Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
The Last Day of Pompeii (Pompeii'nin Son Günü) "Karl Briullov" [1827–1833] MS 79 yılında, Vezüv Yanardağı, Roma İmparatorluğu'nun Campania bölgesindeki Pompeii şehrini yok etti. Şehrin yaklaşık 20.000 sakininin çoğu, patlamanın kül ve gaz bulutundan kaçamadı. Karl Bryullov'un 1833'te tamamladığı
23 Ekim'de vefatınla ölümü sevdim Annem
5 Çiceğinden biriydim, gözlerimin rengini gözlerinden aldığım Bilirdim Sevginin en büyüğü; ANNE sevgisi En büyük acılardan biri imiş Anne vefatı Biliyordum bu acının varlığını Kaçamadım gerçeklikten sevdiğim En saf ve temiz güzel yüreklim Deryalar kadar geniş gönlüne herkesi sığdıran Bebeklerden yaşlılara kadar sevgi dolu muhabbetiyle kendisine bağlayan eşsizdin cana candın.
Reklam
Sen hiç “Ayn-ur Rızâ” ile baktın mı?
Osmanlıca dilinde anlamı perde perde açılan kavramlardan biri ayn-ur rızâ… Günümüz Türkçesinde “kusur görmeden, sevgi ve muhabbet ile bakan göz” anlamına gelmekte bu ifade. İnsanlara nasıl bakarsak onları öyle görürüz. İyilik ararsak iyiliği, hoşgörürsek hoşgörüyü, merhametle bakarsak merhameti fark ederiz. Kusur ararsak kusur bulmak çok da zor değil. “Dünyada kusursuz iki insan vardır: biri ölmüştür, diğeri de doğmamıştır.” der bir Çin atasözü. Kimse mükemmel değil. Olmak zorunda da değil. İnsanları olduğu gibi kabul etmek, iyisiyle kötüsüyle benimsemek yüce gönüllü olmanın ilk basamağı. İnsanların kusurunu görmeye çalıştıkça, araştırdıkça onları sevmekten de uzaklaştığınızı fark edecekseniz. Aynı acımasızlık bir gün mutlaka sizin başınıza da gelecek. İnsanları dışarıdan yargılamak; yaşadıklarını, hissettiklerini, acılarını, heveslerini, mutsuzluklarını, umutsuzluklarını bilmeden yorum yapmak ne kadar doğru? Yüzyıllar öncesinden kusur kavramının toplumu nasıl derinden etkilediğini görerek “Başkalarının kusuru gözümüz önündedir, kendimizinkilere ise sırtımızı çeviririz.” diyen Seneca’dan; “Kusur bulmak için bakma birine Bulmak için bakarsan bulursun Kusur örtmeyi marifet edin İşte o zaman kusursuz olursun” diyen büyük mutasavvıf Mevlânâ’ya; “Kolay mı Divanî gerçeğe ermek Has bahçe bağının gülünü dermek Nene lazım elin kusurun görmek Sen kendi aynana bak da öyle gel” diyen halk ozanımız Dertli Divanî’ye kadar insana “ayn-ür rızâ” ile bakmanın hoşgörü iklimini yaymadaki gerekliliği ifade edilmiştir. Kusur mu arıyorsunuz? Tüm aynalar sizin…
"Mutlu muyuz?" : Hâlâ mümkün...
Küçük bir sıkıntının, kederin mi büyüktür etkisi ruhun üzerinde yoksa ufacık bir sevgi, sevinç veya mutluluğun mu?Ruhun terazisi yok değil mi? Küçük mutluluk dediğimiz arada aldığımız nefeslerse içimize çökmüş olan o büyük sıkıntıyı ortadan kaldırmasa da bize bir dinlenme vermez mi? Sevmeyelim mi bir kedinin başını, haddimize olmasa da aya (hem de dolunayken) selam vermeyelim mi, tebessümden sadaka yapıp ruhumuza hediye etmeyelim mi?... Evet tamam Kudüs, evet kapitalizm, evet ahir zaman, evet fırsat kolluyor şeytan, evet mazlumlar, zalimler, çocuklar, kadınlar...Yetmedi mi mutluluğa yabancılaştığımız? Kızgın, gergin,dargın yüzlerimizden; umudumuzu, duamızı okuyamaz hâle gelmedi mi insanlar?Peki, yüzümüzü astığımız yerden ne zaman alacağız? Sadece kendimiz için istemediğimiz mutluluktan hep mi fersah fersah kaçacağız? Mutlu olmadan, mutlu etmeyi nasıl başaracağız?Hem ne biliyoruz ki büyük mutluluklar nelere gebe, küçük mutlulukların altından ne çıkacak?... Mutluluk büyük nimet,küçük de olsa alalım, içimizi gören yüreklerin yolunu açalım. 30.08.2023
Süha Murat Kahraman

Süha Murat Kahraman

@SuhaMurat
·
28 Haziran 2018 11:53
Evet hatırladım Küçük basit şeyler Yetiyor kederlenmeye Ya mutluluğa
Sayfa 487 - Beyan YayınlarıKitabı okudu
Nereye kadar kaçazağız?
İçimde dünyanın yükü var. Ne yapsam nereye gitsem çözemediğim ve çözemeyeceğim dünyalar yükü birikmiş bende. Hasret yükü müdür, sevda yükü müdür bilemiyorum. 20 yaşın geldim ve "sanki yaşım 50'lere dayanıyor gibi". Ayrıca dünyada hiçbir gün aynı geçmiyor. Bazen sadece bir cümle bile 20 yıl yaşlandırıyor bizi ve unutmayın "olmayınca olmuyor". Günlerce kaçacağız, kimden: KENDİMİZDEN. Neden kendimizden kaçmak zorunda kalıyoruz her seferinde bir yere giderken kalbimizi orada ya da bir kişide bırakamıyoruz. Kimi sevsem bende kalıyor hesabı. Herkesi kalbimde taşıyorum. İçimde kocaman bir dünya biriktirmişim ve tüm yüküm de kendi dünyam olmuş. Dünyayı hafifletmek için sevgi yeter mi? Şimdi sizlere soruyorum sevgi ne zaman tek başına her şeye yetti? R.D
Acı
gözlerine yansıyan acıları vardır insanın ne dil kelimelere dökmek ister ne de gözler yaşlarını akıtmak ne kabul etmek ister insan gerçeğini ne de görmezden gelip yola devam etmek kalbini üşüten acıları vardır insanın ne sevgi bilir kalp ne de sevilmek ne sevmek ister kalp ne de sevilmek bu uzun yol üşütür onu ayazında nefesini kesen korkuları
Reklam
Çocuklara Dini Eğitimi Nasıl Vermeliyiz
DİN EĞİTİMİ hakkında belki de ilk söylenecek şey, bu kavramın değişik çevrelerce değişik anlamlarda kullanıldığıdır. Bazıları, din eğitimi denince sadece okullarda ya da Kur’ân kurslarında verilen din eğitimini anlıyor. Böyle anlayınca da, çocuğa din eğitimi on beş yaşından sonra verilsin gibi kendince önerilerde bulunabiliyor. Fakat ideal din
Sevgiye nefret,nefrete sevgi...
Dostoyevski sürgün yıllarında hapishanedeki bir köpekle , insan ilişkileri üzerine gözleme dayalı bir deney yapar. Köpeği takibe alır ve yanından geçerken her mahkum tarafından tekmelendiğini gözlemler. İlginç olan ,köpeğinmahkumlardan kaçmaması ve yanına bir mahkum yaklaştığında otomatik olarak eğilerek tekme pozisyonu almasıydı. Köpeğin her yanından geçen mahkum otomatik olarak köpeği tekmeler. Dostoyevski de bir gün köpeğin yanına yaklaşır ve vaşını okşamaya başlar... Köpek bir süre şaşkın şaşkın ona baktıntan sonra hızla yanından uzaklaşır ve acı acı havlar. Önüne gelen mahkumum tekmelediği köpek o günden sonra nerede Dostoyevskiyi görse kaçar ve ona bir daha asla yaklaşmaz..." Köpeğin tekma atanlardan kaçacağı yerde başını okşayan Dostoyevski'den kaçmasının bir psikolojik açıklaması vardır elbet! Kötülüğü hayat şartıkabul etmiş canlıların sevgiyi,kardeşliği ,paylaşmayı görünce çok büyük şaşkınlık yaşamaları ve afallamalarıdır bu.. Ruhu köleleştirilmiş bu köpek sevgiye açtır. İnsanlar içinde geçerlidir bu. Bazen kötü davrandığınız insanlar sizi çok sever, Bazense iyi davrandığımız insanlar bizden nefret eder...
“Tasavvufi düşünce sistemine göre Allah; korkulması gereken değil, sevgiyle bağlanması gereken bir varlıktır. Yaratan ile kulu arasında bir sevgi bağı olmalıdır. Kul ile Allah arasındaki bu sevgi bağının ilk basamağı ise beşeri aşktır. Yani beşeri, maddi aşk ilahi aşka giden bir yol olarak görülür.”
48 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.