Bazı kitapların kapagını kapatınca hikaye orada kalır, bazıları ise tam tersi. Kitap bittikten sonra ertesi sabah uyandığımda Mehmet düşündüm. Mehmet Gülsüm'ü sevmiş miydi, neden o sabah birlikte yüzdüler neden birlikte cay içtiler ve onlar cay içerken neden Sevket amca ile Mehmetin annesi onlara gülümsedi. Bir aşka bağlanacakmış gibi geldi ama Mehmetin Elife olan sevgisiyle sonuçlandı. Sonra neden böyle neden Mehmet aslında içten içe Gülsüm aşık olsun istedim diye düşündüm, illa bir ask cemberi olmak zorunda mı yoksa yazar bunu hissettirdi mi yoksa yalan rüzgar dizisiyle büyüyen bir nesil olarak bunu düşünmem gayet olağan mı, bilmiyorum.
Mehmetin bir kız kardeşi vardı o neredeydi tüm o cadır kurulan yıllar boyunca onu merak ettim.
Elifi anlatmış, kızını anlatmış ama Mehmeti cok daha fazla dinlemek isterdim. Onun gözünde Elif neydi, neredeydi, hangi bağın ilmeğiydi, Mehmetin babasının o küçükken terk etmiş olması, yine bir terkedilmeye dogru gittiği bir ilişkiye el mecbur gittiği.
Falan filan sorularla bıraktı beni sevgili Melisa Kesmez. Nohut odaya göre daha yumuşak bir iniş yaptım bu kitapta. Nohut Oda tam Müslüm babaydı, Küçük Yuvarlak Taşlar Teomanın Müslüm baba coverı idi.
Karakterlerin ne olacagı bana kalmış. Belki her sey berbat olacak, belki de sevgi saracak her yanı. Aklıma ne geldi Gülsümle Mehmet bir araya gelse ya.
.