Geçip giden trenlere bakarken, hep benzer olan bir düşünce kafasından çıkmıyordu:
“Bilinmeyen bir kentte tanımadığım bir kız yaşıyor. Birbirimiz için yaratılmışız, ama hiçbir zaman birbirimizi tanımayacağız. Birbirimizi sevebilirdik ancak birbirimizi hiç görmeden ölüp gideceğiz…”