Işığımız, babamız, varlık sebebimiz... Vatan ve millet sevgisinin, asaletin ve adaletin simgesi sevgili Atam. Atatürkçü olmak demek O'nun devrimlerini okumak, anlamak ve yaşatmak demektir. Ne mutlu Türk'üm diyene. En derin sevgi, özlem ve rahmetle.
Erdem Bayezid anlatıyor;
-Cahit Zarifoğlu son görüşmelerimizden birinde, yalnız kaldığımız bir anda elimi tuttu, sıktı ve dedi:
"Erdem, kırlarda çicekler artık bensiz açacak."
Ne demek istediğini anlamadım.
Ertesi gün ölüm haberini aldık.
Vefatının 30. senesinde sevgi, özlem ve rahmetle anıyoruz.
Neşet Ertaş yolu Sivas'a düştüğü bir vakit Aşık Veysel ile tanışmak ister. Bıyıkları yeni terlemiş bir delikanlı. Veysel'in yanına varır kendinden yaşca büyük başka aşıklar olduğu için arka tarafta bir yere diz çöker. Aşık Veysel'e genç bir misafiri olduğu söylenir. Aşık Veysel söze girer:
-Hele bir mırıldan bakalım ruhunu der.(Saz çal manasında)
Neşet Ertaş eline verilen bir saz ile Karacaoğlandan iki dize çalar. Aşık Veysel Neşet’in yanına oturtulmasını ister ve ekler:
Ne misafiri. Hele bu gelen Pir Sultan olmalı…
Güzel günler göreceğiz çocuklar
Motorları maviliklere süreceğiz
Çocuklar inanın inanın çocuklar
Güzel günler göreceğiz güneşli günler...
Nazım Hikmet Ran
13 Aralık 1949'da İstanbul'da doğan Tarık Akan, Yaşar Hanım ve babası Hüseyin Yaşar Bey’in üçüncü çocuğu olarak dünyaya geldiğinde ebeveynleri ona “Tarık Tahsin Üregil” adını verdi. Bir ablası ve bir abisi vardı.
Subay olan babasının görevi gereği Erzurum'da ilkokula başladı. Babasının tayinini ilkokulu Kayseri'de tamamlamasını sağladı.
Babası