Saat Faik, hikayeleriyle herkesin bir şekilde buluştuğu, tanıştığı bir yazar. Savaş dönemlerinin, insan kıyımlarının zamanında insan kalabilmenin vücut bulmuş hali, diyebilirim .
İnsan kalabilmek ; hayatının her karesinden kalemine damıtılmış güzellikler taşıyabilmek demek, bir koca şehri ki imparatorluk bakiyesi insan mezbahanesi bir şehri iliklerine kadar yaşamak, sevince sadece sevebilmek, hesap kitapsız. Tüccar çağlara uzak, belki anlamak bizim için biraz zor. Sevdiğinde var olmak hali, galiba.
Sadece sevdiğinin doğduğu malumu olduğundan minareleri sevdiği İstanbul ki aslında kendisi. Bir insanın şehir olma hikayesi Sait, her rengiyle, daha seccadesinden kalkmamış ninesinin kulağına küfür savuran dedesinin rakı sonrasındaki hayali Alexanda ile İstanbul'dur, balıkçısıyla, meyhanesiyle, iki göz yarım ocak hanesiyle, hayalleri başkasının ondan duyduğu nefretle yenilmişliğiyle.
Homeros, her çağ başka başka doğmuş, yaşamıştır. Geçen yüzyılın başında Sait diye İstanbul'a, Burgaz'a konmuştur. Ya da Homeros ya da Sait, ne fark eder ? İnsan olan ozanlar vardır bir tarafta, diğer tarafa siz koyun bozuklukları.