Uzun süren kitapların ayrı ayrı hikayeleri vardır:
Kimi çok sıkıcıdır, bir türlü bitiremezsin.
Kimi çok hacimlidir, oku oku sonunu göremezsin.
Kimi çok yoğundur içinden çıkamazsın.
Kimine doyamaz, bitmesin diye cümle cümle okur bırakırsın.
Kimini başucu kitabı gibi kullanır, bunaldıkça açar, yudum yudum tadarsın.
Bu kitabın hikayesi de bu
YouTube kitap kanalımda Ay Işığı Sokağı kitabını okumadan ölebilirsiniz dedim: ytbe.one/cw421oNbC14
Zweig'ı merak eden ve kitaplarıyla tanışmak isteyen okurlar için Zweig'a başlamak açısından doğru bir tercih olmayacak kitaptır.
Bugüne kadar neler okuduk?
Olağanüstü Bir Gece'de, yapay heyecanların doğal olanına doğru
Sevginin iç dinamikleri tek tek ele alındığında hep bir alış veriş içerisindeyiz. En "masum" zannedilen sevgilerde bile bir çıkar söz konusu.
Nasıl yani?
Örneğin Tanrıyı seviyor musun? Evet.
Peki neden seviyorsun?
Cennet, köşk, huri ve tüm "cismani" zevklerinin kaynağı olarak gördüğün için olabilir mi?
Tüm bunları hesaba
İlişkilerde ; sevgi ve aşk birbirini beslerken, ihtirasın ise tutkuyu ayakta tuttuğunu düşünüyorum..
Bu iki kavramı biraz irdelemek ve üzerinde konuşmak istiyorum.
Tutkunun olmadığı sevgilerde, gittikçe düşen ilgisizliğin arkasındaki şey ne?
Sevgi olmadan, tutku ve ihtiras bir insanı ilişkinin içine çekebilir mi ?
İçinde aşk-sevgi-tutku ve ihtirasın olduğu bir ilişkiyi çiftler nasıl yakalayabilir ya da nasıl bu duyguları bir arada zinde ve diri tutabilir ?
Bunu tecrübe edenlerin ya da gözlemleyenlerin görüşlerini merak ediyorum..
Herkese merhaba,
Bu kitabı ve değerli yazarını bu güzel platform ve buradaki okuyucular sayesinde tanıdım.
Öncelikle burada gerçekten çok kaliteli okurlar olduğunu belirtmek istiyorum.
Oğuz Yılmaz da buradaki değerli okur ve güzel yazarlardan bir tanesi.
Hepimizin hatırlayacağı üzere Mahmut Hoca Efsane bir Hababam sınıfı repliğinde der