#136938897
Eylül Ayı Öykü Etkinliği 🍀
Günün ilk ışıklarına uyanan insanlara nazaran ; Ferhat, eve henüz girmek için bahçe kapısını açıyordu. Elleri cebinde, başı önde, tecrübe ettiği; ellerini kullanmadan içtiği sigarasının külü kendini çamurlu sulara bırakmak için saniyeleri kolluyordu.
Külü düşmüş, bir tükürük
Şunu belirteyim :erkekler gözüme sevimli görünmek için çok savaş verecek bu kitaptan sonra !
NEFRETLE DOĞAN NEFRETLE BÜYÜR!
"Sevişti bir bakir ile bakire, erkeğe milli dediler kadına fahişe."
-
Cemal Süreya
Erkek dediğin saman alevi gibidir. Birden parlar yanar. Çabuk söner , hevesini aldı mı, işi bitti mi de kadını ortada bırakır
Hayatımda okuduğum, asla unutulmayacak en iyi kitaplar arasına girdi. Yok böyle bir lezzet… İlk sayfadan son sayfaya kadar “İŞTE EDEBİYAT! İŞTE İYİ EDEBİYAT! İŞTE EDEBİYATIN GÜCÜ!” Diye bağıra bağıra okudum. Edebiyat, iyi ki var be! 10 üzerinden 100-1000-10.000!!!
Antoni Casas Ros, 20 yaşında, önlerine çıkan bir geyik yüzünden geçirdiği bir trafik kazasında sevgilisini ve yüzünü kaybediyor. Yani kitap otobiyografi aslında. Fakat okurken otobiyografi ile kurgu, gerçek ile gerçeküstü birbirine giriyor. 2008 yılında İspanya’da en iyi roman seçilmesine şaşırmadım zira benim de hayatımın en iyi kitapları listesine girdi. -belki de en iyisidir-
Güzellik-çirkinlik, aşk, cinsellik, sinema, fizik, matematik, savaş, şiir, faşizm… Kitapta yok yok! Hele ki bir geyik metaforu var ki, tadından yenmiyor! Fakat sanırım uyarmam gerekecek çünkü Casas Ros’un, ameliyat olmamış bir transseksüel ile ilişkisi anlatılıyor ve sevişme sahneleri -evet sahne- böyle şeyler okumaktan hoşlanmayanları rahatsız edebilir (neden hiç anlamam?) Yine de bu sahneler yüzünden bu kitabı okumazsanız, çok şey kaçıracaksınız haberiniz olsun! Bir dilek hakkım olsaydı yazarla tanışıp, oturup bir kahve içmek, uzun uzun sohbet edebilmek isterdim. Sanırım bu gece kitaba sarılıp uyuyacağım, iyi geceler!
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya yetiyorsa
J. K. Rowling (Robert Galbraith) 'in 'Akhilleus'un şarkısına bayılıyorum. Okuduğum en iyi kitaplardan biri.' gibi iddialı bir giriş ile başlıyor. Açıkçası
Brandon Sanderson gibi kendini kanıtlamış yazarların, tanıtımını yaptıkları kitaplara hep ön yargı ile yaklaşırım. Çünkü kaç tane bu şekilde okuduğum kitap varsa hep,
Bugünlerdeyse safi aşk veya katıksız arzu hissetmek mümkün değildi. Hiçbir duygu saf değildi, her şeye korku ve nefret karışıyordu. Sarılmalar savaş, doruklar zaferdi. Her sevişme partiye vurulan bir balyoz darbesiydi. Politik bir eylemdi.
İsmet Özel 'in komünist döneminde yazmış olduğu şiirleridir. Öfkeli duygusu ve estetik özellikleriyle şiirinin arka planı oluşturur.
En beğendiğim;
Of Notbeing a Jew,
Yıkılma Sakın,
Sevgilim Hayat
Evet İsyan,
şiirleriyle toplumsal ilişkileri değişik yönlerle ele alıyor.
Şiirleri içerik bakımından dağınık görünse de aslında yaptığı, karşıtlıkları kullanarak gerçekleştiren akıl yürütme biçimini bize bırakmaktır. Sokratik yöntem de diyebilirim.
Aynı zamanda felsefe yapan biridir İsmet Özel.
Şiirlerine dönücek olursam:
İlk mısralarından itibaren sınıf farklılıklarına değinmektedir. Bunu biraz daha ileriye taşıyarak, sınıflar arası bir çatışma olarak belirler.
Bir taraftan yaşamanın güzelleriklerinden de, uzaklaşmıyor. Hayattaki zorlu şartları, "yaban diri memelerinden ısırmak" gibi mısralarla anlatmıştır.
O çatışmayı bir sevişme sahnesine dönüştürmüştür. Toplum olarak yoksulluk içinde yaşarken ve bu zorlukla birlikte, ruhunuzun güzelliklerini de unutturmuyor bizlere.
İsmet Özel'in bu şiir kitabından çıkardığım sonuç;
Hayatın her safhasında bir savaş olucak ve bu savaşa karşı her zaman bir mücadelede olucak.
Bu savaş her bireyin hayat karşında karşılaştığı zorluklarla mücadeleridir. Ve en sonunda umarım
İsmet Özel'in dediği gibi, "İNZÂL" olarak sonuçlarınır.
İsmet Özel' i anlamaya hazır değilseniz okumayın. Tadını alamayıp, sadece sayfa çevirmiş olursunuz.
İyi okumalar.
Bir gönül muharebesi bu. Belki bir iç hesaplaşma..
İçinde bolca bekleyişler var. Şehirlerarası terminallerde karton bardaklarda içilen tatsız çaylar. Aşılmaz dağlar var sonra. Bitip tükenmeyen yollar..
Hesabı, masadan son kalkan öder elbette. Sadık kalan, son kalkar masadan. Taksit taksit dökülür gözyaşları..
Bir gönül muharebesi bu. Kazananın olmadığı, kaybedenin kaybolup kendini tekrar bulduğu, en olmayacak şeylerin oldurulduğu..
Sonunda bolca umut var;
Çünkü güneş, karanlıkla olan savaşını asla kaybetmez. Her sabah yeniden doğar..
Savaş bitti. Şimdi yaşamakla sevişme vakti..
var mı bilen başıma seni saranlar arasında adını
mantık mı diyorlar idrak mısın hafıza mı
sahici bir şeysen eğer söyle bakalım
neydi sevgilinin koynuma kaçtığı tarih
yıllardan hangisiydi hangi mevsimdeydik ayın kaçıydı
koynummuş madem sevgilinin göz diktiği yer kaçmak için
incecik ürperişli gölgesi cismime neden kıydı
sor gücün sormaya