sevmenin de tıpkı yaşamak gibi bir sanat olduğunu kabul etmektir, müzik, resim, marangoz luk, doktorluk, mühendislik gibi başka herhangi bir sanatı öğrenmek için ne yapıyorsak, sevmeyi öğrenebilmek için de aynı şeyleri yapmamız gerekir
Sayfa 14 - Payel yayınları
düşlerden kurtul ama çabala öyle kurtul
akıl, nesnel düşünebilme yeteneğidir. aklın temelinde yatan duygusal tutum da alçak gönüllülüktür. insanın nesnel olabilmesi ve aklını kullanabilmesi için alçak gönüllü olup, çocukluk döneminin o her şeyi bilme, her şeyi yapabilme düşlerinden kurtulmuş olması gerekebilir
Reklam
Birini sevmek sadece güçlü bir duygu değildir; bir düşünce bir yargı, verilen bir sözdür.
Eğer birini seviyorsam herkesi seviyorumdur; dünyayı, yaşamayı seviyorumdur. Eğer birine “Seni seviyorum” diyebiliyorsam, “ Sende herkesi seviyorum, seninle tüm dünyayı seviyorum, sende aynı zamanda kendimi de seviyorum” da diyebilmeliyim.
Sevgi, sevdiğimiz şeyin büyümesi ve yaşaması için gösterdiğimiz etken ( aktif) ilgidir.
Sevmek, zorlama olmadan sadece özgür olunduğunda yaşababilen, insan gücünü somutlayan bir eylemdir.
Reklam
Sevgi kişiyi diğer insanlardan ayıran duvarları yıkan, onu diğerleriyle birleştiren, insanın içindeki etkin güçtür. Sevgi kişinin soyutlanma ve ayrı olma duygularını yenmesini sağlar, kendisi olmasına, bütünlüğünü yitirmemesine yol açar. Sevgide, bir olan iki varlığın, iki ayrı varlık olarak da kalmalarının ikilemi yaşanır.
Toplum öylesine düzenlenmelidir ki insanın sosyal ve seven doğal yapısı, onun toplumsal varlığın­dan ayrılmasın, onunla bütünleşebilsin. Eğer bu doğ­ruysa göstermeye çalıştığım gibi insanın varoluş sorununun en sağlıklı ve doyumcul yanıtı sevgidir.
Sayfa 125Kitabı okudu
Yalnız kalabilme becerisi, sev­me becerisinin koşuludur.
Sayfa 109Kitabı okudu
Çağdaş insan işlerini hızla yapmazsa bir şey —zaman— yitirdiği kanısındadır, fakat kazandığında ne yapacağını bilemez o zamanı, öldürmekten başka yolu yoktur.
Sayfa 107Kitabı okudu
Reklam
Böylesi sevgi ve evlilik kavramında asıl önemli olan tek başına olmanın dayanılmaz duygusundan ka­çıp bir şeye sığınmaktır. İki kişi, dünyaya karşı bir tür ortaklık kurar ve bu iki ki­şilik bencilliğin sevgi olduğu yanılgısına düşülür.
Sevme Sanatı-Erich Fromm
Geniş ölçüde merkezileşmiş işletmelerde yer alan katı iş­ bölümü, bireyin birey olma niteliğini yitirmesine ne­den olmakta onu makinenin bir parçası haline getir­mektedir. Çağdaş kapitalizmde insan, sorunu şöyle for­müle edilebilir: Çağdaş kapitalizm büyük sayılarla, uysallık içinde bir araya gelecek insanlara gereksinim duyar. Bunlar giderek artan bir şekilde tüketime yönelmeli, beğenileri kalıplaşmalı ve kolayca etkilenip yönlendirilmeli­dirler. Çağdaş kapitalizm kendini özgür ve bağımsız hisseden, hiçbir otoriteye ilkeye ya da özduyuya kul olmamış insanlara gereksinim duyar -ama bunların, buyruk almaya, kendilerinden isteneni yapmaya, top­lumsal mekanizmayla sürtüşmeden yaşamaya yatkın olmalarını ister. Öyle ki zor kullanmadan yönlendiril­meli, öndersiz yönetilmeli ve iyi ya da kötü bir ama­ca sahip olmadan çalıştırılmalıdırlar.
Hint, Çin ve mistik görüşlerde kişinin dinsel gö­revi doğru düşünmek değil, doğru hareket etmek ve/veya Birle yoğun bir düşünce eyleminde olmaktır. Batı felsefesinin genel çizgisine göre doğru olan bunun zıddıdır. Son gerçeği doğru düşüncede bulması beklendiği için, doğru eylem önemini korumuş fakat en önemli yer doğru düşünceye verilmiştir. Dinin ev­riminde bu durum, dogmaların formulasyonuna, bu dogmatik formulasyonlar üzerine bitmez tükenmez tartışmalara ve «inançsızlara» ve kiliseye karşı çıkan­lara karşı bağışlamasız bir tavra yol açmıştır. Sonun­da dindar tavrın temeli «Tanrıya inanmak» olarak öne çıkmıştır. Düşünceye verilen önemin tarihsel olarak son de­rece önemli bir başka sonucu daha vardır. Gerçeğe düşüncede ulaşmak, sadece dogmaya değil aynı zamanda bilimin doğmasına da yol açmıştır.
Tanrı sevgisi, ne kafadaki Tanrı bilgi­si ne de kişinin Tanrıyı sevdiğini düşünmesidir. Tanrı sevgisi Tanrıyla birliği yaşama edimidir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.