Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar
Desem ki vakitlerden bir nisan akşamıdır
Rüzgarların en ferahlatıcısı senden esiyor
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini
Ormanların en kuytusunu sende görmekteyim
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm
Sende tattım yemişlerin cümlesini
Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar
Ruhunun karanlıklarında kaybolmuş narin kalbin.
Dinle!
Duyacaksın derinlerde benim için atan sesini.
Biliyorum orada karanlıklara hapsolmuş,
Biliyorum yorgunsun.
Ama tut elimden
Beraber savaşalım karanlığın soğuk yüzüyle.
Işığımız karanlığı dize getirsin.
Sarıl bana.
Yıldızlarla buluşmaya gidelim sevgilim.
Ay ışığını bizim için yaktı...
Bibliofila ✍️🖤
“..Ölüm
bir ipte sallanan bir ölü.
Bu ölüme bir türlü
razı olmuyor gönlüm.
Fakat
emin ol ki sevgilim;
zavallı bir çingenenin
kıllı, siyah bir örümceğe benzeyen eli
geçirecekse eğer
ipi boğazıma,
mavi gözlerimde korkuyu görmek için
boşuna bakacaklar
Nazıma!…”
Bir Sürgünün Anıları
Kimi bekliyorsun hâlâ
Evinden kitaplarından uzakta mısın
Arada bir telefon et kendine
Kendine mektuplar yaz yanıt beklemeden
Kartlar gönder kendine her gittiğin uzaklardan
Sevgilim diye başlayıp öperim diye biten
Senin senden başka kimin var ki arasın
İnince trenden ya da uçaktan
—Uyumak şimdi,
uyanmak yüz yıl sonra, sevgilim…
—Hayır,
kendi asrım beni korkutmuyor
ben kaçak değilim.
Asrım sefil,
asrım yüz kızartıcı,
asrım cesur,
büyük
ve kahraman
Dünyaya erken gelmişim diye kahretmedim hiçbir zaman.
Çekip çıkardım seni sudan
Ve sakladım yatağımda.
Unutulmamış bir geçmişin
Kayıp, terk edilmiş kızı
Aşk, bir yolunu bulup filizlendi o tatlı saplantı
Ve kırdı bir taşın kalbini.
Dönüştü güvensizlik teslimiyete,
Kanın ve kemiğin vakur yeminine.
Ama rüzgârda duyuyorum melodiyi,
Zamanın keşfettiği gezgin ruh,
Feryat ediyor seni geri çekmek için.
Peşinden git diyor bana, boğul yavaş yavaş.
Suya yaklaşma, sevgilim,
Uzak dur kıyıdan ve denizden.
Suyun üzerinde yürüyemezsin, sevgilim;
Göl alır seni benden.