Adım Ferah. Emekliyim, 2 çocuk annesi ve bekarım. Hayır dul değil bekar. ‘’Dul’’ eşi ölenler için nüfusta uygun görülen medeni hal ibaresi artık.
Hani şu ‘’ dulun ambarı dolu dahi olsa bir çini buğday götürülmeli ‘’ tabirine uygun düşmeyen kadınlardanım.
Eşin ölürse bağlanan dulluk maaşı, ayrılırsan (sosyal gelirin yoksa ) alacağın nafaka
Dostoyevski'ye "hepimiz Gogol'un Palto'sundan çıktık" dedirten güç, bize kim bilir neler dedirtebilir? Hayal gücümüzü daha ne kadar zorlayabilir, nasıl bir kelime bulabilir, ne sunabiliriz?
Öykü, Neva Bulvarı’nın anlatımı ile başlıyor, öyle bir tasvir ediyor ki Gogol, kendimizi tüm ayrıntıları ezberlerken buluyor, zihnimizde
Selim İleri / Cumartesi Yalnızlığı
Romanları ve öyküleriyle edebiyat çevresinde isim yapmış ve birçok ödül almış bir yazar #Selimİleri. On dokuz yaşında yazdığı ilk öykü kitabı #CumartesiYalnızlığı.
Siyasi olaylara, terk edilişe, sevgi açlığına ve genel olarak da hep bir yalnızlığa değinilmiş öyküler. Mekanlara karşı detaylı tasvirler yapılmış. Öykülerin çoğunda bazen benzetme de olsa hayvanlara da yer verilmiş. Yayınlandığı yıl, Tarık Dursun K. tarafından “acemi güzellik” olarak nitelendirilen bir kitap olduğunu da belirtmeliyim.
Toplam on üç öyküden oluşuyor. Son beş hikayesi daha önce hiç bir kitapta yer almamış. “Güzün Savaşı” öyküsünde, polisler ile girilen kavgada Burak’ın yaşadıkları ile Kuzey ve Serpil’in sonu o dönemlerin gerçekleriyle yüzleşmemizi sağlıyor. “Asalak” öyküsünde, Eşref Selim kominist diye cezaevine atılınca komşularının eşini nasıl dışladığını ve ona hiçbir şey satmadıklarını Güner’in gözlerinden görüp isyanına tanık oluyoruz. Bazı öyküleri de birbirinin devamı niteliğinde idi.
Genel olarak hikayeleri sevsem de anlamakta zorluk çektiğim ve eksiklik hissi uyandıran öyküler de vardı. “Kimi anlatıyor? Ne demek istiyor?“ diye dönüp tekrardan okusam da benim için hala eksik kalan yerler oldu. Özellikle “Hüzün Kahvesi”nde.
Keyifli okumalar…
Sinema-edebiyat ilişkilerindeki başarılı yapımları, tavsiye film listesi haline getirmek için öncelikle
Edebiyat Atlası ‘ndan bir alıntıyı daha önce paylaşmıştım.(#46533729)
Romanlardan sinemaya aktarılan filmlerde eserin aslına ne kadar sadık kalındığı yoruma açık olmakla birlikte
Uzun bir süredir öykü ağırlıklı okumalar yapmaktayım. Daha önce paylaşmış olduğum bir alıntıda yer aldığı gibi (#69389465), ben de herkesin bir öyküsü, şiiri, şarkısı olması gerektiğini düşünüyorum. Bu nedenle okumuş olduğum 164 tane öykü kitabının içinden bana dokunan öyküleri bir ileti altında paylaşmak istedim.
Bu
Kağan: “Hayat yine de üzülmeye değer!
Nilgün: “Hayatın neresinden dönülse kârdır!”
1. Kısa Süreli Bir Yaşam:
Bu şekilde tanımlıyor kendisini
Nilgün Marmara : “durgun hayat kadını Nilgün”. Kısacık ömründe, eylemsiz bir şekilde yaşadığından olacak ki, kendisine bu sıfatı uygun görüyor. Durgun sularda yüzüp boğulmamak için çırpındı belki de hayatı
Bizi okuyan, okuyacak olan herkese merhaba. Biz kim miyiz? Az bekleyin ya da beklemeye ne hacet kendimden başlayarak tanışalım sizlerle, sonrasında söz diğer arkadaşlarda.
Ben Neşe Cengiz 'in kitabına da adını verdiği ilk öyküsünün kahramanı Alaaddin. Evet evet buna lütfen dikkat edin Alattin değil Alaaddin.
Küçük Emrah film repliklerini az
Mustafa Kızılkurt beyefendi 37 yaşında ve kitap dünyasına yazarlık sayfası olarak yeni katılmış biri. 16 yıllık sınıf öğretmeni kendileri. Özellikle kitabı okurken insanlarla ilgili yaptığı analizler hoşuma gitti ve dikkat ederseniz alıntılarımı neredeyse hep bu konunun üzerine yaptım. Aynı zamanda
Tersine Dünya kitabı hariç çeşitli dergilerde öyküleri de
“Kurtlarla koşan kadınlar”
Bu serüven, bana ,kızkardeşim, annem, yol arkadaşım, sırdaşım, rehberimin tavsiyesiyle aynen şu ruh halindeyken
‘’Sanırım ölüyorum ve yapabileceğim hiçbir şey yok’’ dediğim bir anda..
Onun bana ; evet tekrar başlaman için ölmen gerekiyordu ve öldün, şimdi git kitabı oku! demesiyle başladı ve inanın bana tekrar tekrar
Bugün yine Yunanistan’ın antik dönemine bir yolculuk gerçekleştireceğiz ve mitolojideki en ünlü öykülerden birine konuk olacağız; Elektra ve Orestes’in öyküsüne. Başlayalım.
Elektra: “Hayatım pek güzel, hayran olunacak doğrusu!
Khrysothemis: “Güzel olurdu, eğer iyi düşünmesini bilseydin.” (sayfa 13)
1.Sophokles’e Dair:
Önceki incelemelerimde de
Yazmayacağım diyorum, içimde bir kıpırtı, bırak lan diyerek seviye düşürüyorum, yine de olmuyor. Sen nasıl adamsın kardeşim. Bu kalınlıkta bir kitabın içine nasıl bu kadar çok şeyi sığdırabiliyorsun. Bir de basit görünümlü derin derin cümleleri nasıl kuruyorsun, o aforizmalar yok mu, şaşkınım. Okurken çok mutlu ettin beni, bazen istemsiz elimi