1. Sevgi ilahidir. Maneviyat olmadan sevgi olmaz. Her şeyden önce gönüllere Allah sevgisini koymadıkça insanlar birbirini sevemezler. Teknoloji ne kadar gelişirse gelişsin, insanlar mutlu olamazlar.
2. Bir insanın beynine bilgi koymak eğitim değildir. Eğitim, bir insanın gönlüne kuvvet vermektir.
3. Bir insanın gönlü pozitif enerji alırsa güçlenir. Çalışır, koşar, adımlarını sayamazsınız.
4. Gönlü enerji alarak güçlenmiş insanın bedeni yorgunluk hissetmez.
5. İnsan iyi işler yapınca, güçlü insanlarla beraber olunca, enerji yüklü sözler dinleyince ve okuyunca gönlü enerji almaktadır.
Gerçek sevgi, koşulsuz bir adanmışlıktır, hakir görülmeyi önemsememektir, sorgusuz sualsiz itaat etmektir, kendi aklına ve tüm dünyaya karşı gelerek tüm kalbini ve ruhunu celladına vermektir.
En önemli verme edimi, maddi şeyler değil aksine insana özgü dünyadan bir şeyler vermektir. Bir kişi bir başkasına ne verebilir? Sahip olduğu en değerli şeyden, yaşamından, kendinden bir şeyler. Bu tabii ki kişinin yaşamını bir başkasına adaması anlamına gelmez —içinde yaşattıklarıdır vereceği şeyler, sevinçlerini. ilgisini, anlayışım, bilgisini, nüktesini, üzüntülerini verebilir- İçinde yaşayan şeylerin dışa yansıyan her türlü belirtisidir verecekleri. Böylece yaşamından bir şeyler verdikçe karşısındaki kişiyi zenginleştirir, kendi içindeki yaşama sevincini coşturarak onunkini de coşturur. Almak için vermez, vermek başlıbaşına doyulmaz bir sevinçtir. Verirken karşısındakinin yaşamına bir şeyler aktarmaktan kendini alamaz, bu aktardığı şey ona geri yansır» Gerçek vermekte, ona geri yansıyan şeyi almamazlık edemez.
Vermekle, insan karşısındakini de veren kişi yapar, öylece her ikisi de birlikte, yaşama yeni bir şey getirmenin sevincini bölüşürler. Sevme edimi esnasında bir şey doğar, buna kakılanların ikisi birlikte kendilerinden doğan bu yeni yaşama minnetle bağlanırlar.
Özellikle sevgiyi ele alırsak, anlamı; sevgi, sevgi üreten bir güçtür. Güçsüzlük, sevgi üretememektir.
“Gerçek sevgi, koşulsuz bir adanmışlıktır, hakir görülmeyi önemsememektir, sorgusuz sualsiz itaat etmektir, kendi aklına ve tüm dünyaya karşı gelerek tüm kalbini ve ruhunu celladına vermektir- tıpkı benim yaptığım gibi!”
Kelimelere dökemediğimiz onlarca hissimizi bir eylem ile karşıya geçirebilmemiz mümkün müdür? Bazen bazı anlarda konuşmak gerekmez; konuşmadan anlatmak ister insan hislerini. Gözlerimizin, dudaklarımızın bile hislerimizi dökemediği anlarda devreye girer sarılma eylemi. Öyle bir eylemdir ki sarılmak, düşüncelerimiz ve hissettiklerimiz karşıya