Çocukluğumuzda bize yeterince verilmeyen duyguları , büyüdüğümüzde bir şekilde elde etme çabası içerisinde birçok rollere bürünüyoruz . Elbette her insan beğenilmek , ilgi görmek , kabul görülmek ister . Biz insan doğası olarak bunları isteriz , istemek zorundayız . Belki insanlığımızı bu duygular katkısıyla da hissediyoruz . Fakat bazı insanlar
••
Hayatı boyunca sevgi açlığı çekmişti. Sevgiye hasretti. Varoluşunun temel talebiydi sevgi. Ama hiç sevgi görmemiş ve zaman içinde katılaşmıştı. Sevgiye ihtiyaç duyduğunu fark etmemişti bile.
••
Yazacaklarım karnı tok bir insanın yazdıklarıdır. Bunları okuyacak olanlar da toktur. Kitabın verdiği gerçek açlık duygusunu hiçbirimizin gerçekten anlamasına imkân yok. Bu yüzden açlık hakkında beylik laflar etmeyeceğim. Ama birazcık empati bizi kurtarır.
Kitabın konusu kısaca şu şekildedir: “Açlık romanı, yazar olmak amacıyla Kristina’ya
Sebastian Fitzek / Paket
Okuyucunun algısıyla ustaca oynayarak onu sürekli gerçek mi hayal mi çizgisinde gezdiren, yaşananlardan finale kadar emin olamadığınız ve temposu hiç dinmeyen bir kitap #Paket .
Korkularımızın gerçekleri görmemize engel olduğunu enfes bir kurgu ile anlatmış yazar. Hiçbir şeyden tam olarak emin olmanıza izin vermediği gibi küçük detaylar ile sizi yönlendiren ama her seferinde şüphe duymanızı sağalayan ve başka bir detay ile kafanızı karıştıran bir akışı var. Gerilimden çok psikolojik yönünün ağır bastığını düşünüyorum. Akıcı olmasına rağmen çok fazla ayrıntı olduğu için beyin yakan bir tarzda okuma vadediyor. Öyle güzel bir final yapmış ki biter bitmez yazarın diğer kitaplarını merak ediyor insan.
Problemli bir ailede sevgi açlığı çekerek büyümüştü Emma. Özellikle babasından talep ettiği ilgi “Hemen defol! Yoksa canını acıtırım” sözleriyle sonlandıkça, küçücük kalbi hep kırılarak büyüdü. Halbuki tek isteği, dolabındaki kasklı adamın artık odasına gelmemesiydi.
Büyümüş, evlenmiş ve yaşadıkları onu psikiyatr olmaya itmişti. Bir gün evine gelen postacının, komşusunu evde bulamadığı için ona bıraktığı paket ile tüm hayatı değişmiş ve bütün kabusları geri gelmişti.
Cinayetler, ihanetler ve psikolojik gelgitleriyle herkesten şüphe duyacak ve olayların ne kadarının gerçek olduğunu finale kadar anlamakta zorluk yaşayacaksınız.
Keyifli okumalar…
...yarın korkusuyla yaşamaya devam edip, alanını terk edememek, başkaldıramamak kişinin özgürlüğüne vurulan en derin ketlerden birisidir. İtaat bekliyorsan fakirleştir, kafalarına buyruk yaşamalarını istemiyorsan sadece ölmemeleri için yetecek kadar tayın ver...
Yukarıdaki cümleyi kitap arasına işlerken henüz tam olarak neyle karşılaşacağımı
“Üç tutku yönlendirdi hayatımı: Sevgi açlığı, bilgi arayışı ve başkalarının acılarına yönelik dayanılmaz bir merhamet. Aşk ve bilgi göklere yükseltti ama merhamet her seferinde çekip yere indirdi beni.” -Bertrand Russell
Şükrü Erbaş
Zihinsel yetersizliği olan Charlie’nin anlatıldığı kitapta Charlie kendini Algernon adlı bir fare ile zihinsel bir takım deneylerde bulur. Aslında deney önce Algernon da denenir. Daha sonra deneyden sorumlu iki profesör deneyi Charlie’ye de uygular. Her şey iyi giderken daha sonra işler Charlie ve Algernon için iyi gitmez.
Charlie’nin Algernon