"Azizim, benim bildiğim, kadının bağırıp çağıranından, düşüp bayılanından korkulmaz. Evde emniyet musluğu gibidir! Ufak bir şeyden işkillense ağzı açılır, kazan patlamadan toplarsın! Kadının korkulusu ağzı açılmayandır. Her gizlini öğrenir de hiç renk vermez. Sen de 'Yalan söyledim de ortalığı kafese koydum, evdeki kadını aldattım da yaşadım ' diye sevinirsin! Hiç aldanmamıştır."
Sayfa 162 - Yapı Kredi Yayınları, 1. BaskıKitabı okudu
- Azizim, benim bildiğim, kadının bağırıp çağıranından, düşüp bayılanından korkulmaz. Evde emniyet musluğu gibidir! Ufak bir şeyden işkillense ağzı açılır, kazan patlamadan toplanırsın! Kadının korkulusu ağzı açılmayandır.
" Burada sırası gelmişken, hiç unutamadığım bir hâtıramı anlatacağım: Birinci Dünya Harbi'nde dört buçuk sene, Kafkaslarda cepheden cepheye koştuktan ve bu felaketli harbin bütün sefalet ve ıztıraplarını çektikten sonra, nihayet İstanbul'da terhis edildim. Terhisimin ilk haftalanında müthiş bir avarelik ve kararsızlık içinde kaldım.
.
"Siyaset bir gemi ise medya rüzgardır" diyordu 28 şubatın adalet bakanı Şevket Kazan. Bu kitabın ana fikriyatı olabilecek bir cümle...
Geçmiş dönemin önemli programı 32. Günün yapım sürecini anlatiyor kitap. Özellikle programda Birandın ulaştığı devlet büyükleri inanılmaz, bir çoğu Türkiye için bir ilk. Bakıyorsunuz İngiliz başbakanı ile röportaj yapıyor, bakıyorsunuz saddamla kamera karşısına geçiyor, bakıyorsunuz NATO başkanıyla konuşuyor. Bu görüşmelerin topluma artısının ne olduğunu izah ediyor Birand. Ayrıca programı yapmasının bedelini nasıl ödediğini anlatıyor kitapta. Bilhassa askeriye ile çekişmeleri ve trtde yaşadığı sorunlar ilginçti.
Neyse kısacası siyaset, gazetecilik ve belgeselcilik üzerine bir kitap. Bu mevzulara ilgi duyanlara tavsiyemizdir, akıcı olduğu için sıkılmadan okuyabilirler.
Etimoloji İçerikli Youtube Sayfamıza Göz Atmak İçin ↓
youtube.com/channel/UCf5PEm...
...48 polisin yargılandığı davanın üzerinde, adalet bakanı şevket kazan'ın soluğu apaçık duyuluyordu. ne var ki mahkemenin üzerindeki gölge, sadece şevket kazan'dan ibâret değildi. mahkemede saflaşan; mevcut devletle, demokrasiydi. ikibinli yıllara çok az bir zamanın kaldığı şu günlerde demokrasi, diktatörlükle çarpışıyordu...
...
Sayfa 92 - evrensel yayınları temmuz 1997 basımındanKitabı okudu
Elimizdeki son Ziya Gökalp kitabına başladık ve bitti. Bu kitapta da Şevket Beysanoğlu tarafından, Ziya Gökalp’in Yeni Gün, Yeni Türkiye ve Cumhuriyet gazetelerindeki yazıları derlenip kitap haline getirilmiş. Oldukça da iyi yapmışlar, ellerine sağlık.
Yeni Gün ve Yeni Türkiye gazetelerindeki yazıları, Cumhuriyet’e göre oldukça kısa. Örneğin Yeni Gün gazetesinde Türk Mucizesi, Ferdi ve İçtimaı İnsanlar, Türk Kimdir, İnkılapçılık konuları işlenirken; Yeni Türkiye gazetesinde Irklar, Milletler, Kastlar, Kadın ve Erkek, İnsanlar işleniyor.
Cumhuriyet yazıları ise kitabın 3/2’sini oluşturuyor. Türkler, Kürtler, Teşkilatlar, Aileler, Milletler, Eski Türklerin Dini, Hedefler, Hayvanlar... Birçok konu işleniyor ve kafam kazan oldu desem yeridir bazı yerlerde. Tabi oldukça faydalı yazılar olduğunu belirtmeli, bu eseri oluşturan Şevket Beysanoğlu’na teşekkür etmeliyiz.
İyi okumalar dilerim efendim..
Makaleler -4Ziya Gökalp · Kültür Bakanlığı Yayınları · 197721 okunma
Türkçe edebiyatta Alevi, Kızılbaş ve Bektaşiler..
Alevileri, sadece ‘taşralı Sünniler’ değil, asıl muktedirler aşağıladı. Edebiyat tarihimiz bu konuda pekçok şaşırtıcı örneklerle doludur.
Yaygın olarak sanıldığının tersine, ne uzak tarihte, ne de yakın zamanda, Aleviler’le ilgili iftira ve aşağılamalar, hiç de ‘eğitim almamış taşralı Sünniler’