Seyahatnameler, birer makine olmasalar da bizi bir nevi zaman yolculuğuna çıkarırlar. Yazıldıkları dönemin siyasi, coğrafi, ekonomik, sosyo-kültürel vb. durumları hakkında haber verirler. Elimizdeki eserde isminden de anlaşılacağı üzere seyahatnameleri okuyacağız.
Yazarımız
Zafer Saraç , Seyahat Diyen Kitaplar’da VII.-XX. yüzyıllar arasında yazılmış 25 önemli seyahatnamenin tanıtımını, değerlendirmesini ve incelemesini yaptığı yazılarını bir araya getirmiş. Bu minvalde okuduğum ilk eser
Oğuzhan Saygılı hocamın Kitaplarla Söyleşi 1 eseriydi. Bu tür kitapları okumak insana okunması gereken ne kadar çok eser olduğunu, yemeden içmeden uyumadan okusa bile yine bir yerlerde okunacak bir sürü kitabın kalacağını gösteriyor. Güzel tarafı ise bir kitapla onlarca kitap hakkında ismen de olsa fikir, bilgi sahibi oluyor insan. Seyahat Diyen Kitaplar’la da ismini daha önce duyduğum ya da yeni öğrendiğim yirmibeş seyahatname/kitap hakkında bilgi sahibi oldum. Bazılarını da okuma listeme aldım bile.
Eserde, Xuan Zang’dan İbn Fadlan’a, Marco Polo’dan Evliya Çelebi’ye, Yirmisekiz Mehmet Çelebi’den Aleksandr Puşkin’e kadar farklı coğrafya ve kültürde yetişmiş kişilerin seyahatnameleri/eserleri kronolojik bir şekilde sıralanmış. Bu seyahatnamelerin en önemli özelliği ise Türk kültür ve tarih dünyasına ışık tutmalarıdır. Eserin ismi Evliya Çelebi’nin ünlü rüyasından ilham alınması da güzel bir ayrıntı.
Seyahatnameler üzerine ön bilgi sahibi olmak isteyenler bu kitapla başlayabilir, okuma listelerini düzenleyebilirler.
Uzakdogu edebiyatından bir kaç eser okumuştum. Bu kitabin ilk dikkatimi çeken kapak resmi oldu. Yabancısı olduğum bir edebiyat türü , özellikle "haiku" şiir türünü ilk defa duydum. Kitabin ortalarına gelince tekrar başa döndüm. Yazar hakkında, dönemin şiir türü hakkinda , yaşanılan dönem hayati hakkında biraz daha araştırma yapıp tekrar
Yazarımızın Türklüğün ilk atasını bulmak , görmek , yakından tanımak için gittiği Moğolistan topraklarından gezip gördüğü , hissettiği duyguları yer yer de kendi yorumunu katarak bizlere aktarmış bir eser . Yazarımızın seyahatnamesi de diyebiliriz bu kitaba .
İlk Türklüğün örf ve adetlerini , günümüze kadar uzanan soyunu , yiğitlik , mertlik , akıllı ve çevik yönlerini bu eser ile bir kez daha tanımış oluyoruz . Hasip Hocam'ın Moğolistan'da gezdiği yerleri anlatması ve sayfalara oranın görselini de bırakmış olması Moğol topraklarını daha iyi tanımamızı sağlamış . Bir de karekod uygulaması ile de sayfa aralarına bırakılmış notları da izleyip büyük keyif alacaksınız .
Moğol topraklarında birçok tarihi eser ve manevi boyutta anıtlar mevcut . Müzeler , doğa güzellikleri ile de yüzölçümü büyük ama azınlıkta topluluk olarak yaşamını sürdüren bir halk bizleri karşılıyor .
Türklerin atları evcilleştirdikleri gibi savaş taktikleri ve kadınların da at üstünde hakimiyetini tarihte bilmeyen kalmamıştır. Moğollar diyince Cengiz Han gelir akıllara ki yazarımız da gidip gördüğü yerlerden onun hakkında da bilgiler sunmuş bizlere .
Bu eser ile yeni öğrendiğim bir bilgi de Moğolistan'da Ankara Caddesi'nin bulunduğu , burada Atatürk İlköğretim Okulu ve Ata Restorantı varmış ki kardeş şehirimizmiş.
Asya 'ya hüküm sürmüş , Dünya'ya kendini tanıtmış Türklerin Moğolistan'daki yerini , benliğini yazarımızın tecrübeleriniden yararlanarak #ötükeneyolculuk kitabı ile okuyup öğrenmenizi tavsiye ederim.
" HER MOĞOL 'UN BİR YOLU VARDIR."
Seyyâh-ı âlem Evliyâ Çelebi, meşhûr Seyâhatnâme adlı eserinde hurma hakkında şunları zikretmiştir:
Bağdat şehri, körfezleri, ark ve akarsularıyla gayet mamur bir yerdir. Her tarafı güllük gülistanlık ve hurmalık olup toprağının hoşluğu sebebiyle hurma ağaçları uzun boylu olur. Zira buranın toprağına; peygamberler, yüz binlerce evliyâ ve âlim,
Seyyâh-ı âlem Evliyâ Çelebi, meşhûr Seyâhatnâme adlı eserinde hurma hakkında şunları zikretmiştir:
Bağdat şehri, körfezleri, ark ve akarsularıyla gayet mamur bir yerdir. Her tarafı güllük gülistanlık ve hurmalık olup toprağının hoşluğu sebebiyle hurma ağaçları uzun boylu olur. Zira buranın toprağına; peygamberler, yüz binlerce evliyâ ve âlim,
Bu ülkede gördüğüm ve beni epeyce şaşırtan tutumlardan biri de buradaki erkeklerin kadınlarına gösterdikleri aşırı saygıdır. Bu memlekette kadınlar erkeklerden daha üstün sayılır.
Seyahatname kitapları çok eğlenceli olduğu kadar yoğun bilgi içeren, bizleri o dönem ve o kültür hakkında aydınlatan bir kitap türüdür. Ancak bu kitabı ilk elime aldığımda ince olduğunu fark etsem de yoğun bilgi alacağımı bir şeyler öğreneceğimi kitabın incelik kalınlıkla bir alakasının olmaması gerektiğini düşünerek okumaya başladım ve bu kitabın tür olarak seyahatname değil de günlük, anı yazısı türü olması gerektiğini düşündüm. Evet özellikle Hindistan ile ilgili Hindistan insanlarıyla ilgili kültürel bilgi yer alsa da bilgiler çok sınırlıydı. Ayrıntı isterdim. Yüzeysel anlatıldığı için kitabı beğenemedim maalesef.
A.Puşkin ile tanışmam "Yüzbaşının Kızı" adlı eseriyle olmuştu. Beğendiğim bir kitaptı. Ve o kitabın incelemesinde Aleksander Puşkin hakkında derlediğim özet bilgileri okuyucuya sunmuştum (Arzu edenler aşağıya bırakacağım bağlantıdan okuyabilirler). Dolayısıyla "Puşkin şöyleydi, Puşkin böyleydi" şeklinde cümleleri bir kenara
okumuş olduğum seyahatname 10. yüzyılın ilk yarısında abbasi halifesi muktedir tarafından itil bulgarlarına elçi olarak gönderilen ibn fadlanın yolculuğu sırasında gördüğü türk kabilelerinin gündelik yaşayışları, dinleri, adetleri, hukukları, devlet yönetimleri... hakkında edindiği bilgilerin, yaptığı gözlemlerin kaleme alınmış halidir.
ibn
Masallar, ilahiler, efsaneler, destanlar, türküler, ninniler, tiyatro, sinema ve edebi eserler: Halk arasında masallar çoktur. Masalların en meşhuru "Hangur" un hikayesidir. Türk mitolojisindeki tepegözü andırır. Demirciliğin dünyaya Kafkasya'dan yayıldığı hakkında ki rivayet ünlüdür. Halk arasında La Fontaine'in kendinden çok
İBN BATTÛTA VE SEYAHATNAMESİ
Faslı Müslüman seyyah İbn Battûta (ö. 1368), dünyanın en çok tanınan gezginlerinden biridir. İlki henüz 22 yaşındayken haccetme niyetiyle başlayan seyahatleri yaklaşık 29 yıl sürmüştür. Bu süre zarfında Asya, Avrupa ve Afrika’nın önemli ilim merkezlerini gezmiştir. Üçüncü yolculuğunda Lazkiye’den Alâiye’ye (Alanya) geçerek Anadolu’yu da gezme imkânı elde etmiştir. İbn Battûta gittiği birçok yerde sosyal hayata yakından tanıklık etmiş, ülkelerin coğrafya ve ekonomileri hakkında ayrıntılı bilgiler edinmiştir. er-Rıhle adıyla meşhur olan seyahatnamesinde paylaştığı bu değerli bilgilerle dönemin önemli gezgini Marko Polo’yu geride bırakmıştır. Sade bir dilin hâkim olduğu ve insan unsurunun ön plana çıktığı eserde, çeşitli milletlerin giyim kuşamı, âdetleri ve inançlarına dair oldukça zengin malzeme bulunmaktadır. Yemek tariflerinden bayram ve matem giysilerine, siyasetten tasavvufa kadar o döneme dair ayrıntılı ve çok renkli bir dünya tablosu karşımıza çıkmaktadır.
Diyanet İşleri Başkanlığı
Marco Polo ve Seyahatnamesi: Marco Polo 1254 yılında Venedik'te dünyaya geldi. Babası Niccolo Polo mahir bir bir tüccardı. Doğduğu zaman annesi doğumdan sonra vefat etmiş, babası Niccolo ve amcası Maffeo Asyaya seyahate çıkmışlardı. Kubilay Hanın papaya gönderdiği mesajı iletmek için geri döndüklerinde Babası Niccolo bir süre sonra Marco
-ön bilgi-
ağustos 1526da mohaçtaki meydan savaşında ordusu osmanlıya mağlup olan macar krallığının başına aralık 1526da I. ferdinand seçilir. macarlar, almanların I. ferdinandı destekleyeceğini ve I. ferdinandın orta avrupadaki türk ilerleyişini durduracağını düşünür.
I.ferdinand macaristan kralı olduktan sonra rakibi (kanuninin desteklediği)
Dörder beşer sayfalık metinler halinde pek çok ülke hakkında bilgi veren bir kitap. Kişisel betimlemelere çok fazla yer vermeden direkt ülke ve şehirlere yönelen bir anlatım sözkonusu. Anlatılan ülkelere gitmeden önce göz atılabilir.