Seven kalpten güzeli yok.Nihayete ermemiş her büyük aşk,bir diğerini çeker.Annesi Mari'nin günlüklerini,mektuplarını kalbine kazıyan Akasya Mari'nin iki aşkının,Kemal'in ve Sevgili İstanbul'un izini sürmeye karalıdır.Bu şiddetli ve hüzünlü aşk hikayesi,seneler sonra hiç ummadığı sürprizler hazırlar.
Siz hiç intihar etmeyi düşündünüz mü? Ya da aklınızın ucundan, kıyısından köşesinden ölüm fikri geçti mi? Peki ya siz hiç hayatınızın anlamını/anlamsızlığını sorguladınız mı? Siz hiç delirecek gibi oldunuz mu ya da böylesi anlarınız oldu mu? Diğer insanların aksine anormal hissettiniz mi ya da insanlar size böyle hissettirdi mi? Vereceğiniz
uzun süredir gözüme çarpan bir şekilde elime almadığım bu güzelceyi bugün elime aldım. aslında tek seferde okunacal kitap değilken bir sonraki bölüm, bir sonraki bölüm derken kitabı bitirdim.
bir tür kişisel gelişim kitabı. türe karşı ince eleyip sık dokuduğumu biliyorsunuz. kişisel gelişim adı altında leş gibi litaplar satılıyor. emek israfı,
Seni sevmek ne eşsiz bir duygu.
Sanki gökkuşağında kayar gibi.
Seni sevmek ne korkulu düş
Büyü uyanınca bozulacakmiş gibi
Seni sevmek ne asilce duruş
Bütün ülkeyi yönetir gibi
Seni sevmek ne Ankara
Denizi olmayan bir şehir gibi
Seni sevmek ne gündüz ışıkları
Karanlıkta kalan insanın ışığı bulmasi gibi
Seni sevmek ne sevgili
Seni sevmek beni sevmek
Seni sevmek bir inci sevgilim.
Sadece bana ait
*Mari
Karin Karakaşlı’nın ödüllü bir öykü yazarı olduğunu görünce ümitle başladığım bu okuma deneyimi benim için büyük bir hüsran oldu. Neden derseniz?
Kitabın arka kapağından öğrendiğimiz kadarıyla Karin Karakaşlı unutulmuş ya da özellikle unutturulmuş hayatların sesi olmak, onların hikayelerini ortaya çıkararak insanlığın ortak söylencelerinin bir
“Hiçbir iktidar masum değildir. Bütün iktidarlar öyle ya da böyle birinin katilidir!”
Sayfa sayısına oranla en kısa zaman içerisinde bitirdiğim kitaplardan biri. Çok değerli bir dostumun hediyesi olan bu kitabı okumak için hep doğru vakti bekledim fakat okumadığım her an vakit kaybıymış gibi hissediyorum. Yüreğim buruk, gözümde yaşla
#OkudumBitti
#VERONİKAÖLMEKİSTİYOR
#PAULOCOELHO
Merhaba arkadaşlar uzun zamandır merak ettiğim kitabı nihayet okudum.
Kitabın kahramanı Veronika, iyi koşullarda yetişmiş, iyi bir eğitim almış, çalışan bir genç hanımdır. Ailesinden ayrı yaşar, istediği gibi gezer, tozar, erkek arkadaşları vardır ancak mutlu değildir, hayatında bir şeylerin eksik olduğunu düşünmektedir, nedir o?
Yaşamak ağır geldiğinden intihar etmiş ama ölmemiştir. Oraların meşhur hastanesi Villet ' e kaldırılır. (Bildiğiniz deli hastanesi - tımarhane)
Aşağı yukarı bir haftalık ömrü kalmıştır. Orada toplum dışına itilen insanlarla tanışır.
Eduard, Zedka, Mari. Toplum normlarına uymadıklarından hastanede tutuluyorlardır.
Normal olan nedir, içeride ki hayat mı, dışarıda ki hayat mı. Kime göre, neye göre deliyiz?
Gerçek "ben" nedir, yasak nedir?
Veronika orada kendini bulmuştur bir bakıma, içinden geldiği gibi davranmış, hiç tatmadığı duyguları tatmıştır.
Hayat nasıl devam edecektir Veronika için, Eduard kapatıldığı hastaneden kurulabilecek midir?
Okuyunuz efendim tavsiye edilir.
Kitapla kalın sevgili dostlar
Nikolay neşeyle, "Mari, hadi, saçmalama. Ayıp," dedi.
"Öyle sanıyorum ki beni sevmiyorsun, çirkinim... ve her zaman... şimdi de... bu halimle..."
"Ah, ne kadar gülünçsün! Güzel olan sevgili değildir, sevgili olan güzeldir.
-HENÜZ KİTABI OKUMADIYSANIZ FAZLASIYLA SPOİLER İÇERMEKTEDİR. YORUMUMLA BERABER BİR ÖZET BULUNMAKTADIR-
Bu kitap hakkında biraz uzun bir yazı yazmak istedim çünkü verdiği mesajlar ya da üstünde durduğu sosyal konular göz ardı edilecek şeyler değil.
Veronika kütüphanede çalışan basit bir kızdır. Alımlıdır, sevgili edinme konusunda zorluk çekmez,
3 Kasım 1947
Çok Sevgili Aliye,
...Henüz mahkemelerden bir haber yok. Gazetenin para işleriyle uğraşıyorum. Vaziyeti düzeltebilirsem on beş güne kadar Ali Baba'yı çıkaracağım. Şimdilik Mehmet Alilerdeyim... Vâlâ ile Müzehher [Vâ-nû] geldiler. Sana çok selamları var...
Bu hafta Mahmut'a 800 gazete gönderdik. Kaç satar ve kaç iade ederse, verdiği para ile birlikte bana yaz. Ben bu önümüzdeki sayıdan 1.500 gönderteceğim. Bu son nüsha biraz fazla ciddi idi... Aziz'den yazı almak hemen hemen imkânsız bir hale geldi.
...Zavallı Mari'nin [Gerekmezyan] geçen salı günü öldüğünü duymuşsundur. Pek üzüldüm...