Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar.
Sayfa 44 - Türkiye İş Bankası Kültür YayınlarıKitabı okuyor
"Seven kişi, sevdiğinin yanında olmadığı halde sevdiğinin hallerini bilir. Bu bazen hastalık, sıhhat, sevinç, hüzün ve ahlakta dahi mutabık olmalarına yol açar. Zaten ikisi arasında fiziksel yapıda bir benzerlik varsa, bu mutabıklığın zirvesidir."
İbn Kayyim el-Cevziyye
Peki nedir şu adını Hüzün dedikleri
Hüzün elde olanı gaib ettiğim için ruhumu bürüyen şeffaf libas kayb olan ve edilen için duyulan üzüntü
Hüzün mülkiyet duygusunun bir sonucu Zira bir yaşama sahip ve Malik olduğumu Yani bir yaşamım olduğunu idrak etmeseydim onu kaybettiğimi de idrak edemezdim varlığından haz aldığım şey yokluğundan ötürü bana
Okurun kitap ile ilgili görüşleri,
- Küçük insanların hayatını okumayı seviyorum. Bu yüzden Gorki'ye minnettarım
-Her hayat büyük sevinç, hüzün ve tuhaflıklarıyla yaşanır.. Gorki bunu mükemmel anlatmış
- Gençliğimde bir şey kaldı. Siz devam edin. Ben onu almaya gidiyorum. ( Kızıl Elmam dalda, yapraklar arasında hala beni bekliyor)
Ben ise en çok onun Hilal hallerine tutuluyorum...
"Her bir yanımda "Ay'ın" her hali aksetmiş. İçim dışım o olmuş. O benliğimi büsbütün sarmış, kuşatmış. Bana sevginin gerçekten kutsal bir şey olduğunu göstermiş. Beni kendisine derinden bağlamış. Ona içten bir şekilde inanmamı sağlamış. Onu sevmenin dünyanın en güzel şeyi olduğunu yaşatarak bana hissettirmiş. Her şeye rağmen bütün acılara, kırılmışlıklara, hatalara, hayal kırıklıklarına, hepsine rağmen onu büsbütün sevmek, hayattaki en büyük zenginliğim olmuş. Ben Tanrı'ya inanıyorum ve o bana ilahi bir armağan... o bana hayatın görkemli bir hediyesi... Bunları düşünmek, bunları hissetmek... benim için hem derin bir hüzün hem de büyük bir sevinç..."(Jack Brighty'den)
Sevinç dediğin bugün var yarın yok, saman alevi gibi yanıp söner, geçip gider. Hüzün öyle mi ya? Kolay kolay bırakıp gitmez seni, yorgan gibi sarar sarmalar, sen farkına varmazsın belki ama sıcacık tutar.
Hüzün ve sevinç, insanların içinde yan yana, neredeyse birbirinden ayrılmayacak gibidir; fark edilmesi zor, akıl almaz bir hızla birbirlerinin yerini alırlar.
içimde dönüp duran bir âlem.
kendi gözbebeğimde görmek kendimi.
kalbimin en ince damarına temas ettiğimi hissettiren bir hüzün.
gözlerime yağmur boşaltan bir sevinç.
kaburgalarımın dayanak bulduğu bir emniyet.
ayaklarımın altında boşluk hissi oluşturan bir tedirginlik.
ve nihayetinde kendi duvarlarımın arasında kısılıp kalmak.
Nurullah Genc'in Şiirlerinde her zaman bir ilahi ışık, güçlü dize ve manalar bulmak mümkün. Sadece manaya ve ilahi aşka yol alan bir meyil içerisinde: Bedene değil ruha hitap eder, sevginin her halini bulmak ise okur için muhtemel. Rüveyda da şairin kendi tür ve biçimi devam ediyor. Gençken kaleme almasına rağmen estetik, naiflik ve zarafetinden asla ödün vermeyen, Şiirlerindeki keskin doku şiiri sessiz okumaya müsaade etmeyip, kelimelerin üzerine basarak ve sesli bir şekilde kendini okutmaya hevesli bir eser. Rüveyda aşk kokar ,umut kokar, sevinç ve ızdırap ... En çok ta şu alıntıdaki hüzün kokar; "Hangi yıldızdır bilmem, gözlerin Kayar da üzerime Rüveyda Önce tuhaf bir deprem yayılır bedenime Sonra açılır önümde ıstırap vadileri Silik renkleriyle adımlarıma Çözülmeye yüz tutan bir mazi mühürlenir Hayalin bittiği menfeze doğru Alaca bir at koşar içimde Zamansız, mekânsız nefese doğru…..
RüveydaNurullah Genç · Timaş Yayınları · 20204,056 okunma
Bir zamanlar duygularımın derin sularında yüzüyor, hayatın karmaşık labirentlerinde kayboluyordum. Her duygu, bir yolculuk gibiydi; bazen sığ sulara sürüklenirken bazen de derin, bilinmez karanlıklara dalıyordum. Ancak şimdi, bir zamanlar coşkulu dalgaların taşıdığı duygularımı kaybetmişim. Ruhumun derinliklerinde sessizlik ve boşluk hüküm