- Modernleşme zaruretine Kürt olarak yakalananların yakından bildiği Kürtçe bir kelime var: Gundî. Bir kelime iğdişçiliği ile bazı Türklerin kıro'ya yaptığı zulmü, bazı Kürtler gundî'ye yapmıştır. Bu kelimeler sırasıyla ya acımasız bir hakaret yahut bir modernist utandırma fişeği olarak kullanılır. Eskiden irtica izleniminden dindar adam nasıl kaçıyor idiyse, Kürt gundîlikten öyle kaçar. Kürdün bugün kendisine gelebilmesi ve sahici bir insan olabilmesi için gundî olma korkusunu yenmesi gerekir. Halbuki Kürdün dindarlık ve hatta modernliği hakiki manada yaşayabilmesi ancak gundîliğiyle barışması ile mümkündür. Fakat Kürt bu özgüvenden ve bu sahihlik imkanından bugün çok uzaktır. Kürtlerin ihtiyaç duyduğu şey gundîliktir. Gundî olamayan bir Kürdün medeniyeti, kendisine ait değildir. Kürtlüğüne varamayan Kürt hastadır..
Sayfa 53 - Avesta Yayıncılık
Hiçbir şey yapmamak kolay; ya sessiz oturmak? ___ Selim
Reklam
Metafor
Cennetinden kovulduğu Âdemleri düşündü. Sonra onlara kendince yaratıcı isimler taktı. Âdem Bir, Âdem İki, Âdem Üç... Âdem Üç’ten sonra isim bulmakta biraz zorlandı. Çünkü Âdem Dört demek saçmaydı. Hem onların Cennet’i bile yoktu. Âdem Bir’de olan meyve bahçeleri Âdem İki’de hiç olmamıştı. Âdem Bir, onu kovmamıştı. Kendisi Cennet’in sınırlarını zorlamış ve yeni yerler keşfetmek için oradan kaçmıştı. Âdem Bir, bu gidişi çabuk unutmuş önümüzdeki Havvalara bakalım diye basın açıklaması yapmıştı. Âdem İki ise bir sevmişti iki sevmemişti. Aşka mehter taktiği uygulamıştı. Cennet’i denizlerle kaplıydı. Havva’yı orada boğmaya çalışmıştı. Havva’nın ruh ölümü gerçekleşmiş, bedeni ise bitkisel hayat- taydı. Âdem Üç, dengeli beslenir ve dengesiz severdi. Âdem Üç de Havva’yı Cennet’ten kovmamıştı. Kendisi bizzat Cennet’i terk edip gitmişti. Âdemleri zihninde yan yana getirdi. Önce kronolojik sıraya koydu. Sonra boy sıralaması yaptı.
Değil mi ya !
İnsanın kalbi birine aitse başka hiç kimsenin ilgisi pek bir şey ifade etmez. Sevilen kişiyle ilgili olmayan her şey o kadar yavan, o kadar sıradan gelir ki!
Öfkemiz, yaşamımızdaki önemli bir duygusal sorunu ihmal ettiğimizi ya da ilişkimizde kendimizden - inanç, değer, arzu ya da hırslarımızdan- çok şey feda ettiğimizi gösterebilir.
Ne heyecanını, ne kıskançlığını, ne de saplantılı tutkusunu hissetmediğim için buna aşk diyemiyordum; ruhun ve hislerin tatlı ateşi olmak yerine gönlün enfes bir istirahatıydı bu. Ne başka türlü sevmeyi ne de daha fazla sevilmeyi düşünmüyordum. Benim için arkadaş mı, dost mu kız kardeş mi ya da başka bir şey mi olduğunu bilmiyordum; yalnızca onunla mutlu olduğumu, onun da benimle mutlu olduğunu biliyordum. Ne başka türlüsüne, ne fazlasına ihtiyacım vardı. Mutluluğuna gereksiz bir isim koymak için hissettiklerimi inceleyecek yaşta değildim. Neden ve niçin olduğunu bilmeden, sakin, bağlı ve mutlu olmak bana yetiyordu. Ortak bir hayat, ikili düşünce, aramızdaki masum ve tatlı samimiyeti pekiştiriyordu; ben aldırmazlığımda ne kadar huzurluysam, Graziella da teslimiyetinde o kadar saftı.
Reklam
Geri199
1,000 öğeden 991 ile 1,000 arasındakiler gösteriliyor.