Ben dostlarımı ne kalbimle, ne de aklımla severim.Olur ya; Kalp durur,akıl unutur. Ben dostlarımı ruhumla severim.
160 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Edebiyatımızın tartışmasız en iyi kalemlerinden biri de Reşat Nuri Güntekin"dir . Ve Yaprak Dökümü de onun en bilinen eserlerinden biridir ve bende bu esri oldukça çok severim.
Yaprak Dökümü
Yaprak DökümüReşat Nuri Güntekin · İnkılâp Kitabevi · 201628,7bin okunma
Reklam
420 syf.
5/10 puan verdi
Çok daha iyi bir roman olabilirdi dediklerimden biriydi.Yazar, karşımıza çeşitli vesilelerle çıkmış Amerikan mevzularını derleyerek bir polisiye roman yazmış.Gizli mekanlarda denemeler yapan Amerikan hükümeti-CIA ortaklığı, insanlar üzerinde korkunç yan etkilere neden olan psikolojik tedavi amaçlı ilaçlar, FBI ve onun binbir çeşit ruhsal karmaşa içindeki ajanları ve bir seri katil...Bilmem sizlere de tanıdık geldi mi?Her zaman yorumlarıma yazarım romanlarda detayları severim. Ama bu detaylar tekerrüre dönüşüyorsa o zaman afakan basar. Bu romanda notumu kırmama neden olan unsurlardan birisi buydu.Aslında oldukça fazla sayıda karakterin yer aldığı, işin boyutunun nereden nereye uzandığını anlamanıza engel olan bir kurgunun üzerine inşa edilen bir romandı. romanlarda bir de geriye dönüşleri çok severim ve bu roman o anlamda ziyadesi ile zengindi. Ama...Yazar, romanını eserin adına bağlayabilmek adına sonu bir galeyanla yazmışlık hissi yarattı en başta.Her anında bir halüsinasyon anı bekliyorsunuz haliyle çünkü olaylara neden olan unsurlardan birisi ciddi yan etkilerinin geç idrak edildiği piyasada peynir ekmek gibi giden ilaçlar. Ve roman ilerlerken geriye dönüşlerle verilen gizli bir proje. sonda yazılanlar çok daha vurucu bir etkiyle verilebilecekken bir keşmekeş ortamı ile bağlanıp insana "nasıl yani?" dedirterek bitiverdi.kendimi kitabı baştan itibaren boşuna okumuş gibi hissettim birdenbire.Kahramana üzülemedim bile.Ama bence üzülebilmeli onun hisleriyle birlikte yıkılmalıydım.Neyse...yine de acil durumda bir polisiye roman ihtiyacı hasıl olursa okuyun derim.
Halüsinasyon
HalüsinasyonAlein Kentigerna · Panama Yayıncılık · 20212,900 okunma
424 syf.
8/10 puan verdi
İngiliz/İsveç yazarların kendi ülkelerinde geçen olayları konu alan eserlerini genelde sevmem. Diyeceksiniz niye? Alışmışız bir kere Amerikan dizilerindeki o iletişim temellerinin bizdeki benzerliğine, bunu bu türlerde yakalamam zor olduğundan sevmemem.Ama Ejderha dövmeli kız ve Son 10 saniye adlı kitap bu düşüncemi sarsan yazar/eserlerden oldu. Olayların kurgusunu ve işlenişini oldukça beğendim. Cinayetlerdeki vahşet, bunun ardındaki komplolar, iki apayrı kanattan olayların akarak bir noktada kesişmesi iyi kaleme alınmıştı. Kahramanın kadın dedektif/polis olduğu romanlarda bu tiplemenin biraz asi, azıcık yaralı, bolca öfkeli ve mümkünse diplerde yüzüp çaktırmayan olanını severim.Buradada kadın kahramanımız böyle bir tiplemeydi işte. Adı gibi son on saniyeye kadar " hah işte herşey boşa gitti gördün mü" diye söylenip durduran bir heyecan vardı. Yazarın başka eserini okumamış olmama ve bunu da sadece Oku Oku'da kargoyu bedavaya getirmek için almama rağmen yılbaşı sürprizi gibi bir kitap oldu benim için.
Son 10 Saniye
Son 10 SaniyeSimon Kernick · Olimpos Yayınları · 20121,238 okunma
Bu romanda herkesin gözleri lacivert. Hiç lacivert göz görmedim ama lacivert gözleri severim. Lacivert gözlerin derinliklerinde, bilinmeyen diyarlardan maceraperest seyyahların getirdiği anlamlar yatar. Bence tabii... Dışarıda cıvıltılı bir ilkyaz güneşi, tazelenen ve yeniden doğan dünyanın yeşillikleri üstüne, işveli bir salıntıyla sıcacık altın tozları serpiştiriyor. Ben, senin için ey kari, bir roman yazıyorum. Kapı çalınıyor. Kim geldi acaba? Kimi istersem, kimin ismini yazarsam o gelir. Yazmanın bu yararı var işte, küçük bir işaretle, canımın istediğini getiririm. İstersem fikrimi değiştiririm. Kim ne yapabilir? Hadi bakalım, kapının zili çalmadı, gelen giden yok. Tamam mı? Yoo, tamam değil, çünkü fikrimi yeniden değiştiriyorum, zil çalıyor ve Ali, yani kardeşim geliyor. Karşımdaki koltuğa oturuyor, bir yandan da önümdeki kağıtlarla daktilo makinesine şöyle bir göz atıyor. - Ne yapıyorsun? - Roman yazıyorum. Haksız yere azarlanmış bir çocuk gibi, bir an irkilerek anlamadan bakıyor yüzüme. - Niye? dört mevsim sonbahar/ahmet altan
-Bir insanı sevmek mümkün mü sence? +İyi tanımadığınız biri ise belki. Ben insanları pencereden seyretmeyi severim. -Sen bir korkaksın, Stirkoff. +Kesinlikle, efendim.
Reklam
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.