Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
360 syf.
6/10 puan verdi
Hmm.. Genel bilgi ile başlayalım en iyisi. Esas erkeğimiz Kenan, küçük yaşta kardeşinin başına gelen bir olay nedeni ile, o olayı gerçekleştirenlerden çirkin bir şekilde intikam almaya yemin etmiştir. Ve intikamını almıştır. Esas kızımız Lal ise bu intikam yüzünden hayatı 13 yaşında alt üst olmuş, masum kızımız. Olayların temeli intikam ve nefret duygusuna dayanıyor. Yazar kitaba 10 sene ekleyip devam etmiş. Yazarın okuduğum ikinci kitabı. İlk önce Not Seni Sevmiyorum kitabını okumuş, mizacını, yazış stilini sevmiştim. Ama bu kitap bilmiyorum.. Eski Yeşilçam filmlerini bile geçecek türden bir dram. "Hatırlar mısınız bir zamanlar yanınızda çalışan fakir ama gururlu bir genç vardı" gibisinden bir şey olmuş. Bu ikisinin arasında yaş farkı 19. Hadi dedim tamam bunu sindirebilirsiniz. Hele FMArsal okuyorsanız bu kadar yaş farkı gözünüze batmayabilir.. Ama sonra Kenan'ın geçmişte kızın annesi ile birlikte olması, sonra kızla beraber olması.. Ve kızın bunu sorun etmemesi.. Bilmiyorum. O kadar geniş bakamadım bu olaya.. Yazarın sıkı takipçileri eminim yine seveceklerdir. Ama dediğim gibi ben beğenmedim pek.. Ekstra bir not, kitabın çoğu yerinde size bu ikili Natalie ve Tamer'i bile hatırlatabilir bol bol. Yani temelde aynı olay örgüsü..
Sana Aşık Değilim
Sana Aşık DeğilimVefa Enver · Ephesus Yayınları · 2014115 okunma
416 syf.
9/10 puan verdi
·
Beğendi
fantastik sevenler bu kitabı okumadıysanız çok şey kaçırmışsınız demektir benim gibi fantastik sevmiyorum diyenler bu kitabı okuduktan sonra fantastik kitaplar konusunda düşünceleriniz tekrar gzden geçireceksiniz demektir tek kelimeyle beni uykusuz bırakan harika bir kitap okuduğunuza pişman olmıycaksınız
Fısıltı
FısıltıBecca Fitzpatrick · Pegasus Yayıncılık · 201512bin okunma
Reklam
216 syf.
·
Puan vermedi
Daha önce de Sudaki İz adlı kitabını okumuştum. Çok müstehcen idi. Bunu da yarım bıraktım. Zaten bu adamı hiç sevmiyorum. Kitaplar evde vardı, merrak ettiğim için okudum...
Aldatmak
AldatmakAhmet Altan · Everest Yayınları · 20195,9bin okunma
"Bir şeyler oldu bana. Başkalarıyla bir arada olmaktan hoşlanmıyorum. Dükkânı bile sevmiyorum artık. Belki hiçbir şey yapmak istemiyorumdur ama sanmıyorum. Dünyada bir sürü insan var, hepsi bir şeyler yapıyor, hepsi yaşıyor. Sen hiç yerinde duramadığın için bilirsin. Evde oturmak bir işe yarar mı?”
Seni artık sevmiyorum. Dev bir dalga gibiydi o cümle, hiç umulmadık bir anda gelen, binaları temelinden yıkıp evleri un ufak eden bir dalga gibi...
Sevmiyorum Dememden Bileceksin Sevdiğimi yaşamın iki yüzü olmasından gelir bu, söz bir kanattır sessizlikten gelen, soğuk değil midir ateşin bir yarısı… Seviyorum işte, başlasın diye seni sevmek, ersin diye nihayete, dahası hiç vazgeçmeyeyim diye: henüz sevdim diyemem bu yüzden de. Elimde iki anahtar tutuyorum sanki: Biri sevmek seni, öbürü sevmemek, biri mutluluk, mutsuzluk bir yazgı ihtimali öbürü. İki ihtimali var aşkımın seni severken. Bundandır seni sevmediğim zaman da sevmek, bundandır seni sevdiğim zaman da sevmek. Pablo Neruda Türkçesi: Adnan Öze
Reklam
Telefon çalıyor; bilinmeyen numara. Açıyorum, pardon numaranız çıkmadı, diyorum. - Hayır, diyor ses, çıktı! - Evet, diyorum sese, çıktı! Rahatlıyorum, demek ki bilinen numara, numara yok! - Sen misin? diye soruyor ses. - Benim, diyorum. Peki ya sen, sen misin? - Benim, diyor ses. Ortak bir yön bulmanın rahatlığına kavuşuyoruz; ikimiz de
Sokaklardan, caddelerden geçiyorduk. Bir sürü araba, üst üste insanlar, kalabalık... Herkes birbirinin yaşamından habersiz,bir yol tutturmuş gidiyordu, kimse kimsenin umurunda değildi; kimse böyle bir çaba içinde de değildi. Derin bir nefret duydum. "Hapse girmek istiyorum, çünkü bu kalabalığı hiç sevmiyorum,"
Yarım porsiyonları hiç sevmiyorum. Canımı sıkıyor. Düşünmemi engelliyor. Hele böbürlenip duran yarım porsiyonları hiç sevmiyorum.
Üstüne basa basa sevmiyorum” diyordun. Hayır sevgilim hayır! Kalbime basa basa gidiyordun…
Reklam
Ben bir şarkıcı, besteci olarak bu dünyaya gelmedim. Düşüncelerimi aktarmak üzere geldim. Bu; gün geldi şarkı söylemekle oldu, gün geldi bir televizyon programında çocuğun saçlarını okşamakla oldu. Ben hep sizin şarkınızı söyledim. Ben ne çağdaş Türk ozanı, ne çağdaş Dede Korkut ne de günümüzün Nasrettin Hoca'sıyım. Sadece 20. yüzyılda yaşamış ve o yüzyıla damgasını vurmaya çalışan bir Türk'üm. 20. yüzyılın Türk müziğini yapıyorum. Ben yaşanmış her şeyi seviyorum, birileri tarafından yaşanmış, paylaşılmış her şeyi seviyorum. Düşünülenin aksine ben tarih sevmiyorum, geleneği seviyorum. Tarih ölür, gelenek yaşar. Ben yaşarken kendime sanatçı diyemem, çok ayıptır. Ancak on, yirmi, kırk yıl sonra diyebilirler. Bir kişinin adı en son ne zaman telaffuz edilirse o gün ölmüş oluyor insan. Yani fizik olarak bu dünyayı terk etmek çok da önemli bir şey değil. Nasıl olsa günün birinde hepimiz terk edeceğimiz için ve milyarlar terk ettiği için... Ama adınız anılmadığı gün gerçek anlamda bu dünyayı terk etmiş oluyorsunuz. RUHUN ŞAD OLSUN.. BARIŞ MANÇO
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.