabilir. Sade dil ve üslûp
Arapların Gözünden Haçlı Seferleri
Arapların Gözünden Haçlı SeferleriAmin Maalouf · Yapı Kredi Yayınları · 20221,774 okunma
320 syf.
6/10 puan verdi
·
4 günde okudu
Bu kitap konusunda karışık hissediyorum. Ne tam olarak beğendim, diyebilirim ne de beğenmedim. Aslında büyük bir umutla başlamıştım; çünkü hem psikolojik hem de gerilim romanı olduğuna dair büyük önermeler söz konusuydu ve benim de bu tarz bir kitaba ihtiyacım vardı. Ama bana, bu derece abartılacak kadar iyi gelmedi. Yazarın dili sadeydi. Konusu itibariyle merak uyandıran ama öyle elimden bırakamıyorum, diyebileceğim kadar da beni kendini bağlamayan bir kitaptı. Alicia Berenson, bir ressamdır. Kocası Gabriel ise ünlü sayılabilecek bir fotoğrafçı. Alicia kocasını çok seven bir kadındır ve sırf onun içi rahat etsin diye günlük tutmaya başlamıştır. Ama gel gelelim Alicia, kocası Gabriel'i öldürmekle suçlanıyor ve sonrasında hiç konuşmayıp tepki vermediğinden hastaneye kapatılıyor. Yıllar sonra psikoterapist Theo Faber, onu tedavi etmeyi amaçlayarak onun hastanesine geçiş yapıp onunla görüşmeye başlıyor. Sonrasında gelişen olaylarla adım adım gerçeğe yaklaşılıyor. Kitabın çarpık bir ilerleyişi var ve bunu çok sonra fark ediyoruz. Öncelikle en baştan itibaren Theo'dan hiç hoşlanmadığımı söylemeliyim. Hele ki kişisel hayatı hakkındaki yaklaşımları beni kendinden soğuttu. Bir nedeni olursa olsun sempati duyamadım. Kitabı genel olarak ele alırsak; Theo, araştırmalarını çok kapsamlı ilerletirken birkaç kişiye şüpheli gözüyle bakmak kaçınılmaz ama en sonunda ortaya çıkan şey ise şaşırtıcı. Ama neyse ki en sonunda bağlanması gereken yere bağlandı. Bilemiyorum, kitabı okuyup okumamak size kalmış.
Sessiz Hasta
Sessiz HastaAlex Michaelides · Domingo Yayınevi · 20234,270 okunma
Ne var ki, Harry kavuştuğu özgürlüğün ortasında ansızın şunu fark etmişti ki, özgürlüğü ölümdü; tek başına kalmış, dünya onu korkunç şekilde kendi haline bırakmıştı; insanlar onu ilgilendirmekten çıkmış, hatta kendisi bile kendisini ilgilendirmez olmuştu; dış dünyayla ilintisizliğin ve yalnızlaşmanın giderek büyüyen havasızlığında yavaş yavaş boğulmaya başlamıştı. Çünkü artık ortada öyle bir durum vardı ki, yalnızlık ve bağımsızlık, isteği ve amacı olma özelliğini yitirmiş, onun yazgısına ve mahkûmiyetine dönüşmüştü. Bir dilek dile denmiş, o da dilemişti ve dilenen dilek bundan böyle geri alınacak gibi değildi; içi özlem ve iyi niyetle dolup taşarak kollarını uzatıp, bağlanmalara ve birlikteliklere hazır olduğunu açıklaması boşuna zahmetti, artık tek başına bırakılmıştı. Öte yandan, insanların kendisinden nefret ettiği ve hoşlanmadığı da söylenemezdi. Hatta pek çok dostu bulunuyor, pek çok kişi ona sevgi duyuyordu. Ama çevresinden sempati ve güler yüz dışında bir başka şey gördüğü yoktu. Davetler, armağanlar, sevimli mektuplar alıyorsa da, kimse yanına fazla yaklaşayım demiyor, o da kimseyle bağlantı kuramıyor, yaşamını paylaşmaya istekli ve yetenekli biri çıkmıyordu. Yalnızlık atmosferiyle, sessiz bir atmosferle sarılıp kuşatılmıştı; çevre elinden kayıp gitmiş, başkalarıyla ilişki kurmasını önleyen ve hiçbir istemle, hiçbir özlemle giderilemeyen bir güçsüzlük üzerine çullanmıştı.
Reklam
384 syf.
7/10 puan verdi
·
64 günde okudu
Son dönemde okuduğum ilgi çekici hatıratlardan biri, kıymetini İran çalışanların bilebileceği önemli bir tanıklık Hakkarili bir Şafii Kürt'ün 1980 öncesi Akıncılar içinde başlayan, Hikmetyar grubuyla Afganistan'da Sovyet karşıtı mücadelesi İran Devrimi'ne sempati duyup, Humeyni hayattayken uzun yıllar Tahran'da yaşaması, Ayetullah Muntazırî-Mehdi Haşimî çevresinde enternasyonal devrimcilik deneyimi, Irak ile savaşta cephe tecrübesi [çoğu İrancı cepheye gitmedi], ardından Şiilik-Devrim ikileminde yaşanan hayal kırıklıkları ve sert eleştiriler... İlginç bir tanıklık bu, o dönem Türkiye'den İran'a gidip gelen pek çok sempatizan isimle ilgili de ilk elden epeyce gözlem ve değerlendirmeler içeriyor: Atasoy Müftüoğlu, Selahattin Eş Çakırgil, Ali Bulaç, Ahmet Cansız, Nurettin Şirin, Fehmi Koru, Abdurrahman Dilipak, Hüseyin Hatemi, Mustafa İslamoğlu, Hüseyin Velioğlu, İrfan Çağrıcı, Edip Yüksel... İran'a ilgi duyanların keşfetmesinde fayda var bu hatıratı, kendi tezimde de kullanacağım bazı bölümlerini
Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz Devrim
Bir Rüyanın Ardından Gerçekleşen Sessiz DevrimYakup Aslan · Ozan Yayıncılık · 20145 okunma
160 syf.
10/10 puan verdi
·
Beğendi
Kürk Mantolu Madonna
Bu satırları yazarken nereden başlayacağımı hiç bilmiyorum. Okumak iki günümü, yazmak iki saatimi aldı. Belki de tek tek bütün sayfaları gerçekten sayfalarca anlatılmalı. Roman sürükleyici ve inanılmaz bir aşk hikayesini anlatıyor. Bir insan bir insanı bu kadar güzel sevebilir mi ? Anlatılan bu hikayede bize yarım kalan o acı konuşmayı anlatan
Kürk Mantolu Madonna
Kürk Mantolu MadonnaSabahattin Ali · Yapı Kredi Yayınları · 2021313,6bin okunma
Sömürgeciliğe Direniş: Gandizmin Çağrısı
Sömürgeciliğin bir mirası da kendisine karşı kullanılan yöntemlerin dünya çapındaki etkisidir. İngilizlerin Hindistan'ı terk etmesinden sonra Gandi'nin dünya çapında bir üne kavuşmasının temel sebebi kendisinin ve takipçilerinin şiddete başvurmamış olmasıydı. En önemli örneklerden biri de bir derse katılmasının ardından Gandi hakkında
Hindistanlı Olmayan Memurlar
Şayet Kraliyet Hindistan'da ipleri eline aldığında dış dengeler daha müsait olsaydı, Kraliçe idaresini sağlamlaştırmak için daha esaslı adımlar atabilirdi. 1858 tarihli meşhur beyannamesinde şu ifadelere yer vermişti: "Irkı ve inancı fark etmeksizin tebaamızdan herkes özgürce ve tarafsız bir şekilde hizmetimize kabul edilecektir. Hizmete
Reklam
560 syf.
7/10 puan verdi
Yazar merak uyandırma işini uzatmışta uzatmış.başlarda acayip keyif aldım ama sonra sıkılmaya başladım.560 sayfa ama puntolar büyük ve kelime sayısı az.kitap sayfası yormuyor ama konuyu heyecan yaratmak için uzatması yorucuydu.halbuki hikaye çok güzel,çekici.yazarın okuduğum ilk kitabıydı.çok fazla polisiye okuyorum hayran olduğum çok karakter var ama D.D.Warren karakterine ısınamadım.bence kitapta bir tane ana karakter olmalı o zaman onu kahramanlaştırıp sempati duyabiliriz.ama Sandra ve kocası çok baskındı.bu bi seriyse komiser üzerinden yürümeliydi konu.bu konularda Tess Gerritsen (Rizzoli&Isles)Jane Casey (Meave Kerrigan )ve Harlan Coben’ın sivil araştırmacısı Myron Bolitar çok iyidir.haksızlık edemem bu kitaba da şans verebilirsiniz heyecanlı ve biraz uzatsada merak uyandırıcı
Sessiz Çığlık
Sessiz ÇığlıkLisa Gardner · Martı Yayınları · 2020593 okunma
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.