Sevgili kızım, Özür dile, eksilmezsin. Eğer gerçekten bir yanlış yaptıysan, haksızsan, zarar verdiysen, kalp kırdıysan özür dile. Neyse yaptığın, bir daha tekrarlamayacağına dair kendine söz ver ve bu sözü tut. Dilenmeyen ya da ertelenen özür, iki insan arasındaki zedelenmiş ilişkiyi kangren eder. Bu gönül ilişkilerinde de böyledir, arkadaşlar,
Sevgili Dost, Aristo'nun tabiriyle, "Birbirlerine hoş ve faydalı görünmedikleri gün birbirlerini artık sevmeyen," dostlarla ne işimiz var. Bizim, peygamberi ısırmasın diye ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan Ebu Bekir'imiz, suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan Ali'miz var. Son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabilerimiz var. Bizim, "İman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız", "Sizden biriniz kendisi için sevdiğini Müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz", "Size aranızdaki sevgiyi artıracak bir şey söyleyeyim mi, selamlaşınız", "Hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın," diyen bir peygamberimiz var!
Reklam
Bir Yudum Kitap
Günaydın. İnsan, bugünün meselesini yarına sürüklemekte pek mahirdir. Bunca çabayı meseleyi halletmeye harcasa... Yıldız Ertan, "Sabah saatlerinde çalan alarm gibiydi sanki gerçekliğim. Erteleniyordum." diyecektir. Belki de, gerçekliğimizle yüzleşmenin vakti bugündür sevgili okur. Henüz geç olmadan... Var olun. Yıldız Ertan -
Sevgili Dost, Aristo'nun tabiriyle: "Birbirlerine hoş ve faydalı görünmedikleri gün birbirlerini artık sevmeyen," dostlarla ne işimiz var? Bizim, peygamberi ısırmasın diye ayağını yılan deliğinin üstüne kapatan Ebu Bekir'imiz, suikastı haber alınca peygamberin yatağına yatan Ali'miz var. Son yudum suyu birbirlerine gönderip susuz şehit olan sahabilerimiz var. Bizim, "iman etmedikçe cennete giremezsiniz, birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız" , "sizden biriniz kendisi için sevdiğini, müslüman kardeşi için de sevmedikçe (istemedikçe) gerçek mümin olamaz" , "size aranızdaki sevgiyi arttıracak bir şey söyleyeyim mi? Selamlaşınız" ,"hediyeleşin ki aranızdaki sevgi artsın," diyen peygamberimiz var! "Sevelim, sevilelim, dünya kimseye kalmaz,"diyen Yunus'umuz, düşmanın attığı taştan değil, dostun attığı gülden incinen Hallac-ı Mansur'umuz var.
"Peki hiç sevdiniz mi" sorularına şöyle cevap verdi: "Sevmek mi? Vakit bulabildik mi ki? Dağda, bayırda kurulmuş çadırlarda, karargahlarda insan sevmeye vakit bulabilir mi? Ama biz de insanız. Bizimde çarpan yüreğimiz var. Askeriz diye kuşkuya mı düştünüz yoksa?.."
Sayfa 112Kitabı okudu
Cüret ediniz, çünkü düşünmeye, söylemeye, yaratmaya, sevmeye, yaşamaya da cüret edilir. Kimse gibi olmamaya cüret edilir. Ancak böyle genişler hayatın sınırı, sınır diye bize gösterdikleri o çizgi. Gürültü o kadar büyük ki, gürültü bu özensizlikler karnavalını o kadar çıldırttı ki, cüret edenler şimdi daha yalnız. Fakat kimsenin umurunda olmamanın harika bir yanı var. Kendinden başka kimseye anlatmak zorunda değilsin artık neyi niye yaptığını. Dünyanın en iyi foxtrot dansçısı mı olacaksın? Ol. Kimse bakmıyor nasılsa. Gidip palyaço okuluna mı yazılacaksın? Yazıl. Kimse izlemiyor nasılsa. Dünyanın en iyi romanını mı yazacaksın? Yaz. Kimse okumuyor nasılsa. Tuzdan heykeller mi yapacaksın? Yap. Gürültü sel olmuş herşeyi eritiyor nasılsa. Çok iyi, en iyi insan mı olacaksın? Ol. Sen göstermek için çılgınca çaba harcamadıkça kimse ilgilenmiyor nasılsa. Görünmez adamların, görünmez kadınların gücüne sahibiz hepimiz. Harika! Bir tek cüretin pozunu verme. O poz berbat bir poz. Bir tek ona cüret etme. O yalnızlıkların en düşkünü. Yazmalılar okullara altın harflerle: Pozunu boşveriniz! İçtenlikle cüret ediniz!
Reklam
Geri199
1.000 öğeden 991 ile 1.000 arasındakiler gösteriliyor.