#cmâ23 ~°•Yazar Pink ~°•Şafak Vakti Fecir
Syf ~ 326
~°•☆ Derken silahın kabzası göğsüme geri çarptığında bir silah sesi yankılandı dağlarda.
Üzüntü hiç hissetmeden, şaşkınlıkla ağzım açık kalmış bakıyordum. Ne kadar da kolaymış silahla bir insanı vurmak. Yaşatmak ne kadar da komplike ve zordu buna kıyasla. ☆•°~
~°•☆Evet çok severek okuduğumuz
Sevgili Buğra Gülsoy'um ilk kitabı
İlk fark etmem ile beraber Zülfü Livane'nin arka kapakta ki yazısını da görünce tereddütsüz ekledim sepetime.
Senenin sonuna doğru artık vakti gelmişti
#gulessyorumluyor
1910'lu yıllar Mekteb-i Sultani (şimdiki adıyla Galatasaray lisesi) ve Dersaadet.. Hikayenin başladığı yer burası.. Önce öğrenci gruplarının köpekleri kurtarma operasyonu ile başlayan mevzu okuldaki öğretmenlere atılan suç ve zaptiyelerin de galeyana gelip çeteleri bastırma ile başlatılan harekat geceyi eli kana bulanmış bir genç ile bırakır.
Sabri Mahir, ilk Türk boksörü. Kurgunun ana karakteri.. Pera, çok sevdiği biricik aşkı.. Tevfik Öğretmen (Tevfik Fikret)
Biz Sabri ile beraber onun peşinde İstanbul dan Fransa'ya oradan İspanyaya açılan bir yolculukta kıyameti yaşıyoruz. Her karşılaştığı insanda başka kıyameti ve ardında daha yaşanacak başka yok oluşları... Ve bu daha ilki!
Kitap bittiğinde ben:
Müthişti! Ben bu kadarı beklemiyordum, okuduğum tüm kurgulardan uzak, farklı ve hatta özgün bir konusu var.. Çünkü gerçek bir hayat hikayesi..
İçinde psikolojik, dönemsel, kurgu, dostluk ve aşk, umut, inanç, intikam var!
Özellikle erkek okurlara da daha çok hitap edebileceğini düşündüğüm bu eseri iyi ki okudum...
Birinci KıyametBuğra Gülsoy · İnkılap Kitabevi · 2019472 okunma
Herkese merhabalar, bir günde bitirdiğim bu kitabın yorumu ile sizlerleyim. Konusundan kısaca bahsedeyim;
Nisan fazlasıyla meraklı, herkesin güzel bulduğu ve bunu söylemekten çekinmedikleri buna rağmen hiç arkadaşı olmayan ve 5 ay geçmesine rağmen aşk acısını hala üzerinden atamamış bir kız. Bir gün ablasının ısrarı üzerine onlarla birlikte bir
“Haydi kendine gel velet, şimdi sızlanma zamanı değil, bol bol su iç, belli ki bizimle beraber daha çok koşacaksın. Bu akşam hep birlikte bir opera binası basıp oradan malum hatunu almamız lazım."
Ülkemizde arama-kurtarma denilince ilk akla gelen kurumlarımızdan ilki olan AKUT’un Antalya Ekip Lideri Sevgili Yılmaz Sevgül’ün kaleme almış olduğu kitapta; dağlarda, depremde,kaya duvarlarında,mağaralarda, kanyonlarda ya da hayatın içinde yaşadığı ve katıldığı arama-kurtarma operasyonlarını görsellerle de sade ve akıcı bir dille anlatıyor.Daha önce katılmış olduğu otur arama-kurtarma operasyonu hakkında detaylı bilgilerin yanı sıra kaza yerinin krokisi,resimleri ile zenginleştirilerek aynı olayların tekrar yaşanmaması için eğitici bir dille anlatılmıştır.Özellikle dağcılık,doğa sporları,kanyoning,mağaracılık,uzun duvar tırmanışı ve kaya tırmanışı yapanlar başta olmak üzere bu kitabı kendilerine ders çıkarır nitelikte okumanızı öneriyorum.