Jack London'ın bu macera romanın odak noktasında bir gemide kamarot olarak çalışan Dag Daughtry adındaki bir adam ile onun İrlanda teriyeri cinsi köpeği var. Yazar ikilinin birbirine duyduğu sevgi ve bağlılığı oldukça samimi bir tablo çizerek okuyucularına aktarmış. Bu iki karakter arasında gerçekten sevginin katıksızı diye adlandırılabilecek türden
Sanırım okuduğum en iyi Cassandra Clare kitabıydı! Tabii ki, itiraf etmek zorundayım, bu konuda Wesley Chu'nun da büyük katkıları olduğunu düşünüyorum çünkü Cassie'nin Ölümcül Oyuncaklar serisinde (ilk üçleme için söylüyorum) konuşturduğu kalemden çok daha güçlüsünü okudum.
Zaten basım sırasına göre, bu kitap, hem Ölümcül Oyuncaklar hem Cehennem
İnsanoğlu yaratıldığı günden beri neden-sonuç ilişkisini irdelemekte, aklının kavradıklarının ötesine bu ilişki ile ışık tutmaya çalışmaktadır. Antik çağ felsefecilerinden günümüzün postmodern düşünürlerine kadar, olan biten her şeyin nedeni anlaşılmaya çalışılmış, insanın diğer varlıklardan varoluşsal farklılıkları incelenmiş, anlam varoluşun
Çocukluğum ışıklı, aydınlık...
Yaban hayvanlarını, bitkileri davet eden Huzurlu bir bütünlük.
Bacalardan yükselen odun dumanının kokusu Çiçeklerin sevgiyi harekete geçiren renkleri Güne şafakta başlayan ev hayvanlarının dirimi Dereleri hoyratça kullanan gümrah suyun sesi
Katıksız, tamdı.
Hayatla didişirdik ve zevk alırdık bundan
Gece, toprak damlı hantal evin önündeki sekiye
Sıkış tıkış uzanıp yemek beklerken
En parlak yıldızı kim görecek diye yarışırdık Yıldızlar çocukluğumuza yakışıyordu:
Parlak, kocaman, kaygan
Karanlık zedelenmeyince ışık da tam oluyormuş!
Hiç görmediğim büyüleyici kuşların yankılanan sesleri
Ürpertiyle haz arasında, karışık bir duygu yaşatırdı
Kuşlara sevgimin geceyi demleyen
Ishak kuşunun gizemiyle bir bağı var
Kardeşlik karanlıkta daha güzeldi
Sevgiye adını anmadan hakkını veriyorduk Kavramlar yoktu henüz, temiz bir bağlılık vardı.