Tutmazsan, söylüyorum, şu sandalyede oturup öleceğim. Unutma ki bayım ben erkek adamım. Ben bir beyefendiyim. Bir dost bir yoldaşım. Korkak bir et yığını değilim ben, yüreğimle ve kafamla yaşarım, şu lanet olası gövdeyle değil. Al şu eli sık. Sonra konuşalım.
Sayfa 236Kitabı okudu
İnsanoğlu Tanrı'yı ilk çağlarda çoğu kez taştan, ateşten ya da topraktan yaratmış onu ağaçlara, dağlara ve yıldızların arasına yerleştirmiştir. Çünkü insanoğlu kabilesinden, ailesinden ya da sonunda bir insan sürüsü olan topluluğun ne ad vermişse ondan ayrılıp göçtüğünü, yitip gittiğini görmüştür.
Sayfa 159Kitabı okudu
Reklam
Ne ölüsün orda ne de canlı. Bir zamanlar canlıymışsında yavaş yavaş ölüyormușsun gibi, ölme sürecine girmişsin gibi. Gibi değil, öyle. Cüzzamlılar böyle kapatılıp ölüme bırakılır.
Sayfa 143Kitabı okudu
Çünkü beyazların tüm davranışları şaşırtıcı olduğundan, ancak şaşırtıcı olmayan bir şey yaptıklarında bir kara adamı şaşırtabilirlerdi.
Aynı hamurdan yoğrulmuşuz, ne var ki ayrı kalıplara dökülmüşüz.
Tulagi Dağı'nın karanlık çizgisinin yıldız serpili göğün donuk parlaklığını kestiği gerçekliğinden, denizin ve onun dermanı tükenik çabasıyla aşmaya çalışan kayığın gerçekliğinden ve giderek sönmekte olan gücüyle sonunda kuşkusuz varacağı ölümün gerçekliğinden başka hiçbir gerçekliğin bilincinde olmayan ihtiyar kara adam, kah küreği suya daldırarak, kah soluğunu yitirip dinlenerek yavaş yavaş kıyıya yaklaşmaktaydı.
Reklam
Bağlılıkla öfke bir araya geldiğinde kaçınılmaz olarak gurur üretirler. Ve ne gurur onursuz ne de onur ölçüsüz varolabilir.
"Müzik, düşlere gönderen bir uyuşturucu gibiydi."
Sayfa 280
Her insanın göçüp gittiği karanlığın verdiği korkuyla, daha güzel bir yer, daha mutlu bir avlanma alanı, daha neşeli ve gürbüz bir ziyafet alanı ve şerefine içilecek bir yer inşa edip, adına da "cennet" demişlerdi.
Sayfa 121Kitabı okudu
Reklam
Erişim sorunundan bıktım artık!
Dünyaya ben gelmeyeceğim de kim gelecek. Ama dünya acımasız, dünya hain.
Sayfa 113 - Oda yayınları - mayıs 1995 baskısı
Ve senin yüreğin, gömülmüş bir altın definesi için çarpmadığından seni kandırmak daha güçtür. Yüreği para diye çarpanlar, şaşılacak derecede kolay kaldırılır. Ciğerleri beş para etmez onların. Bire yüz getirecek bir iş öner, oltanın ucundaki solucana saldıran çaylak kesilirler.
Sayfa 103Kitabı okudu
Senin o sinsi sinsi sokulup gönül çelme yöntemlerini bilecek kadar akıllıyımdır. Bendeki yürek duygulara sevgilere kapalı. Bendeki yürekte iş yok, haberin olsun. Bunca yılın bunca günü bunca biraya batıp çıkmış. Seni satmak için çaldım, sevmek için değil. Seni sevebilirdim belki. Ne zaman, biliyor musun? İsadan önceki çağlarda ve de daha biranın bulunmadığı çağlarda. Önüme bir fırsat çıksa, yirmi papele şuracıkta satıveririm seni. Seni sevecek değilim, işte sana cevabım, bozdur bozdur harca.
162 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.