Yüzyıllardır herkesin içini doldurmaya çalıştığı ama kimsenin sonuca varamadığı kavram: Sevgi.
Erich Fromm, bu kitabında sevgiyi sadece karşı cinse olan bir bağlılık olarak tanımlayıp o asude köşesine çekilmemiş. Fromm, sevmenin bir sanat olduğunu söylüyor. Nasıl ki bir sanatı gerçekleştirmek için ilgiye, bilgiye, saygıya ve sorumluluğa ihtiyaç varsa sevmek için de bunlara ihtiyaç vardır.
Kişinin başka birini ya da başka bir şeyleri sevebilmesinin ön koşulu kendini sevebilmesidir. Kişi eğer kendini sevip, yalnız kalabileceğine inanmaz ise sevemez, sevdiğini düşündüğü her şey yalnız kalma korkusunu aşma çabasının bir aracı olacaktır.
Fromm, çocukların anne- babalarına yönelik gelişimsel süreçteki davranışlarının da sevgiye çokça etkisi olduğunu ileri sürüyor. Hatta bir çocuğun sevgi gelişiminin seyriyle, bir toplumun sevgi gelişiminin seyrinin birbirlerine büyük oranda benzediğini söyleyip açıklamasını yapıyor.
Sanırım bu kitapla ilgili en güzel özet, Selvi Boylum Al Yazmalım filmindeki o cümle olacaktır: Sevgi neydi? Sevgi emekti.