Martin bazen gerçekten öyle hissetmediği şeyleri söylerdi, yazardı.
Ruth sanırdı ki bu onun gerçek düşünceleri. Lakin bazen öyle olmazdı.
Martin bazen Ruth'a çok kızdığından saçma sapan şeyler söylerdi ve onu derinden yaralardı.
Ruth gibi Martin'in de gelgitleri vardı. İkisi de derin bir okyanustu ve sevgileri gerçekti. Onlar
Luther manastırlarda öğretilen ‘mükemmellik yoluyla’ merhametli Allah’ı bulamıyordu. O zamanki yaşamında attığı hemen her adımda karşılaştığı mistisizm ise, bambaşka bir yol gösteriyordu. Mistisizm, yani ruhun Allah ile araçsız, yakın ve gizli birliğe erişme isteği, çok yönlü bir felsefedir. Mistisizmin bir kolu, insanın düşünce ve hayallerini bu
İyi geceler diliyorum içinde sevgi ve özlemle yaşayanlara.
“İçinde aşk ve şeref, şefkat ve gurur, merhamet ve fedakarlık gibi gerçek doğruluklardan, bu evrensel hakikatlerden mahrum bir hikaye gelip geçici olmaya ve unutulmaya mahkumdur!”
W.Faulkner
#Schopenhauer
*Yazar
#Aldığımız her nefes bizi sürekli etkisi altında olduğumuz ölüme doğru çeker... Nihal olarak zafer ölümün olacaktır, çünkü doğumla birlikte ölüm zaten bizim kaderimiz olmuştur ve avını yutmadan önce onunla yalnızca kısa bir süre için oynar. Bununla birlikte, hayatımıza olabildiğince uzun bir süre için büyük bir ilgi ve
“Bir karga bir kediyi öldüresiye bir oyuna davet ediyordu.
Hep böyle mi bu?
Bir şeyden kaçıyorum bir şeyden, kendimi bulamıyorum dönüp gelip kendime yerleşemiyorum, kendimi bir yer edinemiyorum, kendime bir yer…
Kafatasımın içini, bir küçük huzur adına
aynalarla kaplattım, ölü ben’im kendini izlesin her yandan, o tuhaf sır içinden!
Paniğini kukla yapmış hasta bir çocuğum ben.
Oyuncağı panik olan sayın yalnızlık kendi kendine nasıl da eğlenir.
Niye izin vermiyorsun yoluna kuş konmasına
niye izin vermiyorum yoluma kuş konmasına
niye kimseler izin vermez yollarıma kuş konmasına?
“Öyle güzelsin ki kuş koysunlar yoluna” bir çocuk demiş.“
“İstanbul'dan çıktığım günden bugüne kadar sekiz sene geçti. Ayrılık ve özlemle geçen dakikaların bile ne kadar uzun geldiği düşünülürse, sekiz senelik hasretin, İstanbul'un saygıdeğer halkı için ruhumda ateşlediği özlemin büyüklüğü kolaylıkla değerlendirilir. İki büyük dünyanın birleştiği yerde, Türk vatanının süsü, Türk tarihinin serveti, Türk ulusunun gözbebeği İstanbul, bütün vatandaşların kalbinde yeri olan bir şehirdir. Bu şehir uğursuz olaylarla acılı bulunduğu zamanlar, bütün vatandaşların kalplerinde kanayan yaralar açılmıştı. Kalbi yaralı olanlardan biri de bendim. Bugün görüyoruz ki geçirdiğimiz karanlık gecelerin içinde kalplerimizi sevinçlerle dolduran ışıklı seherler doğdu. Sekiz sene evvel acılı, ağlayan İstanbul'dan kalbim sızlayarak çıktım. Sekiz sene sonra kalbim rahatlamış olarak, gülen ve daha güzelleşen İstanbul'a geldim. Bütün İstanbulluların ruhuma heyecan veren sıcak ve sevgi dolu kucağıyla karşılaştım."
Bakışların baştan başa özlemle sevgi
Böyle bir an bir daha yaşanmaz belki
Yaşamak ve sevmek öylesine güzel ki
Gözlerin gözlerime değince
İçimde çalkalanan deniz durulur
Ansızın mevsim değişir, bahar olur
Parmaklarımın ucunda birer kalp vurur
Ellerin elime değince
Bir rüzgâr eser serinden serinden
Ürperdiğimi duyarım en derinden
Çırpınır yüreğim fırlar yerinden
Saçların saçlarıma değince
Birden sarar her yerimi bir heyecan
Altın tozuna bulanır geçer zaman
Şimdi bir meşaledir yüreğim yanan
Dizlerin dizlerime değince
Bir yangın olur tenimde arzularım
Sonsuzluğun tadını duyarım
Seninle bütünlendim, seninle varım
Dişlerin dişlerime değince
Nefretle sevgi arasındayım özlemle bitirmişlik arasındayım ben öyle bir eşikteyim ki ölüm ve yaşam arasında gibi ne onu konusmak istiyorum ne de unutmak ettiğim tüm yeminleri yedim tüm gurumumu çiğnedim.Sokakta gezen bir avara gibi içim...
_Her şey algıdır. Herhangi bir şeyi itici ya da çekici kılan tamamen senin zihnindir. Karar veren faktör sensin.
_Zihin, aldatıcıdır. Gerçekte ikilem yoktur. Gerçekte sorun yoktur. Hiç olmamıştır, hiç olmayacaktır. Zihinde sorunlar vardır ve sen gerçekliğe zihnin aracılığıyla bakarsın. Böylece gerçeklik sorunlu olur.
_Sağlıksız bir zihinle ne
Uzun soluklu okuduğum bir kitap oldu. Şöyle doya doya okudum.Bazen farklı türde kitaplar okumak insana çok iyi geliyor. Bu kitapta yine ufkumu açan tarih bilincimi güçlendiren, ecdadıma bir kez daha saygıyla bakmam gerektiğini vurgulayan bir kitap oldu.
Kitabın içeriğinde ise Atatürk‘ün doğumundan ölümüne kadar olan hayatı, harp zamanında düşmana ve Cumhuriyet zamanında yaptığı inkılaplarla gericilere karşı verdiği savaşı anlatmaktadır. Türkiye Cumhuriyeti, Atatürk’ün attığı tohumlarla ve bir çok zorluklar aşılarak kurulmuş, onu geliştirmek, gericilerin karşısında durmak ve yeniliklerin arkasında olmak bizim en önemli görevimizdir ve 21. yüzyılda ölümünün 84. Yılında bile halen ondan öğrenceklerimiz var ve o inanılmaz bir deha…
Her Türk gencinin okuması gereken bir kitap öncelikle. Hatta zorunlu olarak lise yıllarında okutulması elzem bir kitap. Kitabın kalın olması ve Cumhuriyet devrinde yazılmış olması sizi korkutmasın çünkü kitabın dili hem sizi sarıyor hem de çok anlaşılır bir dil kullanılmış.
İnanılmaz bir zeka, inanılmaz bir ileri görüşlülük, mükemmel bir insan
Mustafa Kemal Atatürk sen iyi ki bizim liderimiz oldun, yol göstericimiz oldun. Bu kitapta değerini bir kez daha anladım!
Kitaptaki aklımda kalan en güzel söz ise “geldikleri gibi giderler” sözü oldu. Bu kadar milletini tanıyan, bu kadar bilen bir lider çok az bulunur. Kitabı okumak çok bilgilendirici ve hüzünlüydü. Türk milleti olarak ecdadımızın hakkını ödeyemeyiz. Hepsinin mekanları cennet olsun.
Velhasılkelam kitap tartışmaya kapalı…
Okuyun, okutturun…
Bu yüce hayat ve sevgi danışmanını bulmak için sadece koşmayı bırakmak değil, bir çözme işi de yapmak gerekir; yaramızla ve merhamete duyduğumuz özlemle yüzleşmemiz, bütün yüreğimizi, sürece vermemiz gerekir.