SONUNA KADAR OKUYUN!
İbn-i Abbas (r.a.) Hazretleri'nden naklen Muaz b. Cebel rivayet ediyor:
- Bir gün Resulullah (s.a.v.) ile beraberdik. Ensardan birinin evinde toplanmıştık... Tam bir cemaat olmuştuk. Sohbete dalmıştık. Bu arada, dışarıdan bir ses geldi;
- Ev sahibi... İçerdekiler.. Eve girmem için bana izin verir misiniz? Benim sizden bir
Heyecanla ve merakla okuduğum beni her olayda şaşırtan akıcı bir kitaptı. Kahramanların hepsi birbiri ile bağlantılı çıkması bana ilginç geldi. Sıkılmadan kendimi olayların içinde hissederek okudum.
Konuya gelince Kudret Ali Kırımlı fakir bir ailenin iki çocuğundan biridir. Kardeşinin okuması için annesinin son parası ile istanbula giden Kudret Ali Kırımlı aç susuz kalır sokaklarda yatar iş bulmaya çalışır. Sonra bir tamirhaneye çıkar girer. Herkes yüreğinin ekmeğini yermiş ya ali de ustasına kendini çok sevdirir onun güvenini kazanır ve bu sayede daha iyi yerlere gelir.Fakat bu Kudret Ali Kırımlı için çok iyi sonuçlar getirmez.
Bu arada kardeşi de konsevatuarı kazanır ve annesi ile okumaya gelir. Fakir bir aileden yoksulluktan gelen kız kardeş bulduğu zenginlik yüzünden çok değişir. Kötü arkadaşlarla kötü ortamlarla tanışır. Zenginlik hevesi yüzünden kendi hayatını da abisini de yok eder.
Babasını ve kardeşini bir kazada kaybeden Gece Sürmeli Kardeşi yerine koymuştur Kudret Ali Kırımlı’yı ölen kardeşi yerine koyacak kadar sever ve herşeyini ona emanet eder. Ama hayatlarına öyle biri girerki bu iki dosttan öte insan düşman olurlar.
Bir kadın için mahvolan hayatlar. Biten dostluklar ve kardeşlikler.
Kitaptan aldığım ders; ailemizde olsa kimse bildiğimiz gibi olmayabiliyor. Keşke insanlar tanıdığımız gibi kalabilse yapılan fedakarlıkları görebilse. Bu hayatta ne yaparsa insan en büyük zararı kendine verir.
EylülSerkan Özel · Trend Yayınevi · 2019157 okunma
Kısa bir süre önce, Dostoyevski’nin okumadığım kitaplarını da bitireyim artık, demiştim. Sonra okuduğum, okumadığım diye ayırmadan tüm kitaplarını kronolojik bir şekilde okuma kararına varmam sonrası, bu büyük yazarı daha iyi anlamak amacıyla başladığım bir kitap oldu Henri Troyat’ın yazdığı bu biyografi. Hayatımdaki 1-2 olay neticesinde
Akşamlar, Şehrazat, dünyanın her yerine aynı kederle mi iner?
Işık neden canımızdan çekilir bu saatlerde? Ağaçlar neden bir top pıtrağa döner? Kapılar ağırlaşır. Kimse başını kaldırıp da bakmaz gökyüzüne.
İnsan çocukluğundan yeni bir soluk almadan acısına katlanabilir mi?
Kim inandırdı bizi Şehrazat, yaşamanın ölümden büyük olduğuna?
İçine
Resul-i Ekrem aleyhissalâtü vesselâmının talimiyle ve Kur'an-ı Hakîm'inin irşadıyla anladım ki: Madem kâinatın en müntehab neticesi hayattır. Ve hayatın en müntehab hülâsası ruhtur. Ve zîruhun en müntehab kısmı zîşuurdur. Ve zîşuurun en câmii insandır. Ve bütün kâinat ise hayata musahhardır ve onun için çalışıyor. Ve zîhayatlar, zîruhlara musahhardır, onlar için dünyaya gönderiliyorlar. Ve zîruhlar, insanlara musahhardır, onlara yardım ediyorlar. Ve insanlar fıtraten Hâlık'ını pek ciddi severler ve Hâlık'ları onları hem sever hem kendini onlara her bir vesile ile sevdirir. Ve insanın istidadı ve cihazat-ı maneviyesi, başka bir bâki âleme ve ebedî bir hayata bakıyor. Ve insanın kalbi ve şuuru, bütün kuvvetiyle beka istiyor. Ve lisanı, hadsiz dualarıyla beka için Hâlık'ına yalvarıyor.
.
.
Çukurova'nın eteklerinde Değirmenlik köyünde başlar hikaye. Dikenli derenin düzünde beş köyün tamamı Abdi Ağanındır. Yaşayan köylüler yol iz bilen insanlar değildir. Hayat telaşına dalmış Ağa'nın zulmüne boyun etmiş insanlardır.kimsenin kendi toprağı yoktur. Agadan icazet almadan köyde hiçbir şey yapılamaz. Köylü bıkmıştır ama ağaya
Madem kâinatın en müntehab neticesi hayattır.. ve hayatın en müntehab hülâsası ruhtur.. ve zîruhun en müntehab kısmı zîşuurdur.. ve zîşuurun en câmii insandır.. ve bütün kâinat ise, hayata musahhardır ve onun için çalışıyor.. ve zîhayatlar, zîruhlara musahhardır, onlar için dünyaya gönderiliyorlar.. ve zîruhlar, insanlara musahhardır, onlara yardım ediyorlar.. ve insanlar fıtraten Hâlıkını pek ciddî severler ve Hâlıkları onları hem sever, hem kendini onlara her vesile ile sevdirir.. ve insanın istidadı ve cihazat-ı maneviyesi, başka bir bâki âleme ve ebedî bir hayata bakıyor.. ve insanın kalbi ve şuuru, bütün kuvvetiyle beka istiyor.. ve lisanı, hadsiz dualarıyla beka için Hâlıkına yalvarıyor; elbette ve herhalde, o çok seven ve sevilen ve mahbub ve muhib olan insanları dirilmemek üzere öldürmekle, ebedî bir muhabbet için yaradılmış iken, ebedî bir adavetle gücendirmek olamaz ve kabil değildir.