Herkese merhaba dostlarBu sabah sizlere kalemi ilk kez tanıştığım sevgili yazar #yaprakoz den #berlinliapartmanı kitabının yorumu ile geldim. Bu kitabı defalarca sepetime ekleyip çıkardım. Ama okuyunca ahh merve keşke çok daha önceden okusaydın dedim kendi kendime. Bakalım neden böyle demisim.
Öncelikle polisiye-gerilim ve fantastik türlerinde
Kural tanımayan sevgim benim
aykırım fizikötem doğaüstüm yanlışlığım aşkım, sevgili yanılgım benim başyargıcım
Kalbim
bir gün elbette sana hükmedeceğim
elbet geçer bu hüzün mevsimi
bir baykuş bir serçeyle arkadaş olduğu gün
o gün size sevinci de anlatıcam
bir solucan bir leylekle çiftleştiği gün
o gün bahar mevsimidir size aşkı anlatacağım
ve bir gün elbette yıldızları sayacağım
- gelin kucaklayın beni, yıldızları sayamıyorum. (Soyut, Nisan 1969)
Başlangıçta biri şu çeteyi durdursun yahu diyerek başladığım kitaba Ne çektin be Alex! diye devam ettiğim bir gerçek. Çok sevgili Burgess’in zihnimin sınırlarını zorlayan ters köşeleri sayesinde otomatik portakal sayfa sayısından daha hacimli bir eser diye düşünüyorum. Ludwigo ve hipnopedia metodları ise bize çok önemli bir şey sorgulatıyor bana göre seçme şansımız elimizden alındığı zaman iyiyi seçmek bizi iyi insan yapar mı ? Son olarak yaptıkları ile eski dünyasına geri dönen ama hayalleri ile iyi mi kötü mü olduğu ise hala benim için bir muamma olan Alex... Ama kim bilir belki insanları yalnız iyi ya da yalnız kötü olarak sınıflandırmak da bana ait bir yanılgı belki.
Otomatik PortakalAnthony Burgess · Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları · 200992.8k okunma