Film önerisi isteyenlerin ilgisini çekeceğini düşünüyorum..
1- Yağmur Adam (Otizm)
2- Benim Adım Sam (Zeka geriliği olan bir baba ve kızı)
3- Sol ayağım (Fiziksel engeli olan bir adam)
4- Guguk Kuşu (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
5- Aklım Karıştı (Psikiyatri kliniğinde geçen olaylar)
6- Akıl Oyunları (Şizofreni)
7- Wilber Ölmek
Gerçekten sevdiğinizi sandığınız birisini acaba gerçekten seviyor musunuz? Bir kişiyi ya da bir nesneyi o olmadan yaşayamam, hayatın bir anlamı olmaz diye mi seviyorsunuz? Kendinizi tanımadan ve sevmeden başkasını sevmeye kalkıyor musunuz? Cevaplarınız tereddütlüyse sevme, sevme sanatı hakkında öğreneceğiniz çok şey var derdi Erich Fromm. Kitap
Mustafa Tan / Güneş Özümü Alıyor
Kitabın kelimelerle dans eden, yönlendiren ve gerçeklere bir de bu açıdan bakın diyen tarzına bayıldım. Adaletsizliği, sevgiyi, sevgisizliği, gizemi ve vazgeçişi hepimiz zaman zaman yaşıyoruz ama sonuçları hepimizi farklı etkiliyor. Herkese iyi gelen tek bir şey var hayatta, o da sevgi. Kime ve neye karşı olursa
Kitapta çok sert eleştiri ve yorumlar mevcut kitabın içeriğini ve yazılanları kaldıramayacak olup kişisel algılayacaklar şimdiden incelemeyi okumadan geçiversin.
•Cenneti satın alan adamın hikayesinden başlayalım...
Yüzyıllar önce kiliseler cennetten topraklar satıyorlardı. halk ise, “ölünce cennette yerimiz hazır olsun” diye bu oyuna alet
Yüce tanrım! Ya ona azacık merhamet ver,ya bana çokça dayanma gücü. Ya bendeki sevginin birazını ona ver; ya ondaki vurdumduymazlığın birazını bana. Tanrım! Ya onu bana ver, ya beni ona...
Prometheus Yunan mitolojisinde insanın yaratıcısıdır. İnsanlara tüm meziyetleri o öğretmiştir. Bu tragedyada Zeus’un karşısındaki durumu anlatılır.
Diğer tragedya incelemelerimde olduğu gibi bunda da biraz konunun öncesinden bahsetmek doğru olur. Gelin kısaca Prometheus’a kadar Yunan Theogonisine (mitolojinin tanrılardan bahseden kısmı) bakalım.
İkinci Dünya Savaşı yılları,
Meşhur toplama kampları...
Ne kitaplar yazıldı ne filmler yapıldı.
Ama hiçbiri yaşayan biri kadar anlatamaz yaşanan acıyı!
Peki onlar bunu anlatmak isteyecek mi? Hangi kelime orada yaşananları dile getirmeye yeter ki? Ya da bu onları bu acıları yeniden yaşamaya itmek olmaz mı?
"Yaşadıklarımız hakkında
“Birey her zaman sürü tarafından yutulmamak için mücadele etmelidir.” -
Friedrich Nietzsche
Jack London’ın başyapıtı olduğu söylenir genelde Martin Eden için. Hayatından büyük izler taşıdığı için de “yarı otobiyografik bir roman” olarak değerlendirilir. Ve büyük bir aşk ve mücadele romanı olduğu da dile getirilir birçok yerde. Bunlara ek olarak daha birçok
Öylesine anlamlı bir kitap ki bu..
İnsanların çıkarları uğruna, kendilerini var eden her şeyi yok etme çabasını ve bu çabası uğruna vicdanlarını, merhametlerini ayakları altında parçalayışını konu almış Jack London. Doğru ya! Var olmak uğruna yok etmek yaşam felsefesi edilmiş. Bu, insanoğlu var olduğundan beri böyle.
Ana karakter bir köpek bu hikâyede. Back. İnsanları var etmek için yok olurcasına çalışmak zorunda kalmış ve yaşamı boyunca doğasına, varlığına, yaşamına ve güdülerine durmadan müdahale edilmiş. Hayatının her yerinde insanlardan izler var. En çok da vücudunda... ):
Ta ki o çağrıyı duyana dek. O çağrı 'Vahşetin Çağrısı..
Kitapta sevgi, öfke, sadakat, içgüdü gibi baskın duygu ve kavramlar, köpekler ve insanlar üzerinde anlatılarak, bunların yeryüzünde yaşayan tüm canlı varlıkların hayatını nasıl şekillendirdiği evrensel ve zamansız bir dil yardımıyla ortaya konulmuş.
Back için yeri gelecek üzüleceksiniz, yeri gelecek yine ' işte sevginin gücü ' diyerek mutlu olacaksınız. Ben bu kitapta da yine sevginin gücüne tüm kalbimle inandım. Sevmek kaktüse bile çiçek açtırır derler ya. Ben bunu kitaba uyarlamak istiyorum. Sevmek, her şeye rağmen Back'a hayatta kalma isteği verir...
Ben okurken keyif aldım. Umarım siz de alırsınız.
:) Keyifli okumalar (:
Vahşetin ÇağrısıJack London · Kızıl Panda Yayınları · 202032.2k okunma