Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
Bir sevgili gittiğinde, ona baktığınız gözlerinizi de alıp gitmiştir.
Üç devle savaşıyoruz sevgili Sancho! Adaletsizlik, korku ve cehalet...
Reklam
Sabır! Sabır! Daha iyiye gidecek. Aslında, sevgili dostum, sen haklısın. Her gün insanların arasına sürüklenip onların neyle uğraştığı gördüğümden beri, kendi varlığımla daha barışık hale geldim.
" Ah sevgili Margarete ! Bilsen ki , temiz kalplilik, namusluluk, dürüstlük gibi faziletler her zaman hak ettiği karşılığı bulamıyor. Çok az insan , kendisinde bu güzel huyları toplayan kimseye saygı duyar... Fakat, ne yazık ki , kibirli , soylu , zengin, okumuş ve biraz da güzel kızlar her yerde baştacı ediliyor."
“Sevgili çocuklar! Her birinizin bir babası ve bir annesi var. Onlar olmasaydı dünyaya gelmezdiniz. Eğer Atatürk, milletinin ve ordularının başında Anadolu savaşlarını kazanmasaydı, bu dünyada vatansız ve hürriyetsiz kalırdınız. Asıl öksüzlük budur. Onun için kitaba ‘Babanız Atatürk’ adını koydum. Hayatınızı ana babanıza; hür şanlı ve şerefli Türklüğünüzü Atatürk’e borçlusunuz.”
Reklam
Şimdi nerede bir rüzgar esse... Sus diyorum, sus. Onun yokluğuyla üşütme. Ne vakit yağmur damlası yüzüme değse... Yağma diyorum, yağma. Onun için akan gözlerimdeki yaşlara, değme. Akrebin ne zaman yelkovanı kovaladığını görsem... Geç diyorum, geç. Onun için zaman çok geç. Ve ne zaman bir çift sevgili görsem... Geç diyorum, onu sevmekten vazgeç.
Sayfa 108Kitabı okudu
".....hatta annemiz gibi sevgili eski kafalı yaşlı kadınların da deli olduğunu söylerler. Ah, bu ciddi bir meseledir, insan bu doktorlara şunu sorabilir: Peki o zaman akıllı insanlar nerede? Hep haklı olan genelev fedaileri mi onlar? Belki de. O zaman seçilecek ne var? Neyse ki seçme şansımız yok."
Sayfa 202Kitabı okudu
Benim yüzümden başlarına gelen zorluklara gülümseyerek katlanan sevgili eşim ve kızıma...
Mecnun aşkında Mevla bulunursa aşktır, bulunamamışsa nefs oyunudur
"Sen" tahtına yazıcı kimi oturtsa da, beşerî bir sevgili ya da cismanî bir aşk gibi görünen, hiçbir yol O'ndan özgeye çıkmıyor aslında, "gönül tahtına O'ndan özge sultan" olmuyor.Değil mi ki her şey O'ndan, gidecek yer yok O'ndan başka. Gelinen yer yok O'ndan başka.
Reklam
Matrix'in ilk filminde Ajan Smith'in Morpheus ile paylaştığı ilginç bir tespit söz konusudur. İnsanın canlıları sınıflandırmasında, kendisini memeli sınıfına koymasının hatalı olduğunu öne sürer. Çünkü yeryüzündeki bütün memeliler muhtaç oldukları doğa ile mükemmel bir denge içerisindedirler. Ama insan öyle değildir. Bulunduğu yeri sonuna kadar sömürür, yok eder ve kendisine yeni sömürülecek yerler arar. Canlılara baktığımızda bu tarz yaşayan bir canlı daha söz konusudur. O da virüslerdir. İnsanlar da tıpkı virüsler gibi çoğalır, yok eder ve kendisine yeni yok edilecek yerler arar. Yukarıda vurguladığımız "insan doğup, mikrop ölme" tespiti her ne kadar insanlığın doğaya olan acımasız yaklaşımına güzel bir gönderme yapıyor gibi görünse de bu cümle mecazi bir mesaj kaygısından uzak, oldukça bilimsel bir gerçeğin altını çizmektedir. İnsan olarak doğuyoruz. Oldukça korunaklı, tüm mikroplardan uzak, steril bir yer olan anne rahminde yetiştik hepimiz. Ama daha sonra dünyaya gelmek zorunda kaldığımız, o ilk andan itibaren deyim yerindeyse kirlenmeye başladık. Artık mikroplar her yerimizdeydi ve o kadar hızlı çoğaldılar ki sayıları bizden daha fazla hale geldi. Evet, sevgili okuyucu, muhtemelen elinizdeki bu kitabı alma konusunda verdiğiniz kararın, beyninizdeki bir grup nöronun arasındaki elektriksel iletişime ait olduğunu düşünüyor olabilirsiniz. Ama bu kitabı almanıza neden olan etkenin, vücudunuzda yaşayan bir grup mikroptan kaynaklanmış olabileceği ihtimalini unutmayın lütfen.
İnsan olarak doğup, mikrop olarak ölüyoruz.
Sonuçta minnacık mikroorganizmalardan bahsediyoruz, değil mi? En fazla ne yapabilirler ki? Yakın dönemde yapılan birçok çalışma şunu göstermektedir ki bu mikroorganizmaların beynimiz ve davranışlarımız üzerine çok ama çok büyük etkileri bulunmaktadır. Ruh halinizden tutun seçeceğiniz yemeğe, hatta sıkı durun eş seçiminize bile karışan bir canlı topluluğundan bahsediyoruz. Peki nasıl? İşte elinizde tuttuğunuz bu kitapta, bu canlılarla olan garip ilişkimizi ele alacağız ve sevgili okuyucu inanın bana çok ama çok ilginç bir dünyaya yolculuk edeceğiz Bu yolculuk sırasında öğreneceğiniz tüm bilgileri tek bir cümle ile ifade etmek gerekseydi eğer, aşağıdaki cümle durumumuzu fazlasıyla güzel özetlerdi. İnsan olarak doğup, mikrop olarak ölüyoruz.
Sevgili sevmediğim insanlar...
~ Sevgili sevmediğim insanlar. Bundan böyle buralarda olmayacağım. Nerelerde olacağımın buralarda olmayacağımın gerekçesi sebebiyle bir önemi olmayacak. ~
Sevgili filan değildik elbet. Öyle şeyler bilmiyorduk daha. Anlamların sözcüklerini yetişkinler gibi alelacele bulup dilimi­ze dolayamayacak kadar küçüktük. Ama sözcüklerin ait oldu­ğu anlamları yetişkinlerin artık hatırlamadığı bir içtenlikle do­lu dolu hissedecek, kalbimizi onlarla genişletecek kadar da bü­yük.
Benim vücudum istediğimi yapabilirim...
Tekrar en başa dönecek olursak, sizi "sen" yapan toplamda 30 trilyon hücreden bahsetmiştik. Şimdi ise sadece bağırsaklarınızda yaşayan ve vücudunuza dışarıdan gelmiş olan canlı mikroorganizma sayısının 40 trilyon olduğunu öğrendik. O zaman en baştan beri sorduğumuz, "kim" ya da "ne" olduğumuz ile ilgili olan soru, bu bilgi ile çok daha farklı bir boyut kazanmıştır artık. Zira 30 trilyon hücre ve 40 trilyon mikroorganizmanın bir arada yaşadığı bir vücut söz konusu olduğunda, şu basit soruya samimi bir cevap vermenizi beklerim: Sevgili insan, sahip olduğunuzu düşündüğünüz bu vücut gerçekte kime ait? Size mi, yoksa onlara mı?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.